Devletin “Çocuk işçiliğiyle mücadelesi”: 62 çocuk iş cinayeti kurbanı

Sermaye devletinin “çocuk işçiliğiyle mücadele yılı” ilan ettiği 2018 yılı, en çok çocuk işçi cinayeti yaşanan yıl olmaya doğru gidiyor. 10 ayda en az 62 çocuk ve 18 yaşında 25 çocuk yaşamını yitirdi.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 20 Kasım 2018
  • 10:56

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla çocuk işçiliği ve iş cinayetinde yaşamını yitiren çocuklarla ilgili raporunu açıkladı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 2018 yılını sözde “Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Yılı” ilan ettiği hatırlatılan raporda, bu yıl en az 62 çocuk işçinin iş cinayetine kurban gittiğine ve çocuk işçi ölümlerinin önceki yıllara kıyasla tavan yaptığına dikkat çekildi.

2018, en çok çocuk işçinin öldüğü yıl olacak”

Bakanlığın “çocuk işçiliğiyle mücadele” yalanına değinilerek başlayan raporda, “Ne kadar program hazırlansa, istatistikler söylense ve referanslarda verilse de Türkiye’de çocuklar çalışırken ölüyor. Bu durum öyle bir noktaya varmış ki 2018 yılında 8 yaşında ölen çocuk işçi var. Yine mücadele yılı denilen 2018, böyle giderse en çok çocuk işçinin iş cinayetlerinde öldüğü yıl olacak” vurgusu yapıldı.

“Çocuk işçiliğiyle mücadele” iddialarına karşın çocuk işçi çalıştıran iş yerlerinin denetiminden kaçıldığının altı çizilen raporda, bu yıl ilk 10 ayda en az 62 çocuğun iş cinayetinde yaşamını yitirdiği belirtildi. Ayrıca, aynı dönemde iş cinayetine kurban giden 25 işçinin de 18 yaşında olduğu ifade edildi. 2018 yılına ve önceki yıllara dair çocuk işçi cinayetleriyle ilgili çarpıcı veriler şöyle:

- Geçmiş yıllara baktığımızda 2013 yılında 59 çocuk, 2014 yılında 54 çocuk, 2015 yılında 63 çocuk, 2016 yılında 56 çocuk, 2017 yılında 60 çocuk çalışırken yaşamını yitirmişti.

- Çocuk iş cinayetlerinin en fazla yaşandığı üç il sırasıyla Antep, Urfa ve Mardin’dir. Bu şehirlerde tarım işçiliği ve kırsalda yoksulluk had safhadadır. Yine en fazla çocuk iş cinayeti yaşanan illerin aynı zamanda mülteci nüfusun da yoğun olduğu iller olması dikkat çekicidir.

- Yaşamını yitiren 62 çocuk işçinin 10’u mülteci/göçmen çocuklardır. Mülteci çocukların ölüm oranının tüm göçmen işçilerin ölümünün 3-4 katı olması hem çalışma koşulları bakımından çok daha tehlikeli işlerde çalışmak zorunda kaldıklarını hem de çalışan mülteci çocuklara yönelik şiddetin ne denli büyük olduğunu göstermektedir.

- Çocuk iş cinayetlerinde ölen kız çocuklarının oranı ise yüzde 11 ile genel iş cinayeti verilerindeki kadın işçi oranının neredeyse iki katıdır. Bu durum kız çocuklarının özellikle tarım sektöründeki yoğun sömürüsünden kaynaklanmaktadır.

- Çocuk işçiler en çok ücretsiz aile işçiliğinin ve küçük yaşta çalışmanın yaygın olduğu tarım sektöründe ölmüştür. Tarımdaki çocuk iş cinayetlerini yüzde 11 ile inşaat sektöründeki çocuk işçi ölümleri izlemektedir.

- Ölüm nedenlerine baktığımızda zehirlenme/boğulma, trafik/servis kazası ve yıldırım düşmesi ilk üç sıradadır. Çocukların sağanak yağmur altında tarlalarda çalıştırılması sonucu yıldırım düşerek ölmeleri bile çalışma koşullarını gösteren önemli bir göstergedir.

- İş cinayetinde yaşamını yitiren 62 çocuğun 22’si 14 yaş ve altındadır. 14 ve altı yasal olarak çalışması tamamen yasak olan bir yaştır. Çalışması “yasal” olan 15 yaşın üstündeki çocuklar ise kimya, metal gibi ağır ve tehlikeli olup çalışması kanunen yasak işlerde de çalıştırılmaktadır.

Çocuk işçiliğe yasal kılıf: Çıraklık ve stajyerlik

İSİG Meclisi’nin raporunda ayrıca meslek liselilerin durumu, çıraklık ve stajyerlik de ele alındı. “Türkiye’de yasal kılıf altında “meşrulaştırılan” çıraklık ve stajyerlik de “mesleki eğitim” adıyla çocuk emeğini sömüren yaygın çalıştırma biçimleridir” denilen raporda, patronların çocuk işçilikle ilgili ikiyüzlülüğü şöyle teşhir edildi: “Çocuk işçilerin yerinin işyeri değil okul olduğunu söyleyen patron temsilcileri ise bu durumdan sonuna kadar istifade etmekte, işveren teşviklerinden yararlanıp, MEB ile protokoller imzalayarak çocuk işçi ordusunu asgari ücretin çok altında ücretlerle çalıştırmaktadır.”

Stajyer, kursiyer, çırak sayısının bugün 1,5 milyona yaklaştığı belirtilen raporda, 4+4+4 sisteminin de çocuk işçiliğinin artışında etkili olduğu ifade edilerek “İşçi çocuk sayısındaki artış hem devletin patronlara teşvikinin bir sonucu hem de 4+4+4 eğitim sisteminin çocukları işçileştirme üzerine kurulu politikasının bir göstergesidir” denildi.

Çocuk işçiliğe karşı hukuksal önlemler de alınmıyor”

Raporda ayrıca, çocuk işçiliğe yönelik denetim ve para cezalarıyla ilgili bakanlığın açıkladığı verilere de yer verildi. “Çocuk işçiliğinin ve çocuk iş cinayetlerinin önlenememesinin bir nedeni de sorumlulara ve faillere dönük cezasızlık politikasıdır” vurgusu yapan İSİG Meclisi, çocuk işçiliğe karşı hukuki önlemler alınmadığı üzerinde durarak bakanlığı verilerini şöyle aktardı:

2013 yılında 49 işyerine 59 bin 22 TL, 2014 yılında 52 işyerine 69 bin 286 TL, 2015 yılında 33 işyerine 47 bin 273 TL, 2016 yılında 95 işyerine 146 bin 626 TL, 2017 yılında 27 işyerine 44 bin 601 TL, 2018 yılının Haziran ayına kadar 23 işyerine 39 bin 343 TL idari para cezası verildi.”

Rapor ‘çocuk işçiliğin yasaklanması’ talebinin mücadele programına alınması çağrısıyla noktalandı.