Sözleşme bitti, mücadele sürecek!

Sınıf mücadelesi sözleşme süreçlerinden ibaret değildir. Metal işçileri önümüzdeki dönemde bu zayıflıkları gidermek için büyük bir çaba göstermek zorundadır.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 02 Şubat 2024
  • 19:00

Metal işkolunda MESS ile yürütülen ve 163 bin işçiyi kapsayan Grup TİS süreci sona erdi. Süreci değerlendirmek ve dersler çıkartmak, eksiklerimizi görmek ve aşmak için önemlidir.

19 Ocak’ta Birleşik Metal-İş üyesi işçilerin greve çıkmasına iki gün kala zafer havasında imzalanan sözleşme ile metal işçilerinin yoksulluğu ve ağır çalışma koşullarında esaslı bir değişiklik olmamıştır.

İlk altı aylık zammı öne çıkartıp kazandık demeleri gerçeği yansıtmamakta, sözleşmenin toplamına bakıldığında tablo daha net ortaya çıkmaktadır. TÜİK’in yalancı enflasyon rakamlarına mahkûmiyet ve vergi dilimi soygununa devam edilmektedir. Metal işçilerinin eline geçenin eriyeceği, sefaletinin derinleşeceği gün gibi ortadadır. MESS birtakım dayatmalarını geri çekmiş gibi görünse de, bu dayatmaların her sözleşme sürecinde pazarlık aracı olarak ortaya atıldığı bilinmektedir.

2023 yılı boyunca MESS kapsamındaki fabrikalarda Ocak ve Temmuz aylarında ek zam talebiyle eylemler gerçekleşti. Ocak’ta asgari ücret çekmesi ve Mart enflasyon zammının iki ay öne çekilmesi ile göstermelik de olsa MESS sözleşme dışında adım atmak zorunda kalmıştı. Temmuz ayına gelindiğinde, işçiler ek zam alınarak sözleşme masasına oturulmasını talep ettiklerinde ise, sendika yönetimleri ve MESS avansı devreye sokup bu talebi geçiştirme yoluna gittiler.

Taslakların hazırlanmasından sözleşme görüşmelerine ve imzaların atılmasına kadar metal işçilerinin talepleri bir basınç unsuru olsa da sürekli yok sayılmaya çalışıldı. Eylül 2023’te hazırlanan taslaklar o gün için bile metal işçilerini yoksulluktan ve ağır çalışma koşullarından kurtarmazken, bugün gelinen aşamada taleplerin gerisinde bir sözleşmeye imza atıldı. İmzalan sözleşmenin zafer olarak sunulması, bildiğimiz sözleşme oyunlarından başka bir şey değildir.

Süreç boyunca MESS’in dayatmaları devam etti. Yanı sıra algı operasyonları, ayak oyunları, işten atma ve grev yasağı tehditleri, ücretlerin asgari ücretle kıyaslanması vb. ile metal işçileri kıskaca alındı. Ne yazık ki metal işçileri bu cendereyi aşacak bilinç ve örgütlülük düzeyinden yoksundu. Bu durum MESS, devlet ve sendikal bürokrasinin işini kolaylaştırdı. Ancak metal işçilerinin tepkilerinden ve eylem potansiyelinden duydukları korku süreci bir anda bitirmelerini engelledi. Sözleşme tabandan gelen basıncın ürünü olarak sendikal bürokrasi ile MESS arasında zımni bir uzlaşmanın sonucu olarak imzalandı.

Birleşik Metal ve Türk Metal grev kararı alırken, Birleşik Metal grev tarihlerini ilan etmişti. Ancak greve iki gün kala, metal işçileri üretimden gelen gücünü kullanmadan sözleşme imzalandı.

İmzalar atıldığı halde, özellikle Gebze’de bulunan ZF Sachs ve Sarkuysan fabrikalarında grev eğilimi devam ediyordu. “Ya taslak ya grev!” şiarıyla somutlanan tabloda sözleşmeyi yetersiz bulan işçiler, greve gidildiğinde sözleşmenin ilerletilebileceğini biliyorlardı. Fabrika yönetimlerinin işten atma tehditleri, fiili meşru bir şekilde çıkılacak grevi yasadışı ilan etmeleri ile grev eğilimi zayıflatılmak istendi. Şube yönetimi, her ne kadar işçilere “arkanızdayız!” dese de, greve çıkıldığında yalnız kalınacağını, ek protokol süreçlerinin önümüzdeki haftalarda başlatılabileceğini söyleyerek, grev eğilimini zayıflattı. .

MESS’in köleliği dayatacağı, sendikal bürokrasinin işçileri belli sınırlarda tutacağı, sermaye devletinin gerek grev yasakları gerekse tüm imkanlarıyla sermayenin yanında olacağı çok açıkken, bu tabloyu değiştirecek olan metal işçilerinin örgütlü gücü olabilirdi.. Bugün için metal işçileri bundan yoksundur. Sendikal bürokrasiyi, yasal sınırları ve Mess dayatmalarını aşacak bilinç ve örgütlük düzeyine ulaşmadığı sürece tam bir kazanım elde edemeyecektir.

Yapılması gereken açıktır. Sınıf mücadelesi sözleşme süreçlerinden ibaret değildir. Metal işçileri önümüzdeki dönemde bu zayıflıkları gidermek için büyük bir çaba göstermek zorundadır. Sözleşme sürecin bitişi değil başlangıcıdır. Metal kapitalistleri daha şimdiden işten atma saldırılarını başlatmış durumdalar. Özellikle yeni vergi dilimine girilmesiyle birlikte alınan ücretler iyice eriyecek, metal işçisinin emeğini ve geleceğini korumak için dişe diş bir mücadele yürütmek dışında bir seçeneği kalmayacaktır.

(Emeğin Kurtuluşu’nun 1-15 Şubat 2024 tarihli 26. sayısından alınmıştır…)