Murat Ülker son iki senedir Türkiye'nin en zengin 'iş adamı' olarak açıklanıyor. 'İş adamı' yani iş yapıyor. Dillere pelesenk olmuş 'iş adamı' kelimeleri hırsız burjuvaziyi bayağı bir masumlaştırıyor. Babasından miras kalan holdingin başına geçmeden önce, eşit olmayan eğitim içerisinde en güzide yerlerde okumuş, sonra holdingin başına geçiyor. Babasından miras aldığı esasında işçilere göz açtırmamak, ürettiklerine el koymaya devam etmek. Sadece milyar dolarları alıp bir kenera çekilseydi şimdi en zengin olarak boy gösteremeyecekti. O yüzden miras aldığı 'el koyma' işini sapına kadar doğru yapıyor ve hatta geliştiriyor ki en zengin o olmuş. İşte burjuvazi aslında ne kadar zengin olduğu ile değil ne kadar hırsız olduğu ile övünmektedir aslında. En hırsızı en çok saygı görendir. Misal ABD en katil/hırsız emperyalist devlet ama en saygı gören 'güçlü devlet' olarak anılıyor.
Murat Ülker'in sahibi olduğu Yıldız Holding AKP ile birlikte gücüne güç kattı. Gıda sektörünün dışında birçok sektöre hızla el atmaya başladı. Sermaye bu, yasası gereği birikmeden edemez.
Anlaştığı ve sözünü geçirdiği için Hak-İş Sendikası'nı tercih ediyor. Koç'un nasıl Türk Metal'le bir anlaşması varsa Ülker'in de Hak-İş'le öyle bir anlaşması var. Ülker Gıda'da, Derby'de ve Uno'da Hak-İşe bağlı sendikalar var. SCA Yıldız fabrikasına DİSK'e bağlı Tümka-İş girmişti ki grev döneminde yapmadığı oyun, kurmadığı kumpas kalmadı ve Tümka-İş'i söküp atı.
Derby'e Birleşik Metal-İş giriyordu ki işçileri işten atarak ve Birleşik Metal-İş yöneticilerinin basiretsizliğinden yararlanarak birkaç gün içerisinde işçileri Çelik-İş'e üye yaptı. İşçilere “Birleşik Metal-İş'e geçmeyin zam yapacağım” denilmişti. Sözleşme dönemi başladı ve işçiler zam ve diğer sosyal hak taleplerini yükseltmeye başladı. Birkaç gün önce Derby yönetimi ya da Ülker işçilerle alay edercesine, “ancak şunları verebilirim” dedi;
Asgari ücretle çalışana %6
Asgari ücretin üzerine çalışana %9
Bir yıl toplamında yakacak, çocuk, kira vb. Sosyal alacaklar 500 TL
Bir yıl toplamında ikramiye yarım maaş.
Özellikle ikramiye meselesi tam bir ibretlik. Şirketin işçilerden yıllık hırsızlık hedeflerini uygulamak, ikramiye meselesi ile biraz zora düşmüş olsa bile, yılda bir kere bu yarım maaş verilecek. Yoksa nasıl zenginlik konuşur.
İşçilere servetinden biraz koklatacak olursa 5 milyar dolara yaklaşan serveti erir pula döner. Onun için uyanık olmak zorunda. Derby işçileri bu zam oranlarına karşı duruyor. Toplantıyı terk etmelerden tutun da, yönetimin ya da Ülker'in bu dayatmasına açıktan karşı koyanlar var. Ülker şimdi açıktan karşı koyanlara hamle peşinde. Durmadan, yorulmadan böyle bir 'iş adamlığı' sayesinde 1 numara zaten. Oysa Ramazan ayında o işçilerle birlikte iftara yapmış, huşu içerisinde nasıl da pozlar vermişlerdi. Helikopterle geldiği Derby fabrikasında herkes Murat Ülker'i beklemiş ve iftarı birlikte yapmış olmanın “onuruna” ermişti. Eh din kardeşliği de bir yere kadar tabi. Zam isterseniz dinden çıkar, “terörist” bozguncu olursunuz. Büyük burjuvazi kendisini her daim üstün gördüğü için, her şeyi kendisine hak gördüğü için işçinin düşünebileceğini bile aklına getirmez bazen. Ezilecek sinek gibidirler işçiler. Hangi dinden, ulustan olursa olsun büyük burjuvazi böyle düşünür. Saygıları paranın, ahlaksızlığın, gücün bol olduğu yere göre değişir. En kötü tarafı egemen ideoloji onlardan sorulduğu için kendi ahlaksızlıkları, pislikleri, dalavereleri işçi sınıfının belli bir ağırlığı tarafından da genel kabul görür.
İşte böyle, babasından devraldığı 'zenginliği', esasta el koymayı devam ettiriyor Murat Ülker. Murat Ülker'in hikayesi diğer zenginlerin hikayeleri ile aynı şekilde yazılıyor. Daha fazla çalan 1 numaraya yerleşiyor sadece.
E. Güven