- Türkiye'de koronavirüs tespit edilmesinden sonra birçok insan ciddi sorunlarla karşılaştı. Siz ücretli bir öğretmen olarak bu durumdan nasıl etkilendiniz?
Bu süreçte herkes gibi birçok ücretli öğretmen de mağdur edildi. Bizim sigortalarımızı yatırmadılar, maaşlarımızı yatırmadılar. Buna rağmen evde kalın diyorlar. Ben devletin evde kalın çağrısını karşılayacak tedbirleri aldığını düşünmüyorum.
-Sizinle birlikte birçok öğretmen arkadaşınızın mağdur edildiğini söylediniz. Diğer öğretmen arkadaşlarınız bu duruma tepkililer mi? Ayrıca evde kal çağrısına rağmen birçok emekçi çalışmak zorunda. Bu durum hakkında ne düşünyorsunuz?
Aslında maaşlarımızı önceden de düzenli olarak alamıyorduk.
Hatırlarsınız Doğa Koleji’nde öğretmenler maaşlarını alamamışlardı. O dönem biz de maaşlarımızı alamadık. Ben üç aylık maaşımı alamadım. Kimi arkadaşımız dokuz ay maaşını alamadı. Biz de öğretmenler olarak bir toplantı düzenledik. Yönetim kuruluna, maaşlarımızın ödenmemesi durumunda toplu olarak istifa edeceğimizi, ayrıca suç duyurusunda bulunacağımızı ilettik. Ondan sonra her ay sonu düzenli olarak maaşlarımızın ödeneceğine dair bize söz verdiler. Ama şimdi maaşlarımız koronavirüs bahanesiyle ödenmiyor. Hepimiz farklı yerdeyiz. Okula gitmek gibi bir durumumuz zaten söz konusu değil. Devletin bu duruma el atması gerekir ki evde kalma gücümüz olsun.
Aslında çok çelişkili bir politika yürütüyorlar. Yani bir yandan evde kalın diyorlar. Bir yandan da işçilere çalışın diyorlar. Bir tarafta villası, sarayı olanlar var; bir tarafta da evine ekmek götürmeye çalışan insanlar var. Evde kal kal nereye kadar? Hükümet bu virüsü halledene kadar mı? Açıkçası ben bu hükümete güvenmiyorum. Onlara kalırsa virüsten olmasa da evde açlıktan öleceğiz.
Kızıl Bayrak / Ağrı - Doğubeyazıt