Şişecam işçisi: Onurluyuz, gururluyuz!

Şişecam’da işten atılan ve buna karşı direnişi sürdüren işçilerin sözcüsü Aydın Şahin’le konuştuk.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 21 Ekim 2017
  • 09:14

- İşten atılma ve direniş sürecini anlatır mısınız?

- Ben Aydın Şahin, işten atılan işçilerin sözcüsüyüm. 23 yıllık cam işçisiyim, aynı zamanda Kristal-İş Sendikası’nın 23 yıllık üyesiyim. Ayın 3’ünde bize telefonla bildirim yapıldı. 20 Ekim gününe kadar ücretsiz izinli olduğumuz bildirildi. Sonrasında da iş akitlerimizin feshedileceği söylendi. Biz de durumu, işten atılan işçi arkadaşlarımızla bir araya geldiğimizde öğrendik. İşten atılmamızın işverenin ekonomik ömrünü tamamlaması ve iş yerinde bir bölümün kapatılmasından dolayı olduğu söylendi.

- İşten çıkarılan 90 işçi neye göre belirlendi ve burada sendikanın rolü nedir?

- Aslında atılacak işçi sayısının 240 olduğunu sonrasında öğrendik. Bu işten atılacak işçiler iş yerinde yeni uygulamaya başlanan teşvik uygulaması ile belirlendi. Patron daralmaya giderken çıkarılacak işçileri bu yöntemle işten çıkmaya teşvik etmeye çalışıyor. Teşvik uygulaması nedir? Teşvik uygulaması karşılıklı anlaşma usulüne dayalı olarak, eğer işten çıkarsak patronun kıdem ve ihbar tazminatlarımıza ek olarak bunların toplamının %16-%20 arasında kıdeme göre değişen oranlarda ek para vermesine dayalı. Bu teşvik uygulamasıyla 70 arkadaşımız ayrılmaya zorlandı. İşçiler bu uygulamayı kendi hür iradeleri ile kabul etti. Kendi ekonomik durumlarını hesaplayarak kabul etti. Biz 91 işçi işten çıkarıldık. Bu 240 işçinin içinden 70 işçi arkadaşımız da Eskişehir ve Mersin’deki fabrikalara gönüllülük temelinde yollanacakmış, sonradan öğrendik. Sendika da bu konu ile ilgili bir çalışma yapmış. Bizlerin arasından, yine patronun belirleyeceği 40 kadar işçinin diğer fabrikalara gönderilmesi ile ilgili bir teklif yaptılar. Biz düne kadar hiçbir biçimde düşünülmeyen işçilerdik. Ama direnişin etkisi ile bize bir lütufmuş gibi bu teklifle geldiler. Bu teklifin amacının kamuoyunu yanıltmak ve direnişi kırmak olduğunu biliyoruz. Teklifi bu biçimiyle kabul etmeyeceğimizi, işverenle ancak yapılacak bir protokol ve iş güvencesi alınarak düşünülebileceğini söyledik. Dün sendikamız genel merkezi ve işveren arasında bir görüşme gerçekleştirildi. Teklifi bu biçimle yinelediler, bizim önerilerimizi hiçbir biçimde dikkate almadılar.

- Mücadele talepleriniz nedir?

- Bizler düne kadar hiçbir başka yol denenmeden kapının önüne konulan işçileriz. Bu direnişte tek talebimiz var, o da işe geri alınmaktır. Bundan daha doğal hiçbir talep yoktur. Direnişimizin temel talebi de işe geri dönmektir. Bununla ilgili önerilerimiz oldu. Bölgemizde bulunan cam fabrikalarında istihdamın sağlanmasını istedik. Bu teşvik uygulamasının bölgedeki diğer iki fabrikaya da asılmasını istedik. Gönüllülük temelinde işten ayrılanlar olacağından, burada doğacak istihdamın bu 90 işçiden karşılanmasını istedik.

- Patronun gündeme getirdiği bu teşvik aslında bir örgütsüzleştirme ve geçmiş mücadele deneyimi olan işçileri tasfiyesi süreci değil mi?

- Evet söylediğiniz gibi bu böylesi bir saldırı. Ama bizim içinde bulunduğumuz durumda gönüllülüğe dayanan bir durum. Ben de bu durumda düşündüm, uygun olup olmadığını ekonomik olarak hesapladım. Bana uymadı. Ama şimdi ayrılan arkadaşlarımız, bu teşvikten dolayı daha zor durumda olan arkadaşıma iş imkanı doğar diye hesaplıyor bir de.

- İşten atma saldırısı sürecinde sendikanın rolü nedir?

- İşverenle yapılan görüşmeler sonucunda 240 işçi üzerinde anlaşılıyor. Direniş ilk başladığında kabullenmiş pozisyondaydılar, şimdi direnişin yanındaymış gibi duruyor. Bu da bizim direnişimizin, mücadelemizin gücü ile oldu. Artık önerilerimizi işverene taşıyorlar. Direnişe başladığımızda gördük ki bizim önerilerimiz hiçbir biçimde işverene taşınmıyormuş. Şişecam Türkiye’nin birçok yerinde birçok kez daralmaya gitti. Biz bu durumlarla birçok kez yüz yüze kaldık. İlk defa patron hiçbir şey sormadan 90 işçinin işine son verdi. Beykoz Paşabahçe ve Topkapı’da oldu ama oralarda da anlaşmalı olmuştu. Tabi oraların da kendine ait direniş öyküleri var. Oralarda süreç yıllara yayılarak kimsenin burnu kanamadan başka işletmelerde istihdam edilerek çözüldü. Burada böyle bir yol düşünülmemiş, tercih edilmemiş. Kapatılan diğer fabrikalardaki işçileri biz burada istihdam ettik. Metal işçileri bizim ufkumuzu açtı. Bizim birçok kez grevimiz yasaklandı. Daha önceki grev yasaklarında bu durumu bir şekilde kabullendik. Metal işçilerini örnek alarak iş yerinde fiili olarak artan oranlarda iş durdurma eylemleri yaptık. Bugün işten çıkarma aslında o iş durdurmaların bir hesaplaşması, faturayı da bu 90 işçiye çıkarmaktalar. Tüm Türkiye işçi sınıfı tarafından bu yüzden de sahiplenilmelidir bu 90 işçinin verdiği mücadele.

- Son olarak ileriye dönük mücadele ile ilgili söylemek istedikleriniz nelerdir?

- İlk günden beri aynı direnç ve umutla, istediğimiz biçimde sonlandırmaya çalışacağız. Biz bu bölgede çalışan 3 bin işçiyiz. Bu direniş sürecinde, bu bölgede en geniş katılımı sağladığımız bir eylem örgütledik. Cam kültürü bu bölge için önemli. Bursa için Renault ve Tofaş neyse, bu bölge için de cam o kadar önemlidir. Siz de biliyorsunuz, halk “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşansın” diye düşünür. Ama artık halk durumun farkında ve eylemlerimize destek verdi. Onurluyuz, gururluyuz. Direnişimiz bölgenin dışına çıktı, her yerden destek alıyoruz.

Kızıl Bayrak / Trakya