Sigortasız işçiliğin kaynağı kapitalizme karşı mücadeleye!

Sigortasız ve kayıt dışı çalışmayı engellemenin yolu, güvencesiz çalışmaya karşı mücadeleyi büyütmektir. İşçi sınıfı, birliğinin gücüyle iş yerindeki kapitalistin, memleketin egemeni kapitalizmin karşısına dikilmediği sürece sigortasız çalışma belasından kurtulamaz.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 01 Ağustos 2017
  • 06:43

Kapitalistler sigortasız işçi çalıştırma cezasından kurtuldular…

Sermayenin korunmasını temel görev sayan meclis geçen hafta bir torba yasa daha çıkardı. Torba yasada kurumlara vergi indirimi, yabancılara konut alımında sağlanan avantajlar ve sigortasız işçi çalıştıran kapitalistlere af getiren düzenlemeler yer aldı. Özellikle son başlık sayesinde sigortasız ya da kaçak işçi çalıştıran kapitalistlere milyonlarca liralık destek sağlandı.

Böylece sözde sigortasız işçi çalıştırmanın ya da sahte sigortalı göstermenin kanunsuzluğundan ve idari para cezasından bahseden devletlilerin attıkları nutukların koca bir yalandan ibaret olduğu, bir defa daha tüm açıklığı ile ortaya çıktı.

Kapitalistler son torba yasada yer alan düzenleme ile, kayıt dışı işçi çalıştırmaktan kaynaklı uzun süreli prim teşvikinden yararlanmama cezasından da kurtuldular. Sigortasız veya sahte sigortalı işçi çalıştırdığı tespit edilen kapitalistler sadece ve sadece bir ay prim teşvikinden yararlanamayacaklar.

Sigortasız işçi çalıştıran kapitalistleri kurtarma affının altında AKP iktidarının imzası var. Ancak sermayenin korunması politikası AKP ile başlamadı. Bu politika sermaye düzeninin hamurunda var. Zira kapitalistlerin büyüyen birikimlerinde en etkili olan faktörlerden biri kayıt dışı, sigortasız işçi çalıştırmadır. Sigortalı işçi çalıştırmayı gereksiz harcama olarak gören kapitalistler ve onların düzeni her geçen yıl artan kayıt dışı istihdamın sorumlularıdırlar.

Sermayenin egemen olduğu Türkiye’de çalışan her üç kişiden biri kayıt dışı, sigortasız çalışıyor. Resmi rakamlara göre sigortasız çalışan işçi oranı 2005’te yüzde 48,2’ydi. 2013’te yüzde 36.8’e kadar geriledi. 2014’ten itibaren bu oran yüzde 49’a yükseldi. 8 milyon 452 bin olan kayıt dışı çalışan sayısı, Eylül’e gelindiğinde 9 milyon 345 bine yükseldi. 7 aylık dönemde 892 bin kişilik bir artış yaşandı.

Özellikle kayıt dışı ve sigortasız istihdamda kadın işçilerin oranı sürekli yükseldi. Kadın işçilerin yarısı, 3.8 milyon kadın işçi sigortasız çalışıyor. SGK verilerine göre sigortasız işçilik gençlerde yüzde 70, yaşlılarda yüzde 83.2’ye tırmanıyor.

Karl Marks, 1867 yılında yayınlanan Kapital adlı eserinin 23. bölümünde artık nüfusun ortaya çıkış sebeplerini incelerken, aynı zamanda kapitalist sermaye birikiminin sonucu olarak sefaletin, istikrarsızlığın, dolayısıyla güvencesizliğin, kayıt dışılığın nasıl durmaksızın yeniden üretildiğini de açıklar: “… kapitalist toplumda, emeğin toplumsal üretkenliğini yükseltmeye yarayan bütün yöntemler, bireysel işçinin sırtına yıkılarak hayata geçirilir.” Aynı değerde emeği daha ucuza almanın en temel yollarından biri de kayıt dışı-sigortasız işçi çalıştırmaktır. Yani kaçak işçiliğin ve sigortasızlığın kaynağı kapitalizmdir. Kapitalizmin egemen olduğu tüm dünyada sigortasız işçi çalıştırma, emeğin değerini düşürme politikası çerçevesinde artarak sürmektedir.

Kapitalizm sigortasız ve güvencesiz çalışmadan beslenir

Kapitalizmin 1970’li yıllarda girdiği kriz kapitalistleri sosyal hakları yok etme politikalarına yöneltti. Tekelci kapitalizmin artan gücü, üretim-iletişim-taşımacılık sektörlerinde yaşanan teknolojik atılım ve üretimin dünya ölçeğinde örgütlenebilmesi, iş gücü maliyetlerinin düşürülmesi girişimlerini yoğunlaştırdı. Bunun en etkili biçimi olarak da kaçak işçilik yaygınlaştı ve yaygınlaşıyor.

Kaçak işçilik geçmişte inşaat, tarım, dokuma-giyim, ayakkabı, mobilya, tamircilik gibi bazı sektörlerde vardı. Türkiye’de ayrıca halıcılıkta ve diğer bazı işlerde geleneksel olarak “eve iş verme” sistemi içinde kaçak çalışma söz konusuydu. Ancak özellikle 24 Ocak 1980 kararlarından sonra bu uygulama hızla yaygınlaştı ve arttı.

Kapitalizmin uluslararası düzeyde rekabeti körüklemesi Türkiye kapitalizmini uluslararası alanda rekabet gücü elde edebilmek ve bu gücü koruyabilmek için öncelikle işçilik maliyetlerini düşürmeye yöneltiyor. İş gücü maliyetlerini düşürmenin yollarından biri de kapitalistlerin sigorta primi yükünden kurtulmasıdır. Bu ortamda, kaçak iş yerleri ve kaçak işçilik tüm sektörlerde daha da yaygınlaşıyor.

Kaçak işçilik, sigortasız çalışma işçiyi vuruyor

Giderek yaygınlaşan kısmi süreli çalışma (part-time) ve kiralık işçilik gibi uygulamalar, sigortasız işçi çalıştırmanın zeminini düzlüyor. Bilgisayar sayesinde üretim ve iletişim teknolojisinde meydana gelen gelişmeler, “sahte kendi hesabına çalışma” uygulamalarını olanaklı kılmakta ve teşvik etmektedir. Büyük pazarlama şirketleri, çalıştırdıkları kişileri “işçi” olarak göstermek yerine, “kendi hesabına çalışan” ve satış üzerinden pay ve prim alan kişi olarak göstererek, kaçak çalışmayı yaygınlaştırmaktadır.

Sigortasız çalışan işçi, Sosyal Sigortalar Yasası’nın kapsamı dışındadır. Diğer bir deyişle sigortasız çalışan işçi, hastalandığında sağlık hizmetinden yararlanamaz. Geçici iş göremezlik ödeneği alamaz. İşçilerin bakmakla yükümlü olduğu kişiler de sağlık hizmetinden mahrum kalırlar.

Sigortasız çalışan işçi, kaçak işçiliği ek bir iş olarak yapıyorsa, bu sakıncaların bir bölümü geçerlidir. Ancak kaçak çalıştığı iş yerinde işçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin sorunlarla karşılaşırsa, asıl işini de elinden kaçırabilir. Kaçak iş yerlerinde veya kayıt içinde olsa bile sigortasız işçi çalıştıran iş yerlerinde işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri genellikle alınmamıştır. Bu iş yerlerinde iş kazasına uğrama olasılığı daha yüksektir. Sigortasız çalışan işçi, İş Yasası’nın kendisine sağladığı bazı haklardan yararlanamaz.

 İş Yasası, asgari ücretin altında ücretlerle işçi çalıştırılmasını yasaklar. Sigortasız çalışan işçi asgari ücretin altındaki bir ücreti bile kabul etmeye zorlanabilir. Sigortasız çalışan işçinin hizmet akdi bulunmadığından, işçinin ücret ve diğer alacakları patron tarafından ödenmediğinde, bunların yargı yoluyla tahsil edilebilmesi de olanaklı değildir. İşçi, yasal olarak o iş yerinde çalışıyor gözükmemektedir. Sigortasız çalışan işçi, işten çıkarılma öncesinde ihbar süresinden ve işten çıkarılırken kıdem tazminatı hakkından yararlanamaz. Sigortasız işçi, yıllık ücretli izin, ücretli hafta tatili, ücretli bayram ve genel tatil haklarından yararlanamaz.

İş Yasası, haftalık çalışma süresini 45 saat olarak belirlemiştir. Günlük çalışma süresinin üstündeki çalışmalar fazla çalışmadır ve bu sürenin ücreti en az yüzde 50 zamlı olarak ödenir. Sigortasız çalışan işçi için çalışma süresi çok daha uzundur; günlük normal çalışmanın üstündeki çalışmalar ile tatil günleri çalışmalar karşılığında genellikle fazla çalışma ücreti ödenmez.

Sigortasız çalışan işçi, sendikalaşma, toplu pazarlık yapma ve greve çıkma haklarına sahip değildir. Sendikalaşma ancak yasal bir hizmet akdinin bulunduğu koşullarda olanaklıdır. Sigortasız işçinin sendika üyesi olabilmesinin yolu, kaçaklıktan kurtulmasından geçmektedir. Sigortasız çalışma, işçi sınıfının dünyada ve Türkiye’de yüzyıllar süren mücadelesi sonucunda mevzuata ve toplu iş sözleşmelerine geçirilmiş haklarının tümüyle ortadan kaldırılması, kapitalistler açısından tam bir “esneklik” sağlanması demektir.

Sigortasız ve kayıt dışı çalışmayı engellemenin yolu, güvencesiz çalışmaya karşı mücadeleyi büyütmektir. İşçi sınıfı, birliğinin gücüyle iş yerindeki kapitalistin, memleketin egemeni kapitalizmin karşısına dikilmediği sürece sigortasız çalışma belasından kurtulamaz.