Karl Marx bundan 200 yıl önce, 5 Mayıs 1818 tarihinde Almanya'nın Trier kentinde doğdu.
Tüm gücüyle işçi sınıfının kapitalizmdeki konumunu ve tarihsel rolünü bilimsel olarak açıklamak için çalıştı.
Ama o dünyayı sadece yorumlamakla yetinen filozoflardan değildi.
O işçi sınıfının dünya ölçeğinde gelişen büyük devrimci mücadelesinin önderiydi.
Tüm hayatı boyunca bir yandan işçi sınıfının düşünsel olarak silahlanması için mücadele ederken, bir yandan da sermayeye karşı kurtuluş mücadelesinde başarıya ulaşması, politik ve örgütsel bakımdan silahlanması için kavga veren bir devrimciydi.
Karl Marx'ın büyük zorluklara göğüs gererek oluşturduğu bilimsel düşünceler, kapitalist beylerin her daim nefretini topladı. Çünkü o kapitalizmin yıkılışının kaçınılmaz olduğunu gösterirken aynı zamanda bu yıkılışın mimarı olacak işçi sınıfının, aynı düzen tarafından mezar kazıcısı olarak yaratıldığını bilimsel olarak kanıtladı.
Bu yüzden hep saldırıların hedefi oldu. Karalanmaya, gözden düşürülmeye, işçi sınıfından uzak tutulmaya çalışıldı.
Fakat paranın padişahları amaçlarına ulaşamadı.
İşçi sınıfı var oldukça Karl Marx'ın fikirleri de çağlar boyu canlı kalmaya, işçi sınıfına yol göstermeye devam etti.
İyi ki doğdun Marx!
İşçi sınıfının mücadelesine ışık tutmaya devam ediyorsun.
Tüm işçi arkadaşlarımızı Karl Marx ve onun düşüncelerini tanımaya, öğrenmeye çağırıyoruz.
Tarih boyunca işçi sınıfı Karl Marx'ın düşüncesine ne kadar yakın olduysa o kadar güçlendi, uzaklaştıkça kendi sınıf çıkarlarından-bilincinden uzak kaldı. Zayıf düştü...
Çünkü Karl Marx işçi sınıfının bu kapitalist toplumdaki yerini ve geleceğini görmesini sağlayan bir fenerdir.
Bu fenerin ışığına yüzümüzü dönelim ki yolumuz aydınlansın.
Metal İşçileri Birliği (MİB)