Hiçbir gerekçe gösterilmeden işten atılan Atmturk işçisi Mustafa Sancak, bu haksız saldırıya karşı fiili mücadele yolunu seçerek, tüm haklarını sendikası TOMİS ile birlikte daha direniş başlamadan elde etti. Kendisiyle işten atma saldırısı ve sonrası gelişmeler üzerine konuştuk…
“Direniş duyurusunu öğrenen şirketi büyük bir korku sardı”
Atmturk’de yaşanan süreci anlatır mısınız?
Atmturk işçisi Mustafa Sancak: Merhabalar… İmes-Dudullu OSB’de bulunan Atmturk Fabrikası’nda yaklaşık 2,5 yıldır Atm teknisyeni olarak çalışan bir işçiydim. Ağır çalışma koşulları, yoğun bir iş temposu, düşük ücretlerin hakim olduğu bir fabrikada çalıştım. 26 Nisan günü öğle paydosundan sonra hiçbir gerekçe gösterilmeksizin iş akdim feshedildi. Birkaç gün sonra şirket tarafından arabulucu görüşmesi ayarlandı. İşe iade davası açma hakkımdan vazgeçmem şartıyla kıdem-ihbar tazminatı hakkımın ve aylık ücretimin ödeneceğinin yazıldığı bir evrak hazırlandı. Benimle birlikte arabulucu görüşmesine katılan 2 işçi arkadaşım evrağı imzalarken, ben imzalamadım.
TOMİS sendikasıyla görüşüp hukuki ve fiili mücadeleyi başlatma kararı aldık. Öncelikle işe iade davasını açtım. Fabrika önünde de yaşanan hukuksuzluklara, işten atmalara karşı basın açıklaması yapmaya karar verdik. Mesai saatinin bitiminde basın açıklaması yapılacağını öğrenen şirket yönetimi, mesai saatinin bitimine bir saat kala işçileri evlerine yollayıp, fabrikayı kapattı. Biz, yine de açıklamamızı yaptık. Sermayenin, işçiden ve sendikadan ne kadar çok korktuğunu da böylece gördük. Mücadelemizi bir adım daha ileri taşımaya karar verdik. 22 Mayıs günü itibariyle fabrika önünde direniş kararı aldık. 20 Mayıs akşamı sendikanın sosyal medya hesaplarından yapılan direniş duyurusunu öğrenen şirket yönetimini bu kez daha büyük bir korku saldı. 21 Mayıs günü sendika avukatımızı arayarak anlaşmak istediklerini söylediler. Taleplerimizi kabul etmeleri karşılığında direnişi erteleyeceğimizi ifade ettik. 22-23 Mayıs günü yapılan görüşmeler neticesinde ödenmeyen kıdem-ihbar tazminatı hakkımı ve işe iade davası sonucunda tarafıma ödenecek tüm tazminat haklarımı kazandım. Ekonomik krizin, hayat pahalılığın olduğu bir dönemde işsiz kaldım. İşime geri dönemesem de yasal haklarımın tamamını kazandım.
“Fiili mücadelenin gerekli olduğunun önemini gördüm”
Hukuki sürecinizle birlikte yürüyen fiili mücadelenizi anlatır mısınız?
- Yasal haklarımın bilincindeydim. Diğer arkadaşlarıma da durumu izah ettim. Ancak, şirketin kıdem-ihbar tazminatını ödemeyi şarta bağlaması, iş mahkemelerinde davaların uzun sürmesi, arkadaşlarımızın bu haklardan feragat etmesine sebep oldu. O yüzden sendikaya başvurduğumda da fiili mücadelenin gerekli olduğunun önemini gördüm. Sendikanın duyuruları, basın açıklaması ve direniş kararının etkisini kısa sürede gördük. Daha önce de sendikal nedenler veya haksız işten çıkarmalar ile karşı karşıya kalmıştım. Ancak hukuki süreçlerin uzamasının işçiyi bıktırdığını, yer yer pişmanlık yaşattığını da görmüştüm. Atmturk’de TOMİS ile birlikte fiili-meşru mücadeleyi yürütme kararımızın, kararlılığımızın dahi hukuki süreçlere olan etkisini, katkısını gördük. İlk defa bu şekilde bir kazanımla karşılaştım.
“TOMİS ile birlikte hareket ettiğimizde daha güçlü olduğumuzu gördük”
- Sendikayla birlikte hareket etmenizin mücadeleye olan katkısını anlatır mısınız?
Atmturk işçileri sendikalı olmasa da TOMİS ile birlikte hareket ettiğimizde daha güçlü olduğumuzu gördük. TOMİS, ilk günden bugüne yanımda durdu. Çalışırken de haklarıma sahip çıkan bir işçiydim. Keşke sendikalı olsaydık da keyfi işten atmaların karşısında hep birlikte dursaydık. Daha iyi çalışma koşullarına sahip olsaydık. Direnişimizi görüşmenin durumuna göre ertelesek de köşemize çekilmedik. Direnişte, grevde olan, bizim gibi haklarını arayan Ağaç Aş işçisini, İstanbul Kalkınma Ajansı işçilerini ziyaret ettik. Sınıf dayanışmasının önemini bir kez daha gördük. Dayanışma, olmazsa olmazımızdır. Bütün direnişçi işçilerin birbirini ziyaret etmesi gerekir. Direniş alanlarında çok değerli paylaşımlarımız oluyor.
“Fabrikada birlik olmalı, sendikalı olmalı ve mücadele vermelidir”
Seçim sürecinde mücadele ettiniz. İşçilere, emekçilere çağrınız nedir?
Atmturk’te olduğu gibi sermayenin, örgütlü işçi sınıfından korktuğunu görüyoruz. Biz, seçimimizi direnişten, mücadeleden yana koyduk. Aylardır ne tarafa baksak, seçim afişleri, pankartları görüyoruz. Ama fabrikalarda da sömürü yoğun bir şekilde devam ediyor. Bize seçimleri, sandıkları gösterenlerin bunlardan haberi var mıdır acaba? Bir çözümü var mıdır?
Sürekli yok şu tarihten, yok bu tarihten sonra çözeceklerini iddia ediyorlar. Ama bugüne kadar ki seçimlerde çözüm olmadıysa şimdi de olmayacağını biliyoruz. Bir tarafta İBB-Ağaç Aş’de olduğu gibi işçiler direnişteyken, öbür tarafta her gün alanlara çıkıp, emekten, demokrasiden, özgürlükten bahsedenlerin inandırıcılığı yok. O yüzden, sınıf kardeşlerime çağrım şudur: Fabrikada birlik olmalı, sendikalı olmalı ve mücadelesini vermelidir. Atmturk’te verdiğimiz mücadele dahi her şeyi göstermektedir. Başta TOMİS olmak üzere, destek veren tüm kurumlara, dostlara teşekkür ediyorum.
Kızıl Bayrak / Ümraniye