Petrol İş Sendikası Aliağa Şube Genel Kurulu bu yıl çok yönlü sorunlar eşliğinde gerçekleştirilecek. Sınıfımız hiç olmadığı kadar yoğun saldırılar altında ve yoksulluğun ağırlaştığı bir süreçten geçiyor. Sermaye iktidarı pandemi ile ayyuka çıkan yönetememe krizini, işçilerin çalışma ve yaşam koşullarını ağırlaştırarak, toplumsal yaşamda baskıyı artırarak aşmaya çalışıyor. Sermaye ve devleti ekonomik krizin bedelini bizlere ödetmek için sömürüyü yoğunlaştırıyor, grevlerimizi yasaklıyor, temel ihtiyaçlarımıza zam üstüne zam getiriyor, ücretlerimizi düşürüyor, hakkını arayanı zorbalıkla susturmaya çalışıyor, kazanılmış haklarımızı gasp ediyor... Tüm bu sorunların derinleşmesindeki en önemli etken ise işçilerin örgütsüz ve dağınık olması, mücadeleden geri durmasıdır.
Sendikal hareket ise yıllardır çıkamadığı bir kaos içerisinde sürükleniyor. “İş barışı ve sosyal diyalog” ambalajında pazarlanan işbirlikçi tutum, işçi sınıfının fiili mücadelesini esas almak yerine kendini yasaların cenderesine hapsetmiş icazetçi anlayış, sendikalara hâkim kılınmış; işçi sınıfının öz örgütleri bir avuç bürokratın kendi çıkarları için saltanat kurduğu yapılara dönüştürülmüştür. Petrol-İş'te de bu aynı sorunları yaşıyoruz. Bu tablonun değişmesi için emek harcayan gruplar ise niyetlerinden bağımsız olarak pratikte işçi sınıfından uzaklaşıp sendikal bürokrasiye eklemlenmiş durumda.
Uzlaşma hak kayıplarına, mücadele kazanıma götürür!
Bizler, Tüpraş sözleşmesinin yenilgisiyle, Petkim yönetiminin sendikasızlaştırma çabalarıyla, Ravago'daki baskı ve tehditler eşliğinde Petrol İş Aliağa Şubesi Genel Kurulu’na gidiyoruz. Ancak tüm bunlar karşısından sadece sızlanmak bizi bir yerden bir yere götürmeyecektir. Hele ki dört senede bir oy kullanmaktan başka bir şey yapmayan, kendine bir şey olmasın da “yanarsa temsilcisi- yöneticisi yansın” diye bakan zihniyet ve kültür bize lazım değil. “Borçları” olduğu için aday olup destek arayanları, sınıfımızın baş düşmanlarından biri olan AKP-MHP iktidarına sırtını yaslayanları, hemşericilik yapanları ve de mücadeleden kaçanları sendikal kültürümüzden söküp atmanın vakti geldi.
Artık üzerimizdeki ölü toprağını atıp kolları sıvamanın zamanıdır. Bizim tüm sınıfı harekete geçirecek mücadeleci bir sendikaya ihtiyacımız var! Sermaye sınıfının dayatmalarıyla uzlaşan değil, işçinin talepleri için mücadeleyi büyüten bir anlayışa ihtiyacımız var. Polis copunu gördüğünde kaçıp giden, Koç'lar, Socar'lar zenginleşsin diye grev yasaklarını dünden kabul eden, yasalara icazet ederek işçi sınıfına ihanet eden değil, fiili-meşru mücadeleyi büyüten bir örgütlenmeye ihtiyaç var!
Genel Kurul öncesinde ve gününde eleştiriyi sadece karşıyı yıpratmak için kullanan ve çözüm için somut bir adım atmamış olanlara, “bugün için bu kadar mümkün” diyerek mücadeleden kaçanlara, işçinin gücüne güvenmeyenlere, patronlara işçiden daha yakın duranlara, ırkçı söylemlerle ve yalanla öne çıkmaya çalışanlara, mücadele etmeyi geçiştirenlere prim vermeyelim. Genel Kurul’un sonuçlarından bağımsız olarak; sorun, talep ve istemlerimiz için fabrika komitelerini kurarak geleceğimizi birkaç yöneticiye emanet etme hatasını tekrar etmeyelim.
Genel Kurul sürecini “sınıfa karşı sınıf” bakışıyla değerlendirelim. Mücadele etmek yerine, hiçbir karşılığı ve gerçekçiliği olmayan yöntemlerle bizi aynı cendereye sokmak isteyenlere karşı tutum alarak yan yana gelelim. Petrol İş Aliağa Şube'ye üye işçiler olarak bugünden birleşelim, yarınları kazanalım!