Salgın günleri sürüyor. Salgın nedeniyle fabrikalarda işçilerin topluca işinden olduğu, 4 milyon küçük işletme çalışanının, 1 milyon temizlik işçisinin işsiz kaldığı ve İŞKUR’a başvuru sayısının 200 bini geçtiği toplamda da 7 milyondan fazla işçinin işsiz kaldığı belirtiliyor. Yani milyonlarca işçi işsiz kaldı, milyonlarcası ücretsiz izne çıkarıldı ve geri kalan milyonlarcası ise hayatı hiçe sayılarak çalışmak zorunda bırakılıyor. İşçi-emekçiler bu ölüm kalım mücadelesi içindeyken AKP iktidarı bir kez daha sermayedarların imdadına koşmak için hazırlanıyor.
Kısa çalışma ödeneğinin ardından şimdi de “işten atmak yasaklandı!” çığırtkanlığıyla yeni bir tasarı hazırlanıyor. Peki yasa ne öngörüyor? Bir kez daha ölüm gösterilip, işçiler sıtmaya razı ediliyor. Patron 3 ay süreyle işçiyi işten çıkaramayacak. Ancak ücretsiz izne çıkarabilecek. Bu 3 aylık süre içinde de İşsizlik Fonu’ndan işçiye günlük 39,24 TL civarında bir destek ödemesi yapacak. Kısa çalışma ödeneğinde ödenen ücret bile çok gelmiş olacak ki işçilere günlük ödeme hesaplanacak, açlık sınırının altında bir ücrete mahkum edilecek. Bu 3 aylık yasak 6 aya kadar çıkarılabilecek.
• Ücretsiz izin sınırlı bir süre için ve işçinin onayı olmadan kullanılamayacak bir izindi. Aksi halde işçi için haklı fesih nedenine dönüşüyordu. Yasa geçerse ücretsiz izin meşrulaşacak ve işçinin onayı beklenmeyecek. Patronlar için fırsata dönüşecek.
(Ücretsiz izin: 4857 Sayılı İş yasasında ücretsiz izin üç yerde yer almakta ve sınırlı durumlar için öngörülmektedir. Bu da doğum yapan kadın ya da eşi için öngörülmüştür. Bunlar dışında yasada ücretsiz izin uygulaması ya da hakkı diye bir düzenleme yoktur. Söz gelimi korona virüs salgını var diye bir patron işçisini ücretsiz izne gönderemez. Patronların böyle bir hakkı yoktur. Ancak patronlar böyle bir hakları olmadığını bildikleri ve ileride yasal olarak bir sorun yaşamamak için ücretsiz izne göndermek istedikleri işçilerine, izin talep eden bir belge imzalatır ya da imzalatmak isterler. Böylece işçinin rızasını alarak yasadışı bir uygulamayı yasal hale getirmiş olurlar.)
• Yaşam koşullarının zorlaştığı, temel tüketim ihtiyaçlarının fahiş fiyatlarda olduğu bu dönemde işçiye verilecek günlük 39,24 TL (aylık yaklaşık 1170 TL) ile nasıl geçineceğiz!
• Yasa çıkarsa İşsizlik Fonu bir kez daha sermayedarların ihtiyacı için kullanılmış olacak. Son iki yılda fonda 131 milyar TL birikiyor. 27 milyar TL’si patronlara teşvik olarak verildi. İşçilerin yararlanabildiği miktar ise sadece 16 milyar. Son iki yılın verileri bir kez daha bizlerin ücretlerinden kesilen vergilerle biriken ve işsiz kalmamız durumunda kullanılacak fonun sermayedarlara nasıl teşvik olarak verildiğini gösteriyor.
• Kayıtdışı çalışan, iş yasası kapsamına girmeyen milyonlarca işçi yine açlıkla ve ölümle yüz yüze kalacak.
Taleplerimiz belli: Tüm çalışanlara koşulsuz, şartsız ücretli-idari izin. Kısa çalışma ödeneği kaldırılsın, İşsizlik fonunun yağması durdurulsun. Tüm işçi-emekçilerin temel sağlık ve tüketim ihtiyaçları devlet tarafından karşılansın.
Taleplerimiz için bir araya gelip, mücadele etmezsek kimse bu hakları altın tepside sunmayacak. Örnekleri var. İşçilerin birlik olduğu, üretimin durduğu, işçilerin ücretli izne çıkarıldığı fabrikalar var. Neden bizlerin çalıştığı yerde de olmasın?
Sermayedarlar ve AKP iktidarı işçilerin hayatını hiçe sayıyor. Kendileri köşklerinde, yalılarında, saraylarında varlık içinde yaşarken bizler bu hastalıkla ve daha kötüsü açlıkla yüz yüzeyiz. Birlik olmaktan, mücadele etmekten başka seçeneğimiz yok. Ya bu zorbalarla kazanana kadar mücadele edecek ya da ölüme razı olacağız.
Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası