Geçtiğimiz günlerde Socar Başkanı Rövnag Abdullayev, Türkiye’de gerçekleştirmekte oldukları yatırımlarla gurur duyduklarını belirterek şunları söyledi: “PETKİM’in özelleştirilmesiyle başlayan süreçte, bugüne kadar geçen süre içerisinde geliştirdiğimiz ve uygulamaya koyduğumuz projelerimiz ile iki devlet bir millet ülküsünü hayata geçirme noktasında büyük adımlar atıyoruz. Petkim Yarımadası’nda Türkiye’nin ilk Kimya Endüstri Parkı olan Value-Site projemiz çerçevesinde yürüttüğümüz 10 milyar dolar yatırım portföyü ve TANAP projesiyle birlikte ulaştığımız 20 milyar dolar tutarındaki yatırımlarla Türkiye’nin en büyük doğrudan yatırımcısı olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Türkiye’nin geleceğine ve kardeşliğimize olan inancımızın en güzel örneklerini somut olarak hayata geçiriyoruz.” Abdullayev, rafineri projesi 2018 yılında üretime geçtiğinde, Türkiye’nin ikinci büyük sanayi şirketi konumunda olacaklarını vurgularken, aynı tarihte Socar Türkiye olarak üç büyük holding arasında yer alacaklarını da ekledi.
Star Rafineri inşaatında 100’ü geçkin taşeron şirket var. Bunların 4 tanesi ana yüklenici taşeron; İlk İnşaat, Tekfen, Gemont, Gemsan. Kendisi taşeron olan bu şirketler de aralarında yüzlerce taşerona bölünmüş durumda. Bu taşeron firmaların hepsinde kuralsız çalışma kural haline getirilmiş. Şöyle ki; İlk İnşaat’ın 12 taşeron şirketi var, her birinin maaş günlerinde, ödeme biçimlerinde ve ücretlerde farklılıkları var. İşçilere temiz kağıdı uygulaması dayatılıyor. Örneğin ben İlk İnşaat’ta çalışıyorum, çalıştığım taşeron şirketten daha iyi koşullara sahip olan Tekfen’e geçmek istedim, bunun için ayrılacağım İlk İnşaat’tan temiz kâğıdı almam gerekiyor. Aksi halde 6 ay boyunca STAR rafineri içerisinde hiçbir taşeronda çalışamıyorum. Temiz kâğıdı uygulaması özünde şöyle bir durum: Yüzlerce taşeron şirket var. Aynı anda bu şirketler birbirlerine rakip şirketler. Bu nedenle işçileri tutabilmek için insani koşunları, ücretleri düzeltip daha iyi konuma çekmek zorunda kalacaklarını önceden öngörüp böyle bir uygulama geliştirmişler. Hal böyle olunca tüm taşeronlarda şartlar ve ücretler aynı seviyeye çekilmiş, sömürü ortaklaştırılmış oldu.
Farklı taşeronlarda çalışan binlerce işçinin ortak sorunlarından bir diğeri ise yemek sorunu. Yemek konusunda Hindistan, Pakistan, Malezya gibi ülkelerden ucuz iş gücü oluşturmak için getirilen işçilerin inançsal ya da kültürler değerlerine saygı gösterilmedi. Uzun süreler aç bırakılıp, önlerine ne konulursa yemek zorunda bırakıldılar. Bizim durumumuz da çok farklı değil. Yaklaşık 10 bin gurbetçi işçiye her gün kalitesiz ve sağlıksız yemekler veriliyor. Akyıldız yemek şirketi, iktidara yakın isimlerin sadece Star Rafineri için kurdukları bir yemek şirketi. İki ortağı var, birisi eski Gümüşhane milletvekili diğeri ise Fethullah Gülen’in organize etiği Türkçe Olimpiyatları’nın yemek tedarikçisi. Yemek konusu Socar, TSGI ve AKP’nin arasında muazzam bir rantın döndüğü bir alan. Burada bizim payımıza düşen tarihi geçmiş kahvaltılıklar, kalitesiz, sağlıksız yemekler oluyor.
Yüzlerce işçinin çalıştığı bir ünitede sadede bir portatif tuvalet oluyor. Hâl böyle olunca tuvaletin önünde metrelerce kuyruk oluşuyor. Temizliğinden bahsetmiyorum bile, bir hastalığa yakalanmamak işten bile değil. Star Rafineri inşasında çalışan işçilerin büyük çoğunluğu gurbetçi. Yaklaşık 8 bin işçinin kaldığı Çayağzı kampında küçücük koğuşlarda 6 kişi kalıyor. İnsanı ihtiyaçlara ulaşmak çok büyük bir sorun. Örneğin duş, tuvalet gibi yerler odaların dışında, ortak tek bir alanda bulunuyor. Önlerinde kuyruk oluşuyor ve temizlik hak getire. Kampın kendisi tam manasıyla ranta çevrilmiş durumda. Ortak dinlenme alanlarında her şey ücretli. Son durağı ve ilk durağı Çayağzı olan bir dolmuş hattı konulmuş. İlk başlarda 2 lira olan ücret 2.5 TL’ye çıkarılmış. Kaldı ki Socar’ın kendisine ait devasa bir otobüs filosu var. Bu otobüsler sadece çalışma sahası ve kamp arasında çalışıyor. İsteseler ücretsiz kamp ve çarşı arasına servis koyabilirler. Fakat ulaşım konusunda işçiler üzerinden muazzam bir rant kapısı oluşturulmuş. Dolmuşların yeterli hizmet vermemesinden kaynaklı iki, üç yüz kişilik kuyruklar oluşuyor.
Bunlar Çayağzı kampında yaşananlar. Bir de çevredeki otel, pansiyon, kiralık evlerde kalanlar var. Orada durum daha kötü. Yemek ve temizlik sorunu çok daha ciddi boyutlarda. Kalabalıktan kaynaklı yeterli sıcak su bulunamıyor. Banyo gibi ihtiyaçları iki üç günlük sıralar halinde giderebiliyorlar. Hintli işçilerin durumu daha vahim, çok ciddi problemleri var. Menemen’de bir sanayi sitesinde bir fabrika kiralayıp, birçoğunu oraya sıkıştırmış durumdalar. Haftanın bir günü su alabiliyorlar, elektrik kısmen var, yemekler ise içler acısı. Bundan kaynaklı birçok kez grev yapıldı, hatta en son üç gün üretim durmuştu.
Proje büyük olunca sömürü de o denli büyük oluyor. Bir süredir çalıştığım ve Türkiye, Azerbaycan sermaye kardeşliğinin simgesi hâline dönüşen Star Rafineri inşaatında edindiğim tecrübe ve deneyimleri sizlerle paylaşmak istedim. Star Rafineri tekelci burjuvazinin en üst halkalarının yan yana geldiği bir proje. Kapitalist düzenin kullandığı sömürü yöntemlerinin tümünün hayata geçirildiği, yeni sömürü yöntemlerinin geliştirildiği, burjuva hukukun dahi yasaklamış olduğu birçok insanlık dışı uygulamanın sermaye devleti tarafından desteklendiği ve güçlendirildiği bir alan. Yaklaşık 18 bin işçinin çalıştığı, taşeron sisteminin ete kemiğe bürünmüş halidir Star Rafineri.
Star Rafineri’den bir işçi