İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, Türkiye’de madenlerde meydana gelen iş cinayetlerine ilişkin bir rapor yayınladı. Raporda; kapitalizmin ‘80 sonrası ağırlaştırdığı sömürü politikalarının, madenlerdeki iş cinayetlerinde artışa yol açtığı ve AKP döneminde bunun daha da katlandığı ortaya konarak son 14 yılda 1470 maden işçisinin yaşamına mal olduğu gözler önüne serildi.
24 Ocak 1980’de Türk sermaye devletinin uluslararası dünya kapitalizmindeki yerini “ihracata yönelik sanayileşme” adı altında neo-liberal politikaların uygulanmaya başlamasıyla aldığı belirtildi. Sermaye iktidarının 12 Eylül askeri darbesi eliyle bu amaca ulaştığına dikkat çekilerek madenlerdeki sömürüyü ağırlaştıran etmenler şu şekilde sıralandı:
“Güvencesiz çalıştırma biçimleri olan taşeronlaştırma, göçmen ve kaçak işçilik vb. de neo-liberal politikalarla beraber hayata geçirilmiş, sendikal harekete ağır baskılar uygulanmıştır. Madenler de bu süreçte özelleştirilmiş, işçiler örgütsüzleştirilmiş ve iş cinayetleri rejimi madenlerde de uygulanmaya başlamıştır.”
‘80 sonrasında öne çıkan maden katliamları
1980 sonrası madenci katliamlarının yer aldığı raporda, ‘83 Armutçuk ve ‘83 ve ’87 Kozlu, ‘90 Amasra ve Yeni Çeltek, ‘92 Kozlu ve ’95 Sorgun katliamları hatırlatıldı. Bu maden katliamlarına ilişkin şu bilgiler verildi:
7 Mart 1983: Zonguldak Ereğli Armutçuk’ta grizu patlamasında 103 maden işçisi yaşamını yitirdi…
10 Nisan 1983: Zonguldak Kozlu’da grizu patlamasında 10 maden işçisi yaşamını yitirdi…
31 Ocak 1987: Zonguldak Kozlu’daki göçükte 8 maden işçisi yaşamını yitirdi…
31 Ocak 1990: Bartın Amasra'da yaşanan grizu patlamasında 5 madenci yaşamını yitirdi…
7 Şubat 1990: Amasya Yeni Çeltek’te grizu patlamasında 68 maden işçisi yaşamını yitirdi…
3 Mart 1992: Zonguldak Kozlu’da grizu patlamasında 263 madenci yaşamını yitirdi…
26 Mart 1995: Yozgat Sorgun’da meydana gelen grizu patlamasında 37 işçi yaşamını yitirdi…
AKP döneminde madenlerde 1470 işçi katledildi
AKP döneminde öne çıkan maden katliamlarının da yer aldığı raporda, neo-liberal politikaların pervasızca devreye sokulmasının madenlerde işçi sağlığı ve iş güvenliğine yansıdığı, sağlık sorunlarının arttığı, iş cinayetlerinin tırmandığı vurgulandı. Raporda, 2002 Kasım’ında AKP’nin hükümet olmasından 2016 yılının Mayıs ayına kadarki sürede meydana gelen iş cinayetlerine yer verildi. Toplamda en az 1470 işçinin madenlerde katledildiği bu dönemde, öne çıkan iş cinayetleri şu şekilde:
22 Kasım 2003: Karaman Ermenek’te grizu patlamasında 10 maden işçisi yaşamını yitirdi…
8 Eylül 2004: Kastamonu Küre’de yangında 19 maden işçisi yaşamını yitirdi…
2 Haziran 2006: Balıkesir Dursunbey’de grizu patlamasında 17 işçi yaşamını yitirdi…
10 Aralık 2009: Bursa Mustafakemalpaşa’da grizu patlamasında 19 işçi yaşamını yitirdi…
17 Mayıs 2010: Zonguldak Karadon’da grizu patlamasında 30 işçi yaşamını yitirdi…
8 Ocak 2013: Zonguldak Kozlu’da grizu patlamasında 8 maden işçisi yaşamını yitirdi…
13 Mayıs 2014: Manisa Soma’da kömür yangınında 301 işçi yaşamını yitirdi…
28 Ekim 2014: Karaman Ermenek’te su baskını sonucu 18 işçi yaşamını yitirdi…
“Maden katliamlarını devlet umursamıyor”
Raporda madenlerdeki katliamlara ilişkin devletin duyarsızlığının bir göstergesi olarak istatistiklerin farklı kurumlarda farklı şekilde yer aldığına dikkat çekildi. Çalışma Bakanlığı, SGK ve TÜİK’in verilerinden hazırlanan raporda bu kurumlarda farklı veriler olduğunun altı çizildi.
“Soma kaza değil, katliamdır”
Raporun devamında son yılların en büyük katliamı olan 2. yıldönümünün geride kaldığı Soma Katliamı üzerinde duruldu. Soma Katliamı’nın kaza olmadığını ortaya seren ağır sömürü koşullarına ve iş güvenliği önlemlerinin alınmadığına dair uygulamalara yer verildi. Katliamın nedeninin kömür yangını olduğu, bunun önlenebilecekken üretim zorlamasından dolayı göz ardı edildiği, bu gerçeğin TKİ’nin başka ocaklarında maliyetin 130 dolarken, Soma madenindeki ağır koşullarda 24 dolara kadar düşürülmesinden de görüldüğü vurgulandı. Öte yandan katliam sonrasında kurtarma çalışmalarının da plansızca hayata geçirildiği, çok sayıda işçinin bu nedenle yaşamını yitirdiği belirtildi.
TKİ ve Soma Holding’in bunun bir numaralı sorumluları olduğu gerçeği üzerinde durularak azgın sömürü politikalarını hayata geçiren ve bunların yol açtığı katliamları meşrulaştırmaya çalışan AKP hükümetinin katliamdaki rolüne dikkat çekildi. Sorumluların yargılanması ve madenlerin kamulaştırılması talepleri ile “adalet istiyoruz” vurgusu yapıldı.
Raporun sonunda Soma’da katledilen maden işçileri bir kez daha anıldı.