Toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamayan İzocam’ın Kocaeli ve Mersin’deki fabrikalarındaki Kristal-İş üyesi işçiler 18 Ocak günü greve başladılar. Kocaeli’deki grevci işçilerle konuştuk. İşçiler 4 yıldan fazla sendikal yetki konusunda mahkemelerde oyalandıklarını belirterek, verilmiş sözlerden dönüldüğünü, bu saatten sonra da haklarını almadan grevi sonlandırmayacaklarını belirttiler.
“Verdikleri sözlerden döndüler”
İşçilerden Kemal Karabağ ücretlerine ilişkin şu bilgileri verdi: “Benim de bütün işçi arkadaşların da ücretleri çok düşük. Brüt 3 bin lira, net 2.400 civarı alıyoruz. Kıdeme göre 3.000’in üzerinde alanlar çok az. İşimiz ağır sanayi esasında ancak onu öyle göstermiyorlar.”
Dilovası ve Tarsus İzocam’da örgütlenerek sendika getirmeye çalıştıklarını belirten Karabağ, mahkemenin sendikaya yetki vermesine rağmen patronun yetkisiz bir mahkemeye itiraz ettiğini ifade etti. Kocaeli ve İstanbul’da 4,5 yıl süren mahkemelerin Ağustos 2018’de sonuçlanmasıyla toplu iş sözleşmesi masasına oturulduğunu aktaran Karabağ patronun bu sürece tepkisini şöyle anlattı:
“Bu süreçte 3 arkadaş işten çıkartıldı. Masaya oturulunca patron bu 3 işçi arkadaşı alacağını söyledi. 300 lira seyyanen zam yapacağını, %40 zam olacağını, 4 ikramiye olacağını söyledi ancak çıplak ücrete sadece %6 zam veriyorlar. ‘Seyyanen zammı da 6 ay sonra vereceğiz’ dediler. ‘3 kişiyi de alamıyoruz’ dediler. Sonra atılan işçilerle görüştüler. 16 brüt maaş teklif etmişler. Arkadaşlar kabul etmediler. ‘İşe iade istiyoruz’ dediler. Sadece bir arkadaş ‘alabilirim’ demiş.”
“Patronun umduğu gibi olmadı”
Bütün bu yaşananlar üzerine sendikamızla greve çıktıklarını belirten Karabağ, patronun “Bunlar greve çıkamaz” düşüncesini boşa çıkarmalarına dair şunları söyledi: “Bir dedikleri bir dediklerini tutmuyordu. Her yerde ‘%40 verdik, kabul etmiyorlar’ diyorlar. Bizim greve çıkabileceğimizi düşünmüyorlardı. Alışmışlar ya emir altında bizleri çalıştırmaya, ‘Borçları vardır greve cesaret edemezler’ diye düşündüler. Hiç umdukları gibi olmadı. Bize tek tek gelip ‘vazgeçin’ de diyorlar ancak artık sendikalıyız ve grevdeyiz. Ortak karar veririz. Tarsus’taki arkadaşlarla birlikte greve çıktık. Bu saatten sonra kesinlikle, gel sana şunu vereceğiz, bunu vereceğiz diye bizi ikna edemezler.”
Fabrikada üretim olmadığını, yalnızca ham maddelerin donmaması için ocakların çalıştığını aktaran Karabağ, bir ayda 2 milyon lira zarar edecek olan patronun işçilere vereceği tutarınsa yarım milyon lira etmeyeceğine dikkat çekti.
Karabağ sözlerini şöyle sonlandırdı: “Biz direnmekte kararlıyız. ‘İçeriye gireyim, sendikayı bırakırım’ diyen varsa işi bıraksın gitsin. Ben vazgeçmem. Bu kadar. Teşekkür ederim.”
2004 yılından beri İzocam’da çalıştığını söyleyen Çetin Karakaya, “Tabi ki gayemiz içeri girip çalışmaktır” dedi ve ekledi: “Tabi haklarımızı alarak…” İşyerinde çoğunluğu sağlamalarına rağmen 4 yıl boyunca mahkemelerle oyalandıklarını belirten Karakaya, “Toplu iş sözleşmesi süreci başladı. 6 ayın sonunda tıkandı. Asıl amaçları fabrikada sendikayı yok etmek. Başka bir açıklaması yok.” diye konuştu. Karakaya sözlerini şöyle sonlandırdı: “Söyleyeceğim son şey şudur: Bizim geri vitesimiz yok. Kim duyarsa duysun. Biz devam edeceğiz. Sonuna kadar. İsterse bir yıl olsun. Devam edeceğiz. Kararlıyız.”
“İşbaşı istiyoruz, ama bu koşullarda değil”
2007 yılından beri İzocam’da çalışan Murat Güngör, arkadaşlarının söylediği sözlere katıldığını, kararlı olduklarını, bundan sonra kararlılıklarını perçinlemeleri gerektiğini vurguladı. “Bizler sefalet içinde yaşıyoruz. Aldığımız para ile geçim sıkıntımız had safhada. Ancak bizler onurlu yaşamak istiyoruz. Hakkımız olandan fazlasını istemiyoruz” diyen Güngör, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sonuna kadar bu işin arkasındayız. Direniyoruz. Direneceğiz. Kazanacağımıza inanıyoruz. Bizler işbaşı yapmak istiyoruz. Ancak bu koşullarda değil. Haklarımızla beraber. Evde eşimiz çocuklarımız var. Çocuğum karne aldığı gün biz de greve başladık. 9 yaşındaki çocuğum verdiğim harçlığı bana geri verdi. Baba senin de harçlığın yoktur diyerek. Bir şekilde yaşarız. Aç kalmayız. Onursuz yaşamaktansa, onurlu ölmek daha iyidir. Söyleyeceklerim bu kadar. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.”
“Hakkımızı almadan bu işin peşini bırakmayacağız”
İşçilerden Çağlar Büyük ise sözlerine şöyle başladı: “Öncelikle hoş geldiniz. Desteğinizden ötürü teşekkür ederiz. Grevimiz 18 Ocak’ta başladı. Moraller gayet iyi. Hava şartları da iyi.”
“2014 yılı Mart ayında örgütlendik. Tarsus’taki fabrikayla beraber. Bir hafta 10 gün gibi kısa bir sürede örgütlenmeyi tamamladık. Ancak patron yetkiye ve çoğunluğumuza itiraz etti. Mahkemeler 4,5 yıl sürdü. Sonunda Kristal-İş’in İzocam fabrikalarındaki yetkisi Yargıtay’ca onandı” diyerek örgütlenme sürecini anlatan Büyük, Ağustos 2018’de oturdukları TİS masasından geçen hafta uzlaşma olmadan kalktıklarını ve 18 Ocak’ta greve başladıklarını belirtti. Büyük, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Bizim bu etapta isteklerimiz şuydu. Enflasyon üzerine iki ikramiye ve sosyal hakları istedik. İşten çıkartılan arkadaşlarımızın alınmasını istedik. Başka da bir şey istemedik. Ancak kabul görmedi. Tarsus’taki fabrika ile beraber greve devam ediyoruz.
“Biz burada dirençliyiz, dirayetliyiz. Tepkiler de gayet iyi. Sizin gibi dayanışmaya gelen arkadaşalar oluyor. Sağ olsun sesimiz oluyorsunuz. Emeğiyle, alınteriyle geçinen insanlar olan haklarımızı almadan bu işin peşini bırakmayacağız, içeriye girmeyeceğiz. Sonuna kadar direneceğiz.”
Kızıl Bayrak / Kocaeli