Sahibi Sabancı Holding 1 milyar lirayı aşkın bir şekilde net kâr ederken, Temsa fabrikasında işçiler Eylül ayından beri ücretsiz izindeler.
Yaklaşık 200 işçi zorla ücretsiz izne çıkartıldı. Bu süre zarfında sürekli işe dönmeyi bekleyen işçilerin bir kısmı yaşadıkları zor durumdan dolayı bekleme umudunu bırakarak, başka işler aramaya koyuldu.
‘Biz bir aileyiz’ imajı ile kendini tanıtan şirketlerin başında gelen Sabancı Holding’in yüksek kârlar etmesinin sebebi ortadadır. Yüksek kârlar elde etmeleri, krizin faturasını işçiye yüklemekten geliyor. İşçiler maaş alamıyor, umutsuz bir şekilde beklemek zorunda bırakılıyor. Beklemezlerse de hakları yakılıyor. Yani ‘yukarı tükürsen bıyık aşağı tükürsen sakal’ misali bir zor durumda bırakılıyor işçiler.
Erdoğan’la beraber ekranlarda işten atmaların kötü olduğuna dair vaazlar veren Sabancı Holding’in sahipleri gerçekte, işçilere eziyet çektirenlerin başında geliyor.
Tabii Sabancılar bunu yaparken tek başına davranmıyor, kendilerine devşirdikleri sendika kılıklı Çelik-İş ağaları ile el ele kol kola bu süreci yürütüyorlar. İşçilerin aidatları üzerine konan Çelik-İş, işçilerin sesini duymuyor, fabrikaya uğramıyor, uğradığında ise patrona destek konuşmaları yaparak “siz gözden çıkarıldınız” diye tehditler savuruyor.
Temsa işçileri, gerek Sabancı Holding’in gerekse Çelik-İş’in riyakarca tavırlarına geçit vermemeli, sessiz kalmamalıdır. Bugün ücretsiz izinde olmayanlar, ‘Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ düşüncesi ile hareketsiz ve tepkisiz kalmayı tercih ediyorlar. Ancak yanılıyorlar. Çünkü işçiye bugün dokunmayan yılanın yarın veya sonraki günlerdeki bir öğünü de geride kalan işçiler olacak. Bugün arkadaşlarına sahip çıkmayanlar yarın için kendi kuyularını da kendileri kazmış oluyor...
Temsa işçileri!
Bu süreç birlikte davranma, o kadar edilen kârlara rağmen, sebebi olmadığımız bir faturayı üstlenmeme zamanıdır. Biz ürettiğimiz zenginliklerden payımızı almadık ki zararlarını da biz üstlenelim. Kimler krizi yaratıyorsa onlar ödesin faturasını!
Siz Temsa işçilerine düşen görev, ücretsiz izinleri reddetmektir. Hak gasplarına karşı ses çıkarmaktır. ‘Krizin faturasını ödemiyorum’ demektir. Bunun için yanındaki arkadaşına sahip çıkmalısın! Kendi haklarına sahip çıkmalısın! Yoksa koyu bir kölelikten başka olmayan hayatlarımız daha da köleleşmeye devam edecek, krizin sorumluları ise bugün olduğu gibi yarın yine kârlar içinde yüzecekler.
“Ne yapabiliriz” derseniz, gidin sizden her ay aidat alan Çelik İş’e “Ücretsiz izinleri kabul etmiyoruz, ya bu durumu siz engellersiniz ya da biz engelleriz” diye dile getirin. Demagoji yapmalarına izin vermeyin! Emeğiniz ve çocuklarınız için işçiler olarak birbirinize güvenin!
Bizler MİB olarak bu süreçte sizlerin yanında, patronların ve işbirlikçilerinin karşısında olmaya devam edecek, elimizden geleni ardımıza koymayacağız! Her türlü destek için bize ulaşabilir, düşüncelerinizi dile getirebilirsiniz!
Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!
Yaşasın metal işçilerinin birliği!
Metal İşçileri Birliği