Patronların aşırı kâr hırsının neden olduğu ekonomik kriz biz işçileri en çok işsizlik ile tehdit ediyor. İşsizlik, birçoğumuz için yaşamımızı sürdürmek için sahip olduğumuz tek gelirden mahrum kalmak anlamına geliyor.
8 Eylül 1999 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan ve 2002 yılının Mart ayında uygulamaya başlanan İşsizlik Sigortası Kanunu ise, sözde işçinin işsiz kalması halinde uğradığı gelir kaybını belirli bir süre için telafi etmek için çıkarılmıştı.
Ancak fonda biriken para arttıkça patronların da AKP hükümetinin de iştahı kabardı. Her fırsatta ellerini cebimize atanlar, işsiz kalan işçi için kurulan bu fona da göz diktiler.
Her fırsatta yaptıkları değişikliklerle fonu amacı dışında kullandılar. İşsiz kalan işçinin yararlanmak için engel üstüne engel koyanlar, fonda biriken parayı patronlara aktarırken gözlerini bile kırpmadılar. Yani işçiye kaşığın ucunu gösterenler sıra fondan patronlara kaynak aktarmaya gelince kepçe kepçe dağıtmaktan geri durmadılar.
Fon, devasa bir rant alanına dönüştü
Yasa ilk yürürlüğe girdiğinde %3 işveren, %2 işçi, %2 devlet katkısı ile oluşturulan fon için katkılar 2005 yılından itibaren %2 işveren, %1 işçi, %1 devlet katkısı olarak düzenlendi.
2015 yılında ise yasaya eklenen bir ek madde ile ölümlü ve sürekli işgöremezliğe neden olan iş kazası yaşanmayan işyerlerinde işveren katkı payı %1’e düşürüldü. 16 yılın sonunda bu kesintilerle fonda biriken para ise 125 milyar TL’yi buldu.
Her yıl 15 milyar TL artacağı öngörülen fon biriktirdiği bu devasa para ile patronların gözünü diktiği bir rant alanına dönüştü. 16 yıl boyunca fondan yararlanan işçilere toplam 21 milyar 34 milyon 43 bin 594 TL ödeme yapıldı.
Aynı süreçte Hazine’ye 11 milyar 512 milyon TL kaynak aktarılırken, fondan 5 milyar 845 milyon TL vergi kesildi. İŞKUR’un “Aktif İşgücü Programları”na 19 milyar 838 milyon TL, teşvik ve desteklere 11 milyar 524 milyon TL aktarıldı.
İşsiz fona dokunamıyor
Şu an Türkiye’de resmi rakamlarla 3,5 milyonun üzerinde, gerçek rakamlarla ise 6 milyon civarında işsiz var.
Ancak fonun yürürlüğe girdiği Mart 2002’den Ağustos 2018’e kadar fondan yararlanmak için başvuran 10 milyon 104 bin 299 kişiden sadece 6 milyon 306 bin 296 kişi İşsizlik Sigortası Fonu’ndan yararlanmaya hak kazanmış.
Bu durumda ise İşsizlik Sigortası Fonu’ndan yararlanma şartlarınını ağırlığı önemli bir rol oynuyor.
İlgili yasaya göre, işçinin fondan yararlanabilmesi için kendi kusuru ve isteği dışında işsiz kalması, son 3 yıl içinde 600 gün İşsizlik Sigortası Primi ödemiş olması ve son 120 gün kesintisiz sigortalı olması gerekiyor.
Bu şartları yerine getiren işçiler 6 aydan 10 aya kadar işsizlik maaşı alabiliyor. İşsizlik maaşı miktarı son dört aylık prime esas kazançların ortalamasının %50’si olarak belirleniyor.
Örneğin Danimarka’da ise 1 yıl prim ödeyen işçi 4 yıla kadar İşsizlik Sigortası’ndan yararlanabiliyor.
Türkiye’de, işçinin fondan yararlanma şartlarının zorluğu ve sınırlılığı, gerçekte fon ile yapılmak isteneni de gözler önüne seriyor.
İşsizlik Sigortası Fonu işçiler için değil, patronlar ve devlet için bir can simidi olarak görülüyor.
Bu hedeflerini ise 2008 yılında yasada yaptıkları tek cümlelik bir değişiklik ile hayata geçirdiler.
Patronların can simidi
Fonu patronlara peşkeş çekmek için ilk hamleyi, teğet geçeceğini söyledikleri 2008 krizi ile birlikte yaptılar.
500 binin üzerinde işçinin işten atıldığı 2008 krizinde, örneğin Nisan 2009 ayında fondan yararlanan işçi sayısı sadece 41.753 idi.
İşsiz kalan işçiler fondan yararlanamazken yapılan düzenleme ile belirli şartlar altında işçilerin sigorta primlerinin fondan karşılanması sağlandı ve “Kısa Çalışma Ödeneği” adı altında patron adına fondan maaş ödemelerinin önü açıldı.
Geçtiğimiz aylarda ilan edilen sözde “İstihdam Seferberliği” de İşsizlik Fonu’nun patronlar tarafından talan edilmesinin yeni bir adımı oldu.
Patronlar yüz binlerce işçiyi ceplerinden tek kuruş çıkarmadan bu fondan yapılan ödemelerle çalıştırdılar.
Sadece son 8 ayda patronlara fondan verilen teşvik miktarı 16 yıl boyunca işçilere işsizlik ödeneği altında yapılan ödemenin üçte biri seviyesine geldi.
Bu yılın ilk 8 aynda fon giderlerinin %27’sini işsizlere yapılan ödemeler oluştururken %43’ü patronlara doğrudan teşvik olarak aktarıldı, %28’i ise “Aktif İşgücü Programı” adı altında patronlar adına yapılan ücret ödemelerinde kullanıldı.
Fonu patronlar için talan eden devlet kendisini de ihmal etmedi. Kurulduğunda vergi dışı bırakılan fon, bir düzenleme ile vergi kapsamına alınarak fondan 5 milyar 766 milyon TL stopaj vergisi adı altında devletin kasasına aktarıldı.
Fon işçinindir, işçi yönetmelidir
Tüm bu talan göz göre göre yapıldı. Ve anlaşılıyor ki, önümüzdeki günlerde İşsizlik Sigortası Fonu’nun talanı planları çok daha hızlı bir şekilde devam edecek.
“Kriz mriz yok!” diyenler, yaşadıkları krizi bir kez daha bizler için oluşturulan bu fondan nemalanarak atlatmaya çalışacaklar.
Ne patronların ne de devletin bizler için oluşturulan bu fona böylece göz koymasına izin verebiliriz.
Bunun tek yolu fonun denetimi ve yönetiminin işçiler tarafından gerçekleştirilmesidir.
Fondan patronlara kaynak aktarılmasına son verilmeli, işsiz kalan işçilerin fondan yararlanması için getirilen ağır şartlar ortadan kaldırılmalıdır.
İşsizlik Sigortası Fonu, işçinin alınterinin karşılığıdır.
(Ankara İşçi Bülteni Grev’in Kasım 2018 tarihli sayısından alınmıştır...)