Petrol-İş Genel Kurulu üzerine…

Mücadeleci bir sendikal hareket için birleşelim!

Petrokimya işçileri birliği ile güçlüdür, gelin hep birlikte bu işçi düşmanı kapitalistlere karşı güçlü bir mücadele mevzisi kuralım!

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 09 Eylül 2023
  • 19:00

İşçi sınıfı cephesinde ücretlerin eridiği, alım gücünün her geçen gün düştüğü, baskı ve yasakların arttığı bir dönemde Petrol-İş 29. Olağan Genel Kurulu'nu geride bıraktık. Özellikle petrokimya sermayedarlarının kar rekorları kırdığı yerde işçi ücretleri asgari ücret düzeyine, açlık sınırı civarına gerilemiş durumda. Sermaye ve saray rejimi sendikalaşmanın önündeki engelleri arttırıyor, grev yasaklarını sopa gibi kullanıyor, iş güvencesi tümüyle ortadan kaldırılıyor. 

Böylesi bir tabloda bu genel kurulda sınıf hareketimizin durumunun tüm yönleri konuşulmalı, geçmişin muhasebesi yapılmalıydı. Aynı zamanda önümüzdeki dönem hangi yöntem ve araçlarla mücadelenin sürmesi gerektiğine dair tartışmalarla oldukça anlamlı bir kongreye dönüştürülebilirdi. Ama genel kurul tablosu bunun tam tersiydi. Genel kurul süreci Petrol-İş’in uzun süredir içinde bulunduğu bilindik koltuk yarışının en pespaye haliyle gerçekleşti. Merkez yönetim adaylarının sorunlara yüzeysel değinmeleri girizgâh olarak kullanılırken, tüm konuşmalar sınıf mücadelesinden uzak biçimde ilerledi. Genel kurulun en zayıf yanı delege konuşmalarının yapılmamasıydı. Birbirinin aynı olsa da iki rakip liste halinde yarışanlardan sol muhaliflere kadar herkes bu durumu sessizlikle karşıladı. İşçi sınıfının içinde bulunduğu durumun ciddiyetle ele alınmadığı, aday konuşmalarının içeriğinden tutun da yer tutma kavgalarına kadar yansıyanlar ve buna karşı hiçbir söz söyleme gereği duymama hali toplam niteliği de ortaya koymaktadır.

Sendikal bürokrasi böyledir…

Düşünün ki Petrol-İş genel başkanı üye işçilerin durumu ortadayken ülkede en iyi ücret zam oranlarının alındığıyla övünüyor. Birçok iş yerinde ek zamlar alındığını eklemek zorunda kalıyor. Bunların da yetmediğini aktarırken tıpkı patronlar gibi diğer fabrikaları işaret ederek "gene de diğerlerinden iyiyiz" diyebiliyor. "Kötü yaptıysak da ben tek başıma yapmadım" diyerek dünkü ortaklarını karşı listede olduğu için suçlama yolunu tutuyor. Bu açıdan haksız sayılmaz, Petrol-İş bürokratları merkezinden şubelere kadar sorunlar karşısında hep kapitalistleri eksen alarak hareket etti. Buna paralel olarak da genel kurulda hiç Tüpraş işçileri işten atılırken yalnız bırakılmamış; ek zam için harekete geçen işçiler engellenmemiş; TPI işçileri direnirken kafalar kuma gömülmemiş; yine TPI’da, TÜPRAŞ’ta, DYO’da, Sumitomo’da, Danfoss’ta yüzlerce Petrol-İş üyesi işten atılırken sessizce izlenmemiş gibi “başarı” hikayeleri anlatıldı.

Sözde muhalif olanlar da eleştirilerini hiç bu konularda yapmadı, çünkü bu bürokratların hepsinin tüm yaşananlarda parmağı var. Listeler arasında kimi nereye koysanız sırıtmazdı çünkü kimsenin mücadele gibi bir iddiası, mevcut anlayıştan farklı söyleyecek bir tek sözü bile yoktu! Öyle anlaşılıyor ki toplam çalışmalarda daha mücadeleci diye öne çıkanlar dahi kendinde hesap soracak takat bulamıyor ya da "birilerinin ayağını kaydırma" ritüelini kendine yol edinmiş halde…

Başka bir sendika, başka bir dünya mümkün!

Delege hesaplarına sıkışmış, koltuk kapmaca oynayan, çözümü sermayenin karşısında düğme iliklemekte, devlet yönetiminin kapısını aşındırmakta arayan, işçiye grev için kasada para yok derken sendika arazilerinde yapılan evleri güzelleyen sendikal bürokrasi ve anlayışı çöpe atılmayı beklemektedir. İşçi sınıfı ve emekçiler hayat pahalılığı ve kötü koşullarda çalışarak yaşam savaşı verirken Petrol-İş genel kurulu ve son yıllardaki her kentte uygulanan pratik "nasıl yapılamayacağının" en iyi örneklerindendir. İşçiye güvenmeyen, kapalı kapılar ardında işçiye sormadan yönetilen, sermayeyi ürkütmemek uğruna tavizler vermeyi mücadele sanan, tüm süreçleri kişisel koltuk hesaplarına göre yöneten, baskı ve yasaklara boyun eğmiş, mücadele etmek isteyen işçiyi susturmayı marifet sayan bu anlayıştan derhal sıyrılmak zorundayız. Çünkü bu anlayış bugün yaşadıklarımızın sebebidir. Genel kurulda da değişen sadece isimler olmuştur, kimsenin şüphesi olmasın ki aynı anlayış sürdürülecektir.

Kimyasal ortamda, fazla mesai kovalayarak, hatta ek işler yaparak ölüm ve kanser riskiyle çalışıyoruz ama yetmiyor. İnsanlık onurumuzu kırıyorlar, bütün yaşamımızı kapitalistlerin daha fazla kazanması için tüketmemizi istiyorlar. Bizim sayemizde kar rekorları kırıyorlar ama bize açlıktan ölmeyeceğimiz kadar ücret ödüyorlar. Sendika bürokratları da "bugün için bu kadarı mümkün" bakışını yerleştirip, bu koşulları kabullenmemizi istiyorlar.

Pandemi döneminde gördük, işçi çalışmazsa dünya durur! Bütün zenginlikleri üretirken bu sefil koşulları hak etmiyoruz. Hele ki ekonomik ve siyasal kriz derinleşirken bütün yaptığı yeni kaoslar yaratmak olan bu sendikal anlayışla devam etmek iflastan başka bir şey getirmez. O yüzden önümüzdeki süreçte petrokimya işçisi kaderini üç beş bürokratın basiretsiz inisiyatifine bırakmamalı, artık başka bir sendika ve başka bir dünya için kolları sıvamalıdır!

Petrokimya işçisi dostlar,

Umutsuzluk ve güvensizlik çukurundan ancak kol kola vererek çıkabiliriz. Yeter ki sınıfımıza inanalım, yapabileceklerine güvenelim, kararlı ve sabırlı olalım, daha cesaretli davranalım. Tabandan örgütlenmelerle mücadeleci bir sınıf hareketi yaratmanın adımlarını hep birlikte atalım. Baskı ve yasaklara karşı fiili meşru mücadeleyle işçi sınıfının önünü açalım. Tüm ülkede birleşik, kararlı, örgütlü bir mücadele süreci başlatalım. Ancak böyle yaparak Petrol-İş tekrar işçinin örgütü haline gelebilir. Meselelere kenardan izlemeyi bırakıp emeğin kurtuluşu mücadelesinde yerimizi alalım. Petrokimya işçileri birliği ile güçlüdür, gelin hep birlikte bu işçi düşmanı kapitalistlere karşı güçlü bir mücadele mevzisi kuralım!

Petrokimya İşçileri Birliği

08.09.2023