Renault işçilerinin eylemleriyle fitili ateşlenen, kısa sürede pek çok fabrikaya yayılan tepkiler karşısında sinsi planlar yapmaya başlayan Türk Metal Genel Başkanı Pevrul Kavlak’ın tek gündemi, Milli Piyade Tüfeği'nin özel sektörde üretilmemesi ve MKE’ye sahip çıkılması.
Metal işçilerinin eylemleri 10. gününü geride bırakırken Türk Metal yönetimi suskunluğunu koruyor. Sendikanın sitesinde, metal işçilerinin talepleri ve işbirlikçi sendika yönetimine yönelik tepkileri dışında her türlü açıklamaya yer veriliyor.
Fabrika temsilcileri odalardan çıkamaz hale gelen, şube yöneticileri fabrikalarda konuşturulmayan ve işçiler tarafından yerin dibine sokulan çetenin genel merkezi tepkileri uzaktan izliyor, yok sayıyor.
Renault işçilerinin 22 Nisan'da fabrika önündeki eylemiyle yeni bir evreye giren süreçte Türk Metal’e son ihtar yapılarak 26 Nisan buluşmasına kadar yönetime süre verildi. Türk Metal'in Genel Başkanı Pevrul Kavlak, MESS’le kurulan işbirliğine karşı ayağa kalkan metal işçisinin eylemleri karşısında kör, sağır, dilsizi oynuyor.
İşbirlikçi çetenin şefi Kavlak'ın bu süreçte tek gündemi “Milli Piyade Tüfeği” (MPT) adıyla üretilen silahın özel sektöre verilip verilmeyeceği. Son olarak 19 Nisan'da Türk Metal Kırıkkale Şubesi 3. Olağan Genel Kurulu'nda açıklama yapan Kavlak, metal işçilerinin isyanına değinmediği konuşmasında “tüfeğe ve MKE’ye sahip çıkma” vurgusunu tekrarladı.
Benzer bir şoven propagandaya 2013 yılında BMC işçileri karşısında başvuran Kavlak, hakları gasp edilen işçilerin aylarca tepki göstermeden çalışmasını sağlamıştı.
“Yağma yok, Türk Metal var”
“MPT’nin Kırıkkale için bir onur meselesi, bir namus meselesi” olduğunu iddia eden Kavlak, konuşmasında şunları söyledi: “O tüfek, MKE işçisinin alınteri, göznurudur. Bilginin, aklın, tecrübenin zaferidir. O tüfek, dağlarda teröriste kurşun sıkan, sınır boylarında bu ülkeyi koruyan mehmetçiğin, güvencesidir. O tüfek, sizler için aştır, iştir, gelecektir. Şimdi utanmadan sizin geleceğinize göz dikiyorlar. Bugüne kadar bir şey yapmayanlar, kılını bile kıpırdatmayanlar, araştırma geliştirme için tek kuruş harcamayanlar, hazıra konmayı adet edinenler, Makine Kimya’nın kapısına dayanmışlar. O tüfeği istiyorlar. Ama yağma yok. Biz varız, Türk Metal var.”
Bursa'daki fabrikalarda on binlerce metal işçisinin ayağa kalkışını bastırmanın yollarını arayan işbirlikçi çete ve onun şefi Kavlak, yolsuzluktan dolayı işten atılan direktörler için eylem yapması türlü ihanetleriyle anılıyor. Fakat Türk Metal çetesinin bu algı operasyonlarına karşı metal işçileri “Yağma yok. Metal işçilerinin birliği var” demeye başladı.
“Pevrul istifa!”
Binlerce metal işçisinin 29 Ocak’taki grevinde de açıklamalar yapan Kavlak MPT'nin devlet tarafından üretilmesinin 'önemini' anlatmıştı. Birleşik Metal-İş üyesi metal işçilerinin haklı ve meşru taleplerini yok sayması Kavlak’ın konumu açısından ‘makul’ olsa da işbirlikçi çetenin Bursa'da Renault, Tofaş, Coşkunöz, Mako gibi büyük fabrikalarda otoritelerinin sarsılmasına suskun kalması açık bir korkunun ürünü.
Kavlak gibi bürokratların bugüne kadar işçiler üzerinde etkili olan “vatan için üretim”, “milli silah” gibi söylemleri bugün metal işçileri için anlam taşımıyor. İşçiler “Pevrul istifa!”, “Türk Metal istifa!” sloganlarıyla Türk Metal’in bürokratlarına tepkilerini ortaya koyuyorlar. İşçilerin karşısına bunlarla çıkamayacağını bilenlerse pusuda bekliyor, çarpıtmalarla hareketi bölüp parçalamak için mesai yapıyor.
Metal işçileri geride kalan 10 gün boyunca Türk Metal'in kirli oyunlarına kolay kolay kanmayacaklarını gösterdi. 26 Nisan’daki büyük buluşmayla bu tepkiyi daha güçlü biçimde dostlarına ve düşmanlarına gösterecekler.