Elazığ’da Rönesans Holding ve taşeron firma TUSEM işbirliğiyle yapılan TOKİ konutları şantiyesinde çalışan yaklaşık 15 işçi daha, hakları için eyleme geçti. Piazza AVM önünde bekleyişlerini sürdüren işçiler, “Sadece alacaklarımızı istiyoruz, fazladan bir şey değil” diyor.
Aynı şirkette çalışan 68 işçiden 2’si, haklarını alamadıkları gerekçesiyle geçen ay Rönesans Holding’e ait plazada bulunan Piazza AVM önünde İnşaat-İş Sendikası öncülüğünde bir araya gelmiş ve gerçekleştirdikleri eylemin ardından tüm haklarını almıştı.
Aynı firma, aynı şantiye; direnenler farklı
Gazete Duvar’dan Ardıl Batmaz’ın haberine göre, Elazığ ve Malatya’daki aynı firmanın yine aynı şantiyesinde çalışan yaklaşık 15 işçi daha haklarını alamadıkları gerekçesiyle direnişe geçti. İnşaat-İş Sendikası Örgütlenme Sekreteri Yunus Özgür “O zamanki arkadaşlar haklarını aldı. Bu arkadaşlar yine o şantiyelerde çalışan farklı bir grup. İhbarları ve AGİ’leri verilmemiş bu arkadaşların. Toplam şu anda bizim ekipte bu durumda olan 40’a yakın işçi var. Burada 15’e yakın işçi direnişte. Arkadaşlarımızın hemen hemen 350-400 bin liralık bir alacakları var” dedi.
“Paramızı almadan gitmeyeceğiz”
Hem Malatya hem Elazığ’daki TOKİ şantiyesinde çalıştığını belirten Adem Bozdoğan, şunları söyledi:
“Taşeron firma paramızı ya ödemiyordu ya da geç ödüyordu. ‘Ben de Rönesans’tan alamıyorum’ diyorlardı. Bizi hep geçiştirdiler. Bir gün bizi ücretsiz izne gönderdiler ve çıkışımızı verdiler. Biz burada eylemdeyken yetkililer ve emniyet müdürü geldi. Bize söz verdiler. ‘Eylem yapmayın, pazartesiye kadar bekleyin’ dediler, geçiştirdiler. Sesimizi duyurabildiğimiz kadar duyuruyoruz. Kararlıyız. Paramızı almadan buradan gitmeyeceğiz, eyleme devam edeceğiz.”
“Eyleme geleceklere ‘kırmızı kalem çekeriz’ dediler”
Piazza AVM önündeki eyleme katılacak işçilere yetkililer tarafından, “Size kırmızı kalem çekeriz. Bir daha işinizi yapamazsınız, bir daha şantiyemizde çalışamazsınız” denildiğini belirten işçilerden Sadık Gergin, “Karda kışta gece gündüz çalıştık. Mücadele verdik ama işimize son verildi ve haklarımız ellerimizden alındı. Bu firma işçilere ‘kırmızı kalem çekeriz’ dedi diye bazı arkadaşlarımız eyleme gelemedi” diye konuştu.
Borç alıp İstanbul’a geldi: Belki onların da hakkını alırım
İki gecedir betonların üzerinde yattıklarını ve aldığı borç parayla Diyarbakır’dan İstanbul’a geldiğini söyleyen Gergin, “Biz bunu hak etmiyoruz. Nereye gidersek gidelim kapılar yüzümüze kapanıyor. Kimse bize yardımcı olmuyor. Duyarlı vatandaşlar gelip bize moral veriyorlar, dayanışma içerisinde oluyorlar. Yaklaşık 5 bin lira alacağım var. Oğlumun da alacağı var içeride. Ne yapacağımızı bilmiyoruz. Ortada kaldık. Bu holding sahipleri ne bizi arıyorlar ne soruyorlar. Benim iki tane platinim var, ağrı yapıyor ama hakkımızı alana kadar hiçbir yere gitmeyeceğiz. Aylıkçı olarak oraya çalışmaya götürdüğüm arkadaşların kimisinin annesi, kimisinin eşi haklı olarak bana tepki gösteriyor. Borç alıp Diyarbakır’dan buraya geldim, belki en azından onların da hakkını alırım diye düşündüm” ifadelerini kullandı.
“Kimseyi rahatsız etmek istemiyoruz”
Rönesans Holding’den ‘Cengiz’ adlı elektrik şefi tarafından kendilerine söz verildiğini, “Burada kargaşa çıkarmayın, ben paranıza kefilim” denildiğini söyleyen Gergin, ancak sonrasında merkezdeki yöneticilerin bu teklifi kabul etmediği bilgisini aldıklarını anlattı. “Paramızı alsak bir dakika burada durmayız zaten” diyen Gergin, “Yetkililerle konuşmak için içeri girmek istiyoruz, bizi içeriye de almıyorlar. Şimdi biz ne yapacağız?” diye soruyor.
Barışçıl bir şekilde eylem yaptıklarını vurgulayan Gergin, “Kanunsuz bir iş yapmasak da AVM’nin önünde milleti de mağdur ediyoruz. Bareti yere vurmak, müzik açmak… Ben de arkadaşlarım da kimseyi rahatsız etmek istemiyoruz. Bankadan bize gelen dekontlar, sigorta giriş çıkışlarımız, her şeyimiz resmiyete dayanıyor. Fazladan bir şey istemiyoruz” diyor.
“Gözaltına alınacaktık”
İşten çıkarma yasağı olduğu dönemde ‘kandırılarak’ işten çıkardıklarını söyleyen Gergin, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Pandemiden dolayı da bizi kandırdılar. Normalde işten çıkarmalar yasaktı. Orada da mağdur kaldık. 16 Mart’ta çıkışım verildi benim. Kimse de bir şey diyemedi. Şantiyeye girecektik. Ne kamp amiri ne güvenlik bıraktı. Sonra jandarmayı oraya diktiler. Jandarma ‘dağılın’ dedi. Biz orada herhangi bir şey yapsak gözaltına alınacaktık. Sıkıntı yaşamak istemedik. Aldık çantamızı eve gittik.”