Sermayenin ajanı, emekçileri AKP iktidarının gerici ve emekçi düşmanı politikaları ekseninde yönlendirmeyi kendisine görev biçmiş Memur-Sen isimli “sendika” bu misyonunu son olarak da 28 Mayıs-8 Haziran arasında, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) Cenevre'de düzenlediği 107. Uluslararası Çalışma Konferansı'nda sürdürdü.
Konferansa “çalışan kesimi” temsilen katıldıklarını iddia eden Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın burada yaptığı konuşmalarla AKP iktidarını savunan demagojilerini sürdürdü. Öte yandan Memur-Sen’in prosedür çiğnenerek konferansa katılmasının ardından ILO’nun yetki tespit komisyonu “Memur-Sen’in gerçek bir işçi örgütü olmadığı” yönünde not düştü.
Ali Yalçın’ın konferanstaki konuşması “terör” ve Filistin demagojisiyle yoğrulurken, Türkiye’deki sendikalaşma oranları ve işçi hakları üzerine gerçeklerin tersyüz edilmesini içeriyordu.
AKP iktidarının İsrail’le girdiği ilişkileri görmezden gelen Yalçın ikiyüzlüce “Mescid-i Aksa’nın işgalinin İstanbul kadar Cenevre’de de gündem olmasını” istedi. “Türkiye, FETÖ, YPG/PKK/PYD ve DAEŞ’e karşı insan onuru odaklı bir mücadele yürütüyor” diyen Yalçın, Ortadoğu petrolünün ve Afrika altınının yağmalanmasına karşı duran pozlar kesti.
Öte yandan sermaye devletinin kamu emekçilerine verdiği ‘sıfır zam’ların vebalini taşıyan Memur-Sen genel başkanı bir yandan da “adil paylaşma” hedefine “dikkat çekti”.
Sermayeye güzellemeler, yalanlar ve demagoji
Emekçilerin haklarını arttırması için çalıştıklarını öne süren Yalçın, taşeron işçilerinin sorunlarının yapılan düzenlemeyle büyük oranda çözüldüğü iddiasında da bulunabildi. Oysa 696 sayılı KHK ile yapılan değişiklikle binlerce işçi “güvenlik soruşturması” gerekçesiyle işten atılmış, sözü edilen “kadro”nun başka bir çeşit sözleşmeli çalışma olduğu ortaya çıkmıştı.
İşçi sınıfına dönük hak gasplarının arttırıldığı, hak arama yollarının kapatıldığı, OHAL’in grev yasakları için kullanıldığının bizzat Tayyip Erdoğan tarafından itiraf edildiği şu süreçte Yalçın kamu ve işçi sendikacılığından artış olduğunu da öne sürebildi. Bir yandan da sözde talepler öne sürerek şöyle konuştu: “Emeklilere örgütlenme hakkının, yasal düzenlemeyle teminat altına alınmasını istiyoruz. Türkiye’de kamu görevlilerine yönelik grev ve siyaset yasaklarının artık tarihe karışması gerekiyor.”
AKP iktidarını ve dolayısıyla onun kadınları eve hapseden, ikinci sınıf insan olarak gören gerici ideolojisinin bayraktarlığını yapan Memur-Sen’in başkanı, ILO toplantısındaysa “Kadınların çalışma hayatına katılımı ve istihdamına dair somut ve olumlu adımlar” atıldığı iddiasında bulundu. Kayıt dışı istihdam ve genç işsizliğin Türkiye’nin en büyük sorunlarından olduğunu ise itiraf etmek zorunda kaldı.
“Türkiye’nin 3,5 milyon Suriyeliyi misafir ettiği” yönlü demagojiyi ILO toplantısına da taşıyan Yalçın “Başta Avrupa olmak üzere tüm insanlığın bu konuda sorumluluk almasını ve sonuca etkili katkılar vermesini” beklediklerini ifade etti.
Sürekli artan iş cinayetleri gerçekliğini yok sayan Yalçın “İş sağlığı ve güvenliği ile mobbingle mücadele konusunda yapılan düzenlemeler ihtiyacı karşılar nitelikte” dedi.
Yalçın: OHAL hukuki, ihraçlar komisyona başvursun
OHAL’in “anayasa hükümlerine dayalı olarak” ilan edildiğini söyleyen ve meşrulaştırmaya çalışan Yalçın, ihraç edilen yüz binin üzerinde kamu çalışanı içerisinde çok küçük bir kısmının başvurusunu ele alan OHAL Komisyonu’nu ihraç edilen kamu çalışanlarına adres olarak gösterdi. “Bununla birlikte, komisyonun inceleme ve karar verme hızına ilişkin eleştirileri de” önemsediklerini iddia etti.
“Memur-Sen gerçek bir sendika değil”
Öte yandan yandaş Memur-Sen’in ILO konferansına “Türkiye’deki çalışan kesimi temsilen” getirilmesi, yapılan itirazların ardından ILO yetki tespit komitesi tarafından da tepkiyle karşılandı. Öğrenildiğine göre, Çalışma Bakanlığı tarafından 15 Mayıs’taki bir toplantıda Memur-Sen’in ILO toplantısına katılması gündeme geldi. Bu kararı Hak-İş desteklerken Türk-İş, DİSK, KESK ve Kamu-Sen kabul etmedi. Türk-İş tarafından ILO yetki tespit komitesine yapılan başvuruda Memur-Sen’in kamu sendikası olmasından kaynaklı işçileri temsil edemeyeceği ve hükümete yakınlığı ifade edildi. 8 Haziran günü açıklanan ILO komisyonu raporunda bir sonraki toplantılarda temsil niteliğine sahip heyetlerin oluşumunda “taraflar arası uzlaşma”ya işaret etti. Raporda öne çıkanlar şu şekilde:
- Komite, işçi delegesinin hükümet tarafından sunulan rotasyon sistemi temeline dayanarak atandığını not etmektedir.
- Komite, Memur-Sen’in, hızla artan üye sayısı, hükümet politikalarına verdiği destek, sendika hak ihlalleri ve kamu sektöründeki kitlesel işten çıkarmalara sessiz kalması dikkate alınarak gerçek ve bağımsız bir işçi örgütü olmadığı yönündeki suçlamaları da not etmektedir.