"Antep'te bir ayda 13 bin işçi direnişe geçti"

BİRTEK-SEN'in yayınladığı rapora göre Antep'te 2 Şubat-9 Mart tarihleri arasında yaşanan 35 işçi direnişine 13 bin işçi katıldı.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 19 Mart 2022
  • 18:15

Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) Gaziantep Başpınar Organize Sanayi Bölgesi'nde yaşanan işçi direnişleriyle ilgili kapsamlı bir rapor yayınlandı. Rapora göre 2 Şubat-9 Mart tarihleri arasında işçilerin zam talebiyle 35 işçi direnişi yaşandı. 

13 bin işçi eylemlere katıldı

Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) tarafından hazırlanan raporda yer alan bilgilere göre toplamda 13 bine yakın işçinin çalıştığı bu fabrikaların büyük çoğunluğunda işçilerin tamamı direnişlere katıldı ve direnişler sırasında bu fabrikalarda üretim tamamen durdu. Raporda yaklaşık 40 güne yayılan bu işçi eylemleri, 1996’da 20 bin işçinin katılımıyla gerçekleşen ve bir ay süren Ünaldı Dokuma İşçileri Direnişi ve 2012’de 6 Fabrikada toplam 5 bin tekstil işçisinin katıldığı ve 10 gün süren Başpınar Grevi’nden bu yana Antep’te yaşanan en büyük işçi eylemleri oldu.

Başpınar Organize Sanayi Bölgesi'ndeki şu fabrikalarda işçi direnişleri oldu:

“Zafer Tekstil, Melike Tekstil, Has Çuval, Güler Çuval, Grand Halı, Sevinçler Sağlık Ürünleri, Sanat Halı, İpek Mekik Halı, Şireci Akrilik, Şireci Cotton, Gürteks, Besler Un, Elyaf İplik, Ahmet Aslansoy Tekstil, Artemis Halı, Adapak Ambalaj, Rad Çuval, Durkar İplik, Durkar Halı, Bade İplik, Bade Halı, Memfa Tekstil, Boyar Kimya, Güven İplik, Öz Kaplan Halı, Özkaralar BFC, Atlantik Halı, Gür İplik, Karpen Alüminyum, 3Teks, Shag Rugs Halı, Angora Halı, Reis Halı, Bossan Halı, Kevser Halı.”

Düşük ücret zamlarına karşı iş bırakma

Raporda eylemlerin ortak noktaları da sıralandı. Eylemlerin çıkış noktası düşük ücret zamlarına ve kötü çalışma koşulları oldu. Diğer ortak özellikler raporda şöyle yer aldı:

“Eylemlerin bir diğer ortak özelliği ise dağınıklığı ve bir öncülükten yoksun oluşuydu. İşçiler, eylem kararı alırken, iş durdurarak eyleme geçerken ya da eylem sırasında içlerinden temsilciler seçme, komiteler kurma, eylemin seyrine göre hareket etme ve ortak karar alma konusunda oldukça yetersiz kaldı. Eylemlerin ortak özelliklerinden bir diğeri de hiçbir fabrikada sendikal örgütlülüğün olmayışıydı. İş bırakan işçiler kendiliğinden eyleme çıktı, örgütsüzlük ve dağınıklığın yarattığı koşullarla hareket etti. Bunun başlıca sebeplerinden biri, başta tekstil işkolunda olmak üzere sendikal bürokrasinin işçiler arasında yarattığı güvensizlik ve işçilerin kurduğu birliğin sendikalar tarafından tahrip edilişi. Yalnız bir fabrikada, Boyar Kimya’da Öz İplik İş sendikası örgütlüydü ve burada da işçiler sendikaya rağmen eylem başlattı. Bunların dışında bu eylemlerin ortak özelliklerinden biri de yerel basının bir bölümü tarafından hedefe konması... Eylemlerin bir ortak özelliği de patronların işçilerin talepleri karşısında ortak hareket etmesiydi... Yaşanan eylemlerin bir diğer ortak özelliği de görevi kamunun güvenliğini sağlamak olan kolluk kuvvetlerinin hiç çekinmeden patronların safında yer almasıydı. Eylemlerine son vermeleri için işçiler üzerinde baskı kuran polisler, özellikle eylemlerin ikinci haftasından itibaren, fabrika dışında bekleyen işçileri trafiği engelledikleri gerekçesiyle fabrikaya sokmaya çalıştı.”

“Birliğimizden başka gücümüz yok”

İşçilerin kazanımlarına rağmen artan hayat pahalılığı ve zamlar nedeniyle mücadelelerine devam edeceğinin vurgulandığı raporda şu ifadeler yer aldı:

“İşçilerin birlik halinde, örgütlü şekilde hareket etme ihtiyacı kendini daha da yakıcı şekilde hissettirecek. Bugün taleplerin tam anlamıyla karşılanamaması, eylemlerin büyük çoğunluğunun ücretlerde kısmi iyileştirmelerle sonuçlanması, eylemlerin bir öncülükten yoksun oluşu ortaya koyuyor ki, işçilerin kendi fabrikalarından başlayarak birliklerini güçlendirmeleri, kalıcı bir birliğe ve örgütlülüğe sahip olmaları şart. Sadece insanca yaşamaya yetecek ücret açısından değil, kalıcı bir birlik ihtiyacı insanca çalışma koşulları, iş güvencesi ve kazanımlarının kalıcı olabilmesi açısından da hayati öneme sahip. Eylemlerin sonucunda yaşanan işten atmaların önüne geçmek için de birliğimizi korumaktan başka çaremiz yok. Görüyoruz ki patronlar kendi aralarında birlik ve kendilerine sunulan farklı olanakları da son zerresine kadar kullanıyorlar. Patronların kurduğu birlik karşısında, onların bize reva gördüğü kölelik koşullarına ve sefalet ücretine karşı da kendi birliğimizden başka gücümüz yok.”