Ankara İşçi Meclisi dün Tüm Bel Sen Genel Merkezi Konferans Salonu’nda “Kapitalizmin Krizi ve İşçi Sınıfı” başlıklı panel/forum gerçekleştirdi. Ahmet Haşim Köse ve Serdal Bahçe’nin konuşmacı olarak yer aldığı; metal, tekstil, gıda, belediye, güvenlik ve genel hizmet işkollarından işçilerin katıldığı panel/forumda bir İşçi Okulu kurulması ve Ankara İşçi Kurultayı’nın örgütlenmesi için hazırlıklara başlanması kararı alındı.
İki sınıf iki dünya
Panel/forum Ankara İşçi Meclisi adına yapılan açılış konuşması ile başladı. Açılış konuşmasında derinleşen kapitalist krize dikkat çekilerek bir tarafta servetin diğer tarafta ise sefaletin büyümeye devam ettiği ifade edildi. Her sınıfın kendisine göre krize çözüm bulmaya çalıştığını ifade eden Ankara İşçi Meclisi sözcüsü, burjuvazinin krizi işçi sınıfına fatura etmeye çalıştığını söyleyerek işçi sınıfının kapitalizmin krizine karşı kolektif bir çözüm üretmenin gerekliliğini dile getirdi.
Köse: Bu bir uygarlık krizidir
Panelde ilk sözü alan Ahmet Haşim Köse, kısaca Serdal Bahçe ile birlikte yürüttükleri “Sınıf Haritası” çalışması hakkında bilgi vererek sözlerine başladı.
Dünyada toplam 5,7 milyar çalışacak nüfus bulunduğunu, bunun ise 3,3 milyarlık bölümünün istihdam edildiğini söyleyen Köse, dünyada çalışmaya muhtaç nüfus oranı ortalamasının %61 olduğunu, gelişmekte olan ülkelerde bu oranın %71’e kadar çıktığını belirtti. Yine çalışan nüfusun dünyada %61, az gelişmiş ekonomilerde ise %89’a varan oranının ise enformel çalışma koşullarına mahkum edildiğini ifade etti. Tarımdaki çözülme açısından ise 1991’de %44 olan tarımda istihdam oranının 2018 yılına gelindiğinde %28’e kadar gerilediğine dikkat çekti. İmalat sanayiinde ise %18’den %14’e bir düşüş yaşandığını söyledi.
ILO verilerine göre çalışan nüfusun %41,7’sinin günde 1 ila 3 dolar arasında bir ücrete çalışmak zorunda olduğunu söyleyen Köse, yine aynı verilere göre işsizlik oranının ise %5 olduğunu ifade etti. Türkiye’de bu oranın %14 olduğuna dikkat çeken Köse, genç işsizlik oranının ise %27,4’e çıktığını bunun ise toplumun geleceğine yönelik bir tehdit olduğuna dikkat çekti. Eğitimli işsiz sayısındaki artışa vurgu yapan Köse vasıfsızlaşmaya da dikkat çekti. Köse, resmi verilerin dışındaki gerçekliğe bakıldığında ise tablonun çok daha ağır olduğunu söyledi.
Köse, “Burjuvazinin en önemli örgütlenme yapısı iş örgütlenmesidir. İş örgütlenmesi dağılmaya başladığında vaatleri tükenmeye başlar. Bugün, birikerek büyüyen bir kriz ile karşı karşıyayız. Kriz, genişleyerek ve derinleşerek sürdü. Bugünkü kriz aynı zamanda kapitalist toplumsal örgütlenmenin krizidir. Dolayısıyla çok daha derin bir krizdir. Bu bir uygarlık krizidir. Kapitalizmin kendi vaatlerini yerine getiremediği, toplumsal örgütlenmesini sürdüremeyen bir sistemin yarattığı uygarlık krizidir yaşadığımız. Bu nereye gider dersek çok fazla spekülatif bir tartışmadır ancak oldukça fazla politik sonuç yaratır” diyerek konuşmasını sürdürdü ve dünyadaki toplumsal hareketlere dikkat çekti.
Krizin kapitalizmin yapısal ritminin sonucu olduğunu sergileyenin Marx olduğunu ifade eden Köse, sermayenin her zaman bir fazla nüfus yarattığını, sermayenin birikim ve yoğunlaşma eğilimini Kapital’den yaptığı alıntılar ile aktardı. Sermaye birikimi arttıkça emeğe olan talebin ise düştüğüne dikkat çekti.
Krizin genelde finans üzerinden tartışıldığını söyleyen Köse, oysa yaşanan kapitalizmin varoluş koşullarından kaynaklanan yapısal bir kriz olduğunu, kısa tarihsel değil uzun yapısal bir kriz olduğunu söyledi. Köse, bir uygarlık krizi yaşandığının altını bir kez daha çizerek sözlerini bitirdi.
Bahçe: Kapitalizm özüne döndü!
Forbes dergisinin her yıl yayınladığı zenginler listesine yaptığı vurgu ile konuşmasına başlayan Serdal Bahçe, Amazon’un sahibi Jeff Bezos’un kişisel servetinin 120 milyar dolar olduğunu, bu rakamın dünyada 93 ülkenin servetinden daha fazla olduğunu söyledi. “Bu artık acayip bir dünyada yaşadığımızı gösteriyor!” diyen Bahçe çöküşe yakın bir süreç yaşadığımızı, sistemin insanlığa vereceği hiçbir şey kalmadığını söyledi.
Türkiye’de AKP’nin ilk döneminin sermaye sınıfı açısından iyi geçtiğini ifade eden Bahçe, 2008 yılından beri içinden çıkılamayan bir kriz yaşandığını, ama yaşananın AKP’ye özgü bir durum olmadığını, yaşananın 40-50 yıllık bir öykü olduğunu söyleyerek Türkiye kapitalizminin durumunu “Kendi ayakları üzerinde duramayan, sürekli yapısal sorunlarla cebelleşmeye çalışan ve sürekli dış kaynağa ihtiyaç duyan bir kapitalizmle karşı karşıyayız” diyerek özetledi.
40-50 yıldır uygulanan programın basit bir ekonomik program olmadığını, bir sosyo ekonomik dönüşüm programı olduğunu ve Türkiye’ye has bir program olmadığını, dünya genelinde uygulanan bir program olduğunu dile getirdi ve durumu “Kapitalizm özüne döndü!” ifadeleri ile açıkladı, kapitalizm koşullarında bundan daha iyisinin olamayacağını söyledi.
TÜİK’in Hane Halkı İşgücü Anketi’nden çıkardıkları verilerle Türkiye’deki sınıfsal kutuplaşmaya dikkat çeken Bahçe, emeğin niteliksizleşmesine dair de çarpıcı örnekler ve veriler sundu.
Borçlanma verlerine dair de dikkat çekici veriler sunan Bahçe, kapitalizmin vaatlerinin aksine çalışmanın özgürleştirmediğini, çalışırken yoksullaşmanın sürekli arttığının altını çizdi.
“Türkiye kapitalizmi yapısal olarak çözemediği sorunların ağırlığını daha fazla hissedeceği bir döneme giriyor” diyen Bahçe, işçi sınıfı açısından ise daha uzun ve ucuza çalışılan, daha az korunağa ve yasal hakka sahip olunan, haklarının daha çok ayaklar altına alınan bir sürecin yaşandığını ifade etti. İşçi sınıfının sadece %3,5 gibi bir oranının toplu sözleşme hakkına sahip olduğunun altını çizerek bu rakamın yenilmiş bir işçi sınıfını gösterdiğini söyledi.
“İşçi sınıfının bu kadar kötü olduğu bir ülkede hiçbir facia sürpriz değildir” diyen Bahçe, “Herşeyi en baştan tartışmak zorunda olduğumuz bir dönemdeyiz!” diyerek sunumunu tamamladı.
“Çanlar kapitalizm için çalıyor!”
Verilen aranın ardından forum bölümüne geçildi ve katılımcılar hem panelistlere sorularını sordular, hem de düşüncelerini ifade ettiler.
İşyerlerinde yaşanan deneyimlere dair verilen örneklerle canlı tartışmaların yürütüldüğü forum bölümünde bir kez daha kapitalizmin ömrünü tükettiği dile getirildi, öncü işçilerin bir araya gelmesinin ve mücadelenin gerekliliğinin altı çizildi.
Bir İşçi Okulu kurulması ve bir İşçi Kurultayı gerçekleştirilmesi önerilerinin de dile getirildiği forum bölümü, işçi sınıfının biliminden ve mücadele tarihinden öğrenmenin önemine yapılan vurgularla ve 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi’nin 50. yıldönümüne yaklaşırken yeni 15-16 Haziranlar yaratma iradesinin güçlendirilmesi çağrısını içeren kapanış konuşması ile sona erdi.
Kızıl Bayrak / Ankara