MESS patronlarının kârları ve işçiye dayattıkları kölelik

2017-2019 MESS Grup TİS sürecinde metal işçilerine sefalet dayatan patronların demagojilerinin aksine metalde üretim, ihracat ve kâr rekorları kırılıyor. Diğer yandan, işçilerin kendi haklarının yüzde 4’ünü istemesi bile patronlarca çok görülüyor.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 23 Ocak 2018
  • 16:55

180 iş yerinden 130 bin metal işçisini doğrudan ilgilendiren 2017-2019 MESS Grup TİS sürecinde sendikalar patronların dayatmaları nedeniyle 2 Şubat’ta greve çıkacaklarını açıkladı.

Sefalet zammı, üç yıllık sözleşme, esnek çalışma gibi kölelik dayatmalarına; “rekabet, maliyet, kriz vb.” gerekçeleri öne süren metal patronlarının söylemlerinin aksine metal ve otomotiv iş kolunda, sürekli büyümeyle birlikte ihracat, satış ve kârlarda devasa artışlar dikkat çekiyor. Buna karşın patronların işçilere dayattığı kölelik, şu örnekle açıkça görülüyor: İSDEMİR’de çalışan bir işçinin aylık yarattığı değerin karşılığı 25 bin 324 TL olurken işçiler yalnızca brüt bin 117 TL zam istiyor ve patronlar bunu “gerçeklikten uzak” buluyor. Yani işçilerin, kendi haklarının yüzde 4’lük kısmını istemesi dahi patronlar tarafından “fazla” bulunuyor.

Metal patronları kârlarına kâr kattı

Birleşik Metal-İş Sendikası “Metal İşçisinin Gerçeği” başlığıyla metal iş kolundaki sömürüye ve sermayenin kârlarına ilişkin rapor hazırladı. Raporda yer alan veriler, metal işçisinin insanca yaşamaya yetecek ücret ve haklar istemini kabul etmeyen patronların elde ettiği kârları ve işçilere reva gördüğü sefaleti ortaya serdi.

MESS, açlık sınırının altında sömürdüğü metal işçisinin; ücretlerde 695 TL, sosyal haklarda ise yüzde 50 artış talebini “ekonomik kriz, enflasyon” vb. gerekçelerle “gerçeklikten uzak” olarak nitelendirdi. Oysa ki gerçeklikten uzaklaşanın, resmi enflasyon rakamlarının kendisi olduğu görülüyor. Zira, sermayenin hizmetindeki devlet, enflasyon hesaplamasını işçi ve emekçilerin aleyhine değiştirerek 2010’da yüzde 27,60 olan gıda ve alkolsüz içeceklerin payını gelinen yerde yüzde 21,77’ye düşürmüştür. Yani gerçek enflasyon düşük gösterilerek işçi ve emekçiler aldatılmaya çalışılmaktadır.

Bununla birlikte, sömürü koşullarını ağırlaştırarak kendi kârlarını büyüten metal patronlarının, devlet teşvikleriyle sağladığı yararlar da dikkat çekiyor:

* Üretimden satışlarda metal sektörünün genelinde yüzde 12,4 oranında bir artış yaşanmıştır. Bu rakamın alt sektörlerde önceki yıla göre yüzde 6,4 ile 25,7 arasında değişen oranlarda artmıştır.

* 2015 yılının Ocak ayında metal sektörünün ihracat içindeki payı (gemi inşa sektörü hariç) yüzde 34 iken bu oran Kasım 2017 tarihinde yüzde 45’e ulaşmıştır.

* 2015 yılında “Motorlu kara taşıtları,  traktörler, bisikletler, motosikletler ve diğer kara taşıtları, bunların aksam, parça, aksesuarı” alanında ihracat , toplam ihracatın yüzde 11,7’sini oluştururken, bu oran Kasım 2017 tarihinde yüzde 15,9’a  yükselmiştir.

* Otomotiv sanayinde Ocak  2015 - Kasım 2017 arasında üretim artışı yüzde 33 düzeyinde artış gösterdi.

* 2017 yılı Ocak-Kasım döneminde otomotivde bir önceki yılın aynı dönemine göre, toplam üretim yüzde 16, otomobil üretimi ise yüzde 24 oranında arttı. Bu dönemde, toplam üretim 1 milyon 544 bin adet, otomobil üretimi ise 1 milyon 48 bin adet  düzeyinde gerçekleşti.

* 2017 yılı Ocak - Kasım döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre, toplam otomotiv ihracatı  adet bazında yüzde 19 oranında artarken, otomobil ihracatı ise yüzde 28 oranında artış gösterdi. Bu dönemde, toplam ihracat 1 milyon 216 bin adet, otomobil ihracatı ise 844 bin adet düzeyinde gerçekleşti.

* 2015 Kasım ve 2017 Kasım dönemi ele alındığında otomotiv sanayinde ihracat dolar bazında yüzde 41 oranında artış kaydetmiştir. Aylık ihracat tutarı 2015 yılı Kasım ayında 1 milyar 600 milyon iken, 2017 yılı Kasım ayında 2 milyar 257 milyona yükselmiştir.

* Hazine Müsteşarlığı verilerine göre; 2002’de otomobil üretim adedi 204 bin 198 iken ihracat adedi ise 169 bin 920 idi. 2017 Ocak-Kasım arasında ise üretim adedi 1 milyon 47 bin 867’ye çıkarken ihraç edilen otomobil sayısı ise 844 bin 46’ya tırmandı. Henüz 2017 yılının 12 aylık dönemine ilişkin veriler açıklanmamasına karşın , 11  aylık dönemde bir  önceki yılın 12 aylık döneminden yüzde 10,2 oranında daha fazla üretim yapıldığı görülmektedir.

Beyaz eşya üretimi de rekorlar kırıyor, ama işçiye...

Beyaz eşya ve çelik üretimi alanında da metal patronları üretim, ihracat ve kâr rekorları kırmaya devam ediyor.

Öyle ki; Türkiye’deki beyaz eşya sektörü, 25 milyon adetlik üretimi ile Avrupa’da da ilk sırada yer alıyor. Üretilen beyaz eşyanın yüzde 75’i yaklaşık 150 ülkeye ihraç edilmektedir. Bu alandaki üretim Almanya'yı ve İtalya'yı geride bırakmıştır. Türkiye beyaz eşya üretiminde Çin’in ardından ikinci sırada yer almaktadır.

* Fırın üretiminde bir önceki yıla göre yüzde 7,5 oranında, yurtiçi satışlarda  yüzde 4,6 oranında ve ihracatta ise yüzde 8,3 oranında artış yaşandı.

* Bulaşık makinesi üretiminde de bir önceki yıla göre yüzde10,0 oranında, yurtiçi satışlarda yüzde 6,0 oranında ve ihracatta ise yüzde10,9 oranında artış oldu.

* Çamaşır makinesi üretiminde ise bir önceki yıla göre yüzde 7,4 oranında, yurtiçi satışlarda yüzde 5,0 oranında ve ihracatta ise yüzde 9,9 oranında artış sağlanmıştır.

* Çelik İhracatçıları Birliği verilerine göre 2017 yılında Türkiye’nin çelik ihracatı önceki yılın göre yüzde 7,7 artışla 17,8 milyon tona ulaşırken,  sektörün değer bazındaki ihracatı yüzde 26,4 artışla 11,5 milyar dolara yükseldi.

AB’ye kıyasla Türkiye’de metal işçilerine reva görülen sefalet

Metal patronları metal sektörünün diğer ülkelerle rekabet edebilmek gerekçesiyle düşük ücretler dayatarak iş gücü verimliliğini arttırmaktadır. Bu artışlar da metal patronlarının işçilerin sırtından elde ettiği kâr her yıl büyüdüğünü göstermektedir. İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) verilerine göre; işgücü verimliliği 2015 yılında bir önceki yıla göre yüzde 5,5 artmış, 2016 yılında ise bu artış 2015’e kıyasla yüzde 6,4 oranına çıkmıştır. Üstelik genel olarak yaşanan yüzde 6,4’lük artışın yanı sıra iş gücü verimliliğindeki artış yüzde 15,4 oranlarına kadar yükselmektedir.

MESS’in ‘rekabet edilmesi gerekir’ diye örnek gösterdiği Slovakya’da otomotiv işçilerinin ortalama maaşları 1800 avrodur ve 2017’de yüzde 14,2 oranında zam almışlardır.

*Avrupa İstatistik Merkezi Eurostat’ın açıkladığı 2016 verilerine göre, AB ülkelerinde ortalama saat başına işgücü maliyeti 25,40 avro olurken, en yüksek ortalama saatlik işgücü maliyetine sahip  ülke 42 avro ile Danimarka, en düşük ortalama saat ücreti maliyetine sahip ülke ise 4,40 avro ile Bulgaristan oldu. Türkiye ise 2,58 avro ile bu sıralamanın en sonunda yer aldı.

*AB ülkeleri içinde işçilerin ürettiği değerden aldığı pay oranının en yüksek olduğu sektör ortalama yüzde 25,2 ile metal iken Türkiye’deki metal işçilerinin üretimden aldığı pay ise yüzde 13,5’tir. Otomotivde AB ortalaması yüzde 14,9 iken bu oran Türkiye’de 9,2 seviyesindedir. AB ortalamasında ana metal sanayiinde emeğin ürettiği değerden aldığı pay yüzde 13,3 iken Türkiye’de yüzde 5,2 seviyesinde kalmaktadır.

*MESS’in TİS görüşmelerinde dayattığı “ikramiyelerin fiili çalışmaya bağlı olarak ödenmesi” maddesine sunduğu gerekçe de rakamlara bakıldığında gerçeklikten son derece uzak. OECD verilerine göre Türkiye’deki işçiler 27 ülkedeki işçilerin tamamından daha az rapor alıyor. Türkiye’de bir işçi yılda sadece 3,2 gün rapor alırken, bu konuda AB ortalaması ise 11,8’dir.