"Ancak mücadele ederek bir şeyleri değiştirebiliriz!"

PTT'de çalışan PTT Kargo Sen ve PTT Sen üyesi işçiler İzmir, İstanbul ve Bursa'da işten çıkarıldılar. İzmir'de PTT Taşeron işçileri Bayraklı PTT Merkez Posta Müdürlüğü önünde direnişlerine devam ediyor. Direnişlerine devam eden işçiler ile sendikalaşma ve işten çıkarılma süreçleri üzerine konuştuk.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 29 Aralık 2020
  • 12:34

PTT'de çalışan PTT Kargo Sen ve PTT Sen üyesi işçiler İzmir, İstanbul ve Bursa’da işten çıkarıldılar. İzmir'de PTT Taşeron işçileri Bayraklı PTT Merkez Posta Müdürlüğü önünde direnişlerine devam ediyor. Direnişlerine devam eden işçiler ile sendikalaşma ve işten çıkarılma süreçleri üzerine konuştuk.

- PTT şirketinde kaç yıldır çalışıyorsunuz? Çalışma koşullarınızı anlatırmısınız.

PTT-Sen Genel Sekreteri Süleyman Gezer: Ben 2013 yılının temmuz ayında PTT'de Ring şoförü olarak işe başladım. 2020 yılının ağustos ayına kadar devam ettim. Ta ki 1 Ağustos’ta yüklenici firma bizimle çalışmak istemediğini söyleyene kadar.

Neden bizi işe alım yapmadılar? Burada olan arkadaşlar ile çalışma koşullarımız düzeltmek için, düşük ücretlere karşı bir şey yapalım dedik, yan yana geldik ve bağımsız bir sendika kurduk. Çünkü bugüne kadar hiçbir sendika bir şey yapmadı. İzmir'deki 7 arkadaş, İstanbul'daki arkadaşlarla beraber İstanbul'da Kargo Sen, İzmir'de de PTT Sen'i kurduk. Biz PTT Sen'i kurduktan sonra 20 gün içinde ülke barajını geçtik ve Türkiye'de bir ilki gerçekleştirdik. Altını çizerek söylemek istiyorum PTT'nin 25 yıllık taşeron tarihinde 20 gün içinde ülke genelinde barajı geçen sendikayız. Ve ilk defa Marmara ve Doğu Karadeniz’de 2 ayrı toplu sözleşme yaptık. Yaptığımız iki toplu sözleşmeden sonra üyelerimiz daha da çoğalmaya başladı. PTT Kargo Sen ve PTT Sen'de toplamda 6 bin 500 üye sayısına ulaştık. Bunu gören firmalar bizi işe başlatmadı, çünkü bizden korktular. Şu an yasal olarak mahkememiz devam ediyor. Arkadaşlarımızın desteği devam ediyor. Mahkeme bittikten sonra üye sayılarımız artarak devam edecek, 14 bin üye sayısına da ulaşacağız. Bizler tüm taşeron işçileri için direniyoruz. Bizler arkadaşlarımızın ne istediğini, nasıl çalışmak istediklerini biliyoruz. Çünkü bizler de taşeronda çalışmanın zorluklarını biliyoruz. Bizler diğer sendikaların ağa babaları gibi buraya takım elbiselerle, kravatla, elinde çanta ile gelmiyoruz. Çünkü bizler burada 7-8 yıldır, 10 yıldır çalışıyoruz, yani çalışan taşeron işçileriz. Çalışan arkadaşlarımız korkmasın bizler buradayız , mücadele edeceğiz. PTT Sen daha da büyüyecek.

- İşten çıkarılma sürecinizi anlatırmısınız.

PTT Sen Genel Başkanı Halit Büyük: Ege bölgesinde kendim de dahil dört yöneticinin 31 Temmuz'da ihalesi yenilenmeyerek iş başı yaptırılmadık. İşten çıkarılalı 5 buçuk ay oldu. Yine İstanbul’da sendika yöneticisi olan 4 arkadaşımıza 2 Aralıkta ücretsiz izin dayatması yapılmış, 5 arkadaşımız da “kod 29” 25/2 den kıdemsiz ihbarsız işten çıkarılmıştır. Yine aynı şekilde Bursa’da genel örgütlenme sekreterimiz 9. ayda Mudan'yaya sürüldü. 2 Aralık’ta kod 29 dan çıkış verildi. PTT'nin alt işverenlerinin yaptığı sendikamıza yönelik bir operasyondur. Yapılmak istenen sendikayı zayıflatmak, ücretsiz izin ve işten çıkarmalarla arkadaşlarımıza göz dağı verip işçi arkadaşlarımızı sendikadan istifa ettirmektir. Şu an her iki şirket de (Park Konak AŞ. ve Saf  Avrasya adi ortaklığı) sendikamızın bakanlıktan almış olduğu çoğunluk tespitine itirazda bulundular. 22 Aralık’ta Saf Avrasya ortaklığının yetki duruşması yapıldı. Sendika için yapmış oldukları itiraz reddedildi. Ve mücadelemiz devam ediyor.

- Pandemi döneminde taşeron işçilerinin çalışma koşullarını anlatırmısnız. 

Genel olarak PTT çalışanlarının özellikle de taşeron işçilerinin çalışma koşulları ağırdı. Ama pandemide bu koşullar daha da ağırlaştı. Pandemide yeterli önlemler alınmadı, birçok arkadaşımız Covid-19 hastası oldu. Sadece taşeron değil, PTT'nin kendi kadrolu çalışanları arasında da oldukça çok Covid-19 hastası var, bu nedenle izinliler. Covid-19 nedeni ile arkadaşlarımız izinli olduğu için üç kişinin yapacağı işi bir kişiye yaptırıyorlar. Bu koşullar arkadaşlarımızın bağışıklık sisteminin daha da düşmesine ve koronavirüse yakalanma riskinin ise yükselmesine neden oluyor. Günde binlerce kargo taşınıyor, binlerce insanla temas haline geliniyor. Arkadaşlarımız çuvallar ile ağır koliler taşımakta, bu da meslek hastalıklarına neden olmaktadır. Bu yetmezmiş gibi arkadaşlarımız zorla mesaiye bırakılmakta. Mesailer ise tam ödenmiyor, örneğin 40 saat mesaiye kalmışsa bunun ancak yarısı ödeniyor.

- Son olarak ne söylemek istersiniz.

Şunu söylemek istiyorum, PTT AŞ. üç yıldır personel alımı yapmamakta, bundan dolayı iş yükü daha da ağırlaşmış durumda. Gün geçtikçe lojistik sektörü büyüyor fakat personel aynı. İş çok, az personel ile çok iş mantığı ile daha fazla kar edebilmenin hesaplarını yapıyorlar. Ama işler yürümüyor, vatandaşın kargosu daha da geç gidiyor. Bizler tüm bu koşullar altında çalışmak zorunda kalırken işten çıkarıldık. Sendika yöneticisi olduğumuz için işten çıkarıldığımızı biliyoruz. Haksız, hukuksuz işten çıkarılmaya karşı bizler de direnişe geçtik. Biz burada hakkımızı alana kadar direnişimize devam edeceğiz.

İstanbul’daki arkadaşlarımızı ahlaksızlıkla suçlayarak işten çıkardılar. Asıl ahlaksızlığı yapanlar arkadaşlarımıza yalan ve iftira ile karalayanlardır. Bizleri işten çıkaran şirketler bir an önce yaptıkları hatadan geri dönsünler. Biz hepimiz sendika yöneticisiyiz. Sendikalaşmak anayasal bir haktır. Yasanın 51. maddesinde sendika kurma özgürlüğü vardır. İşverenler bu yasayı ihlal ettiler, hiçbir şekilde hukuk tanımıyorlar ama yargıda hesap verecekler. Vatandaştan yasalara uyması bekleniyorsa, şirketler de yasalara uysun. PTT AŞ. yönetimi bu duruma bir an önce müdahale edip, PTT’nin şirketlerin istediği gibi at oynattığı bir kurum haline getirilmesine dur demeliler. PTT 180 yıllık bir kurum. Biz buradayız bekliyoruz. Mücadelemizi sürdüreceğiz. Buradan Adalet Bakanlığına da sesleniyoruz; bu ülkede yasa varsa, adalet varsa, sendikalaşma anayasal bir haksa, sendika hakkımıza şirketler saygı göstersin ve yasalar uygulansın. Direnmekten, mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz, buradayız burada olmaya devam edeceğiz.

- PTT şirketinde kaç yıldır çalışıyorsunuz ve çalışma koşullarınızı anlatırmısnız.

 PTT Sen yöneticisi İlkay Demir: 2006 yılından beri posta merkezinde dağıtıcı olarak çalışıyorum. 2006 yılından buyana ne bir sözlü ne yazılı hiçbir şekilde şifahen uyarı, ikaz almadığım halde 31 Temmuz tarihinde sözleşmemin feshedildiğini söyleyerek bizimle şirket sözleşme imzalamadı. Nedenini sorduğumuzda, hiçbir şekilde cevap alamadık. Gelen şirketin sahibi bizimle çalışmak istemediği söyledi yalnızca. Ama biz nedenini biliyoruz. Arkadaşlar ile bir araya gelerek kendi kurduğumuz sendika nedeniyle, sendikalaşma ve örgütlenme çalışması yaptığımız için bizi işe başlatmadılar.

Pandemi döneminde sözde işten çıkarmaların yasak olmasına rağmen bizler işten çıkarıldık. Bizlere sözleşme sonu feshi deniyor. Ancak biz PTT'de inşaat işi yapmıyoruz. Biz dağıtıcıyız, postacıyız. Burada devamlı işleyen, devamlı giden bir işimiz var. Bizim inşaat gibi iş bitimi gibi bir durum söz konusu değil. PTT'de dağıtım işi sürekli bir iştir.

Bazı arkadaşlarımız ücretsiz izne zorlandı, İstanbul’daki beş arkadaşımız (kod 29’dan) 25/2’den çıkarıldılar. Yani bu “taciz, hırsızlık vb.” demek. Bu hukuksuzluktur. Bizim arkadaşlarımız yarın başka bir yerde işe başlayacakları zaman bu çıkış maddesi nedeniyle işe alınmayacaklar. İşverenler özellikle bu dönemde herkesi Kod 29'dan işten çıkarıyorlar. Bizler anayasal hakkımızı kullandık, sendika kurmak ve sendikalı olmak anayasanın bize verdiği hak ama biz bu hakkı kullandığımız için işten çıkarılıyoruz. Burada işveren anayasayı ayaklar altına alıyor, kendi yasalarını uyguluyor.  İşverenler işlerine geldiği zaman anayasayı gösteriyorlar ama işlerine gelmediği zamanda işçilere güle güle diyorlar.

-Özellikle pandemi ile beraber ücretsiz izin saldırısı ve işten çıkarmalar çok yaygınlaştı. Sizi takip eden işçilere nasıl bir mesaj vermek istersiniz.

Bizler işverenin haksız, hukuksuz uygulamalara karşı, sendikal hakkımıza yönelik saldırılara sessiz kalmadık, o yüzden buradayız. Biz burada asgari ücret alıyorduk. Bizim derdimiz burada şartlarımız daha iyi olsun, daha iyi koşullarda çalışalım, çoluk çocuğumuza daha iyi bir gelecek sağlayalım diye mücadele veriyoruz. Bizlerin kimsenin ekmeğinde gözümüz olmadı, daha zengin olalım demedik. Birileri siyasi gücünü kullanarak biz işçilerle oynadılar. Ama biz pes etmeyeceğiz, direneceğiz. Sonuna kadar gideceğiz.

Şunu demek istiyorum, arkadaşlarıma da söyledim. Ben 2006’dan beri bu kurumda çalışıyorum, bugün bize olan yarın sizlere de olabilir.  Bir an önce birlik olun, birlikte mücadele edin, mücadele edenlere katılın, onlara destek olun, birine yapılan bir haksızlığa sessiz kalmayın. Haksızlıklara uğrayanların yanında durarak, birliğinizi koruyarak patronlara gücünüzü gösterin. Yarın yalnız kalmamak için bugün bir birinize sahip çıkın. Her şeye rağmen birçok yerde direnen işçiler var.

Biz bu düzenin değişmesini istiyoruz. Özellikle işçi arkadaşlarımıza sesleniyorum, korkmasınlar. Ancak mücadele ederek bir şeyleri değiştirebiliriz, bir yerlere gelebiliriz. Yaşadığımız bu sistemde mücadele etmek gerekiyor. Hiç kimse pes etmesin, mücadele etsinler. Zaten çok iyi şartlarda çalışmıyoruz.

Biz işçiler olarak istersek her şeyi değiştire biliriz. Bu düzeni de değiştirebiliriz her şeyi de yapabiliriz. Çok büyük bir gücümüz var bizim bunu bilelim, bizim gücümüz birliğimizden gelir. O bilinçle hareket edelim. Direne direne kazanacağız.

Kızıl Bayrak / İzmir