Asgari ücretin netleşmesinin ardından “AGİ ile mi, AGİ hariç mi?” sorusu öne çıktı. Asgari ücretin Asgari Geçim İndirimi dahil 2.020 lira olduğu, esasında net asgari ücretin 1.829 lira olduğu söylendiğinde birçoğumuz bunu anlamakta zorlandık. “Ne yani elimize 2.020 lira geçmeyecek mi?”, “AGİ de para değil mi?”, “Onu neden saymıyoruz?” soruları sorulur oldu.
Baştan tekrarlayalım ki asgari ücret 1.829 lira oldu. Bekar bir asgari ücretlinin AGİ dahil eline geçecek para ise 2.020 lira oldu. Bunu böyle bilmek gerekiyor.
Şimdi AGİ nedir, nereden çıkmıştır, ona bakalım.
1985 yılından beri uygulanan vergi iadesi sistemi 2007 yılı başından itibaren kaldırıldı. Yani yıl boyunca yaptığımız harcamalara karşılık aldığımız fişler/faturaları vergi iade zarflarıyla kayda geçip beyan ederek geri aldığımız vergi iadesi uygulaması kalktı.
Bu yapılırken de artık fiş toplamakla, onları yazmakla uğraşmayacağız, herkese vergi iadesini Asgari Geçim İndirimi üzerinden daha maaşlarını alırken iade edeceğiz dediler. Yani her maaşla birlikte aldığımız AGİ esasında vergi iadesinin kaldırılması ile ortaya çıktı.
Bu yöntem ilkin 2007’de uygulanacaktı ve dolayısıyla o yıl fişler toplanmadı. Fakat AGİ’nin maaşlarla beraber verilmesine 2008’de başlandı. Yani devlet 2007 yılını vergi iadesi ve AGİ vermeden geçiştirdi. Milyonlarca işçinin, emeğiyle geçinen emekçinin hakkına el koydu. Bu, 2007 yılında sermaye devletinin göz göre göre gerçekleştirdiği büyük bir emekçi soygunudur. Peki kaybımız 2007 yılıyla sınırlı mıdır? Tabii ki hayır.
10 küsur yıl önce asgari ücret veya ücretimizin dışında bir sonraki yıl vergi iadesi olarak aldığımız meblağ asgari ücretin içine yedirilerek, maaşlarımız yüksek gösterilmektedir.
AGİ bekarlar için net asgari ücretin %10,47’si ila %10,49’u arsında bir miktara tekabül etmektedir. Sadece bekar veya evli olmaya, eşin çalışıp-çalışmamasına ve kaç çocuğun olduğuna göre miktar az da olsa değişmektedir. Maaş artsa da AGİ artmamaktadır. Oysa maaş arttığında vergi dilimi çok daha hızlı değişmektedir. Ödenen gelir vergisi artmakta, ancak AGİ değişmemektedir. Vergi iadesi sisteminde ise maaş miktarı üzerinden vergi iadesi alma hakkı vardı. AGİ sistemiyle bu hak da gasp edilmiştir.
AGİ nedeniyle yaşanan ikinci kayıp da budur.
Şimdi kilit soru şudur: AGİ uygulamasına geçildiği 2008 Ocak ayında AGİ maaşlara ne kadar yansımıştır? 2007 yılında net asgari ücret 403,03 lirayken, 2008 yılı asgari ücreti 481,55 lira oldu denildi. Yani maaşlara 78,25 lira zam yapıldığı söylendi. Oysa ki bu zammın 50,40 lirası AGİ’ydi. Maaşlara 28 liranın altında zam yapılmıştı. Ve bu oran da o yılki enflasyon oranının altındaydı. Yani işçilerin kaybı 2007 ile sınırlı kalmadı. 2008 yılında da AGİ ile maaşlarımız yüksek gösterildi.
Meseleyi biraz kavrayan bir işçi AGİ’nin asgari ücretin dışında olması gerektiğini çok rahat anlayacaktır. Yıllar geçtikçe asgari ücret AGİ ile beraber anılmaya başlandı ve vergi iadesi ile elde edilen kazanç göz göre göre işçilerin elinden alındı.
Öte yandan vergi iadesinin kalkması sonrasında fiş verilmesi de keyfiyete kaldı. Patronlar ve tüccarlar rahatından vergi kaçırmaya, ödememeye başladılar. Sermaye devleti de bu vergi açığını dolaylı vergiler (ÖTV-KDV) üzerinden işçi ve emekçilerden çıkartmaya yöneldi. Bu da AGİ uygulamasının dolaylı bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor.
Başlıktaki sorunun yanıtına gelince, elbette asgari ücret AGİ’den ayrı tutulmalıdır, dolayısıyla 2019 yılı için asgari ücret net 1.829 liradır. Bu rakamdan fazlasını telaffuz edenler, işçi sınıfını kandırmakta, ona kazanılmış haklarını unutturmak istemektedirler.