Sermaye sınıfı yıllardır içinde bulunduğu krizi, her geçen gün daha derinden hissetmeye başladı. Yaşadığı ekonomik krizi ötelemek için bir yandan kardeş halklara bombalar yağdırırken, bir yandan da işçi ve emekçilere dönük sosyal yıkım saldırılarını hayata geçiriyor. Bugünlerde ise “Güvenceli esnek çalışma” adlı yasa tasarısı meclise sunularak saldırılara bir yenisi eklenmek isteniyor. Yasa tasarısı başta Özel İstihdam Büroları (ÖİB) olmak üzere, işçilerin çalışma yaşamını daha da köleleştirecek birçok madde içeriyor. İşçiler nezdinde iyice teşhir olan taşeronluğu kaldıracağını ifade edenler, yeni gelecek yasa ile kiralık işçiliği tüm işkollarında yaygınlaştırmak istiyor. Bu yasa ile özel istihdam bürolarına “geçici iş ilişkisi” kurma yetkisi veriliyor. Kadrolu çalışma döneminin kapanacağının göstergesi olan yasa ile yaklaşık 10 milyon işçinin kiralık kapsamına girmesi hedefleniyor. Yeni süreçte patronlar işçinin hiçbir sorumluluğunu üstlenmezken, bütün sorumluluk ÖİB’de olacak. Geçici süreli çalışan işçinin kıdem tazminatı hakkı fiilen alınmış olacak, böylece yıllardır kaldırılmak istenen kıdem tazminatı da fiilen kalkmış olacak. Kiralık işçi düzenli çalışamadığı için sigorta primleri de düzenli yatmayacak ve sağlık hakkından yararlanamayacak olan işçi için zaten zor olan emeklilik de artık hayal olacak.
Patron ile işçi arasında değil, işçiyi kiralayan firma ile ÖİB arasında sözleşme yapılacak. Bu sözleşme ile işçinin ne kadar çalışacağı, ne kadar ücret alacağı belirlenecek. Yasada işyerinde çalışan işçilerin en fazla %25’inin kiralık işçi olabileceği belirtiliyor. Kiralık işçinin çalışma koşulları muğlak ifadelerle sözde koruma altına alınmış; fakat “siparişlerim var” gerekçesine sığınan bir patron, kiralık işçiyi dinlenme hakkı, haftalık izin gibi haklarından mahrum bırakarak çalışma koşullarını kendi belirleme imkanına kavuşacak. Aynı şekilde kiralık işçi, düzenli bir işyerinde çalışmamasından kaynaklı ücreti asgari ücreti geçemeyecek, tabii o da 1 ay kesintisiz çalışabilirse. Ayrıca işçinin ücretini çalıştığı işyeri değil, kiralandığı ÖİB'in ödeyecek olması birçok işçinin ücretlerinin gasp edilmesine sebep olacak. Yani ücret güvencesi de ortadan kalkmış olacak. İşyerlerinde kadrolu-kiralık işçi ayrımlarının başlaması kaçınılmaz olacak ve bu durum sınıfın ortak mücadelesinin güçlenmesine de engel olacaktır.
“Güvenceli esnek çalışma” yasa tasarısı ile patronlara güvenceli daha fazla sömürü sağlanırken, işçiye güvencesiz çalışma dayatılmaktadır. Bu yasa ile çetin mücadelelerin sonucu kazanılmış olan haklarımız tek tek alınmış olacak. Böylece sermaye sınıfı oluşturduğu modern köle pazarları ile sınıfın örgütlülüğüne de en büyük darbeyi vurmuş olacak.
Sendikal ağalar bile bu yasanın işçilerin yaşamını daha da köleleştireceğini ve yasanın geçmesine sözde izin vermeyeceklerini ifade ediyorlar. Kuşkusuz tabandan gelen basınçla bu tepkileri gösteriyorlar. Ama şu bir gerçek ki tabanda bu çalışma koşullarına karşı büyük bir öfke birikmiş bulunmakta.
Önümüzdeki günlerde sınıf devrimcilerine büyük sorumluluklar düşmekte. Sermayenin topyekûn saldırısına karşılık, sınıfın topyekûn direnişini örgütleme sorumluluğu. Öncelikle bulunduğumuz her alanda güçlü bir aydınlatma ve bilgilendirme çalışması yürütmeliyiz. İşçilerin eylemli tepkilerini örgütlemek için özel bir çaba içerisinde olmalıyız. Unutmayalım ki saldırının kapsamını ve son dönem sınıftaki kıpırdanmaları bir arada düşünmeli ve oluşabilecek her tepkiyi daha da büyütmeyi hedeflemeliyiz. Saldırının kapsamına bakıldığında “Herkese iş, tüm çalışanlara iş güvencesi!” talebi bu dönem öne çıkartılması gereken temel taleplerdendir. Son yıllardaki eylemler de göstermiştir ki işçilerde yaygınlaşan eylem tarzı fiili meşru mücadele tarzıdır. İşçi sınıfı mücadele etmeye hazır; yeter ki ona doğru yol ve yöntemlerle doğru müdahaleyi yapmasını bilelim.