Madencilerin sesi Kadıköy’de!

Soma ve Ermenek’te tazminatlarını alabilmek için direnişlerini sürdüren madencilerle dayanışma eylemi yapıldı.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 21 Ekim 2020
  • 23:12

Limter-İş, İnşaat-İş ve Enerji-Sen’in çağrısıyla Soma ve Ermenek’te direnen maden işçileri ile dayanışma için Kadıköy’de basın açıklaması gerçekleştirildi.

Saat 19.00’da Kadıköy Süreyya Operası önünde yapılan eylemde “Soma’da, Ermenek’te direnen maden işçisi kazanacak!” ozaliti açıldı. İnşaat-İş temsilcisi ortak açıklamayı okudu.

Açıklamada sermaye iktidarının sınıfa yönelik saldırıları teşhir edilirken, direnen maden işçileri ile dayanışma çağrısı yapıldı. Sıklıkla “Yaşasın Sınıf Dayanışması!”, “ Maden işçisi yalnız değildir!”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz!” sloganlarının atıldığı açıklama dayanışma çağrısıyla bitirildi. Açıklamanın tam metni şöyle:

“Soma’da, Ermenek’te maden işçileri kazanacak!”

 

Bugün Türkiye’yi emek cehennemine dönüştürerek uluslararası sermayeye pazarlama girişimlerinde önemli adımlar atılmak isteniyor. Bir yandan kıdem tazminatının kaldırılmasına dair adımlar atılırken diğer yandan 25 yaş altı ve 50 yaş üzerine dönük belirli süreli iş sözleşmesiyle çalışma yaygınlaştırılmak isteniyor.

Bir saldırıyı, krizin üstüne binen pandemi yıkımının büyüttüğü işsizliğimizi, giderek derinleşen yoksulluğumuzu fırsata çevirerek yapmaya çalışıyorlar. Tıpkı köle kampları olan “izole çalışma üsleri” projesi, tıpkı bantlarda zaten dip dibe çalıştığımız arkadaşlarımızla molalarda bir araya gelişimizi engelleyen pandemi kuralları ve elektronik denetim biçimleri gibi...

Patronlara sayısız teşvik, destek, vergi indirimi, muafiyeti sunanların bir işçi sınıfına mevcut kölelik rejiminin daha kuralsız hale getirilmesi dışında bir vaatleri yok! Hummalı bir çalışmayla patronların maliyetlerinin bizim köleleşmemizle en alt seviyeye çekilmesi peşindeler.

Diğer yandan bizim cephemizden gelişen her türlü hareketi, kıpırdamayı devletin baskı ve zor aygıtlarını devreye sokarak ezmek için ellerinden geleni yapıyorlar. İşçi-emekçilere dönük kapsamlı saldırıların gündemde olduğu bu günlerde kollarını, bacaklarını, gözlerini, ciğerlerini yerin yedi kat altında çalışırken öğüten, çalışırken ölen madenci kardeşlerimizin başlattıkları direniş, bu süreçte nasıl yürünmesi gerektiğini bir kez daha ortaya koydu.

14 yıldır ölüm ve iş kazası tazminatı alamamış, maden ocağının kapatılması sonrası 8 yıldır kıdem, ihbar ve maaş alacakları ödenmemiş Uyar Madencilik işçileri ve ailelerinin Soma’dan; yine aylardır maaşlarını alamayan Özbey Madencilik işçilerinin Ermenek’ten Bağımsız Maden-İş öncülüğünde eş zamanlı olarak başlattıkları Ankara yürüyüşü, korku eşiklerinin aşılıp işçi sınıfının fiili meşru mücadele hattına güvenmesinin diri tuttuğu bir ruhu ifade ediyor.

Biz işçilerin sınıf bilincimizle olgunlaşan cesaretimiz, haklılığımızdan aldığımız güç dışında bir güvencemiz yok. Üzerimize yollanan kolluk güçleri karşısında da mahkemeler ya da devlet katındaki diğer görüşmelerde de güç aldığımız tek şey budur. Bizi güçlü kılan, yaşamı üreten milyonlar olduğumuz bilincidir. Soma ve Ermenek’teki kardeşlerimizin o barikatların karşısında korkusuzca dikilmeleri hepimizin onur kaynağıdır. Bu onur, aynı zamanda bu duruşu sınıfın diğer bölüklerinin dayanışma pratikleriyle birleştirerek güçlendirme sorumluluğu demektir.

Bugüne kadar gidilmedik yol, çalınmadık kapı bırakmayan işçi kardeşlerimiz buralardan hiçbir sonuç alamadılar. İşkolunda örgütlü olan sarı sendika da onlarla değil, asıl olarak sermayeyle içli dışlı bir adres oldu. Mahkemelerden çıkan sonuçların da bir anlamı olamadı. Keza patron bu kararları tanımadı, uygulamadı.

Maden ve enerji patronlarına maden sahalarını rödovans yoluyla devreden devlet, buradaki kuralsız-vahşi sömürüye kayıtsız kaldı. Patronların mahkeme kararlarını uygulamama keyfiliğine pratiğiyle olur verdi, onlara hiç dokunmadı. Yasalara göre bu ihlallerde asıl sorumlu kendisi olduğu halde kılını kıpırdatmadı. En son SOMA AŞ ve diğer şirketlerdeki 3 bin 500 madencinin tazminat haklarını yaptığı bir torba düzenlemeyle üstlenirken, aynı durumda olan Uyar Madencilik işçilerini dışında bıraktı. Bununla da yetinmeyip, işçilerin haklarını ödemeyerek, mahkeme kararlarını tanımayarak suç işleyen Uyar patronunun suçuna ortak olma pratiğini Azim Uyar’a 2 yeni maden sahası ruhsatı vererek pekiştirdi.

Bu açıdan da Uyar Madencilik’te çalışıp yıllardır tazminatlarını alamayan maden işçisi kardeşlerimizin gerek yaşadıkları bu süreçler gerekse şimdi takındıkları tutum işçi sınıfı için müthiş derslerle doludur.

Onların yaşadıkları sadece maden işçilerinin değil tüm Türkiye işçi sınıfının nasıl bir sömürü cehenneminde ter akıttığının özeti niteliğindedir. Onların bu süreçlerde biriktirdikleri bilincin korku duvarlarını da aşacak bir güce dönüşmesi büyük saldırılarla karşı karşıya olan işçi sınıfı ve emekçiler için bir mücadele kılavuzudur.

Bizler Soma ve Ermenek işçilerinin çiğnene çiğnene ezilen onurlarına sınıf mücadelesinin, örgütlü hareketin gücüyle sahip çıkmalarını saygıyla selamlıyoruz. İşçi sınıfını ve emekçileri bu onur bayrağını destek ve dayanışmayla daha da yukarılara çıkarmak için el birliği yapmaya davet ediyoruz.

Soma, Ermenek, Systemair HSK, Bimeks, Atlas Global, Uzel Makina, Real Market, Özer Elektrik, Muğla, Şanlıurfa, Kastamonu TÜVTÜRK, Çorum Ambarlar, Mersin ve Adana’daki Şişecam işçileriyle dayanışmak demek işçi sınıfı davasını büyütmek demektir.

Soma ve Ermenek’te direnen maden işçileri yalnız değildir!

Yaşasın sınıf dayanışması!”

Kızıl Bayrak / İstanbul