Kale Pratt işçileri: Direnmeye, mücadeleye devam!

Kale Pratt fabrikası işçileri, fabrikadaki sorunları, sendikalaşma, işten çıkarılma ve direniş süreçlerini Kızıl Bayrak’a anlattı.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 20 Şubat 2020
  • 21:42

Gaziemir Serbest Bölge’de bulunan ve F-35 savaş uçaklarının parçasını üreten Kale grubuna ait Kale Pratt fabrikası işçileri Birleşik Metal-İş Sendikası’na üye oldukları için işten çıkarıldılar.

Kale Pratt fabrikası işçileri, fabrikadaki sorunları, sendikalaşma, işten çıkarılma ve direniş süreçlerini Kızıl Bayrak’a anlattı.

Tayfun Akkuştur: Çalıştığımız fabrika 6 yıllık bir fabrika ve bu fabrikada 6 yıldan beri üretim yapılıyor. Bizim sorunumuz burada yalnızca ücretlerdeki dengesizlikler değil. İçerideki yöneticilerin tavırları, davranışları, üslupları ve bizlere uyguladıkları mobbinglerdir. Bu fabrikanın en büyük sorunu şu oldu: S-400 füzeleri alındıktan sonra F35 projesi içerisinde askeri parça olduğu için bizdeki askeri parça üretimlerinin bizden alınacağı açıklandı. Böyle olunca işçi sayısında 75 kişilik fazlalık olduğunu ancak işçi çıkarmayacaklarını söylediler. Ancak bu açıklamadan sonra ister istemez işçilerde de bir tedirginlik oldu. Yapılan açıklamadan bir süre sonra ufaktan ufaktan işçi çıkarmaya başladılar. İşçi çıkarmalar tekil tekil başlayınca ister istemez arkadaşlar kendilerini güvenceye almak için yapacağımızı konuştuk. Bunun sonrasında sendika için arkadaşlarla görüştük. Arkadaşlar da sendikaya üye olmaya başladılar. İki yıldır bir sendikal çalışma var. Onun öncesinde de başka bir sendikalaşma girişimi de olmuş, aramızda başka sendikaya üye olan arkadaşlar da vardı. Ancak biz bu süreçte Birleşik Metal-İş Sendikası’nda örgütlenmeye karar verdik. Bizim Birleşik Metal-İş Sendikası’nda, sendikalaşma çalışmamız iki yıllık bir süreç, ancak işyerinden işçi çıkarmalar başlayınca tekil tekil biz de son üç ayda üyeliklerimize başladık. Biz çıkarılmadan önce çıkarılan arkadaşlar uyduruk gerekçeler ile çıkarıldılar ve bu arkadaşlar sendika üyesi dahi değildiler.

Bu süreç içerisinde de işyerinde çok ciddi baskı ve mobbing vardı. Yöneticilerin baskı ve tehditvari konuşmaları, bir arkadaşımız bir sorununu söylediği zaman yönetici direkt bizlere kapıyı göstererek “beğenmeyen çıkıp gider” gibi baskılar oldukça fazlalaşmaya başlamıştı. Bu süreçte ara ara zamlar yapıldı. Zamlar çok düşüktü. Devletin açıkladığı enflasyon bile gerçeği yansıtmazken bizim aldığımız zamlar bu gösterilen enflasyonun da altında yapıldı. Ücret mağduru arkadaşlarımız çoğunlukta idi, ücret artışlarında mağdur olmayanlar da vardı. Ancak genel olarak enflasyonun çok yüksek olması, devletin gösterdiği enflasyonun gerçeği yansıtmaması ve bunun üzerinden yapılan zamlar bizlerin aldığı ücreti oldukça düşürmüş oldu. Bizlerin ortalama aldığımız maaş 3300 TL civarında ancak bizim yaptığımız iş çok teknik ve önemli bir iş. Jet motor parçaları yapıyoruz, dünya bu projeyi takip ediyor o yüzden teknik bir yer burası. Böyle olmasına rağmen bizim aldığımız ücret yaptığımız işin çok çok altında.

Murat Özgenalp: Tayfun arkadaşımızın da dediği gibi çalıştığımız fabrikada baskı, mobbing çok fazlaydı. Tekil tekil işten çıkarmalar oldu ve bizim bir güvencemiz yoktu. Bizim sendikalaşma isteğimiz de böyle başlamış oldu. Baskı, mobbing çok fazla, ücretlerimiz düşük. Buna rağmen yaptığımız iş teknik bir iş ve işyerimiz tecrübe isteyen bir yer. Bu işyerinde bu işi yapmak için bile yetkilerimiz en az üç ayda geliyor. Tüm bunlar sonrasında çıkışlar başladığında biz de gittik sendika ile konuştuk. Diğer arkadaşlarımızın sendikalaşması ise Ocak ayında yapılan zamlar ile başladı. Bize yapılan zamlar %2 olan da var, ama ortalama yapılan zam %6’ya denk geliyor. Normalde zamlar Temmuz’dan Temmuz’a yapılıyordu ancak bu sene Temmuz ayında enflasyon yüksek çıktığı için holding bir karar alarak “Mavi yakalıların zamları Ocak’tan Ocak’a çevrilecek” dendi. Geçen dönem Temmuz’da aldığımız zam çok çok düşüktü. Şirket yetkilileri “biz düşük maaş vermiyoruz” demek için bizlere ek 75 saat ek ikramiye verdi. Ancak bu ikramiyeler de bizim aldığımız saat ücretine yansımadığından mesaiyi etkilemiyordu. Örneğin ücretleri yukarıya çekmek için yapılan zamlarda eski işçilerin ücretleri çok çok aşağıda kaldı. Ben, Tayfun ve bizim gibi 5-6 yıllık işçiler ile yeni giren işçiler arasındaki ücret farkı 50, 60 ile en fazla 100 TL oldu. Burada ücretleri yukarı çekmiş olmadılar. Bizlerin ücretleri düşmüş oldu. Temmuz’da zam yaptığı için bize “6 aylık zam olacak” deniyor ama zamları Ocak’tan Ocak’a yapacağı için bize yapılacak zamlar direkt bir yıla denk geliyor. Yani yılda bir zam yapmış olacaklar.

Bu şartlarla beraber insan kaynakları yeni bir performans sistemi getirdi. Bu sistem de çok zarlayıcı ve baskıcı bir sistem idi. İnsan kaynakları işçilerden zorla işle ilgili öneri alıyor bu öneriler ile iş yerinde biz bir şeyler yapma çalışırken bazı beyaz yakalılar ve şefler tarafından projeler kendileri yapmış gibi şakşak halinde yurt dışına sunuluyor. Bu koşullar, ücretlerin düşüklüğü bizleri sendikalaşmaya götürdü. Çalıştığımız fabrikada üç vardiya var, ayrıca bizim çalıştığımız sabit vardiya da var. Şu an ise bizlerin çıkartılmasından sonra içeride teknik eleman kalmadığı için duyduğumuz kadarıyla 16 saate çevrilmiş durumda. Şu an işi bilmeyen, yetkisi olmayan kişiler iş yapıyor. Firmada temizlik işlerinde çalışanlar, teknik elaman ve yetkili elaman olmamasından dolayı sevkiyat ve paketleme bölümünde çalışıyorlar. Bunlardan bizlerin haberi var. Firmanın yaptığı yasal değil. Biz fabrikamızdan sıkıntısı olan insanlar değildik. Her ne kadar maaşlarımız düşük olsa bile biz işimizi layıkıyla yapmaya çalıştık ve yaptık. Yaptığımız işten firma büyük cirolar elde ediyordu, bundan bizlerin haberi vardı. Bizi bu duruma getiren ise insan kaynakları müdürü ve yetkililerin üzerimizdeki baskı ve mobing uygulamaları oldu. İçeride işçiye hakaret ve aşağılama yapılıyordu. Bundan 2 buçuk 3 yıl önce de bir sendika çalışması olduğunu duymuştuk. Firma yetkilileri bizlere “sendikaya karşı değiliz ama sendika da istemiyoruz” açıklaması yapmış idi.

Bizim işten çıkarılma sürecimiz ise geçen hafta içinde 7 arkadaşımız çıkartıldı. Ancak 7 arkadaşımızdan önce de işten çıkartılan arkadaşlarımız vardı ve hiçbiri haklarını alamadı. Yani bugün bizim sendika istememizin nedeni de bu. Bizim hiçbir güvencemiz yok. Yarınımız ne olacak? Uyduruk gerekçeler ile arkadaşlarımız kıdemsiz, ihbarsız işten çıkarıldılar. Bütün herkesin çoluğu çocuğu var. Bizim arkadaşlarımızın işten çıkarılması ve kapı önünde beklemeleri içimize el vermedi. İlk 7 kişi için fabrika önünde sendika ve sendika başkanımız çıkarılan işçi arkadaşlar ile açıklama yaparken bizlerin de destek vermememesi olmazdı. Çünkü işçinin hakkını işçiden ve sendikadan başka koruyacak başka kimse yok. Biz de arkadaşlarımıza destek verdik. Yanlarına gittik. Bunun üzerine 91 kişinin daha işine son verdi firma. Şu an işten çıakrtılan 98 kişiyiz. İki girişi var serbest bölgenin. Arkadaşların yarısı diğer girişte bekliyorlar. Orası fabrikaya daha yakın, slogan sesleri oradan arkadaşlara ulaşıyor. İçeride de sendika üyesi olan işçi arkadaşlarımız çok. Ancak yetki başvurusu yapacak kadar çoğunluğu sağlayamamıştık. Bütün arkadaşların kararı, işveren ya Birleşik Metal-İş Sendikası’nı kabul eder sendikalı işbaşı yaparız ya da çalışmayız. Çünkü işveren “sendikadan istifa edin işe başlayın” gibi haber yayıyor. Biz sendikadan istifa etmeyeceğiz, biz bütün arkadaşlar için buradayız. Ya sendika ile içeri gireriz ya da girmeyiz. Kazanan kadar mücadele edeceğiz. İçeride arkadaşlarımız güçlü, sendikalaşma çalışmaları devam ediyor. Haftaya Salı kitlesel büyük bir basın açıklaması yapacagız.

İşten çıkarılan diğer arkadaşlar ise işveren alelacele tutanak tutup çıkışlarımızı vermiş diyorlar. Hepimiz kıdemsiz, ihbarsız çıkartıldık. İşten çıkarılma gerekçesi gelen tebligatta her kesin uyduruk gerekçeler, hiçbir doğruluk payı olmayan gerekçeler yazmışlar. Örneğin; yangın provası yapılmış, yangın tüpü kırılmış, yangın provasından sonra iş başı yapmamışız gibi gerekçeler var. Bazı arkadaşlar “işbaşı yapmadı, üretimi durdurdu, eylem yaptı” diye çıkışı yapılarken, bu arkadaşların ya vardiyası henüz başlamamış ya da vardiya çıkışı olmuş arkadaşlar.

Bunun yanı sıra işten çıkarılan arkadaşlara desteğe gittikten sonra fabrikaya girmek istediğimizde üretim müdürü, insan kaynakları hakaret ve küfürler ederek bizleri içeri almadılar. Kapıyı üzerimize kapattılar. Yani çalışmama gibi durum zaten yok bizler vardiya giriş çıkışında arkadaşlarımızı desteğe gittik. Bize yapılan bu hakaret ve küfürler ile ilgili de savcılığa suç duyurusunda bulunduk.

Sendikaya üye olmadığı halde işten çıkarılan 6 yıllık işçi ise “Görev yerimi terk ettiğimi bahane ettiler. Bir anda odalarına çağırdılar, kıdemsiz, ihbarsız işten çıkarıldığımı söylediler. Benim gibi başka arkadaşlar da var. Direnmeye, mücadeleye devam” diyor.

Kızıl Bayrak / İzmir