Rap ezilenlerin sesi olmalı

Rap müziğin özünün karşı çıkış, isyan olduğunu belirten S.Castro, günümüz Rap müziğinde yer alan para, uyuşturucu ve cinsiyetçi söylemlerin kapitalist sistem tarafından oluşturulduğunu ve kullanıldığını kaydetti.

  • Haber
  • |
  • Kültür-sanat
  • |
  • 17 Şubat 2020
  • 20:19

Açılımı “Rhytm And Poem” (Ritmik Afrika Şiiri) olan rap, bir eleştiri, karşı duruş ve isyan müziğidir. 1970’lerden bu yana var olan rap, tıpkı blues gibi Afrikalılar tarafından seslendirilen ezilenlerin sesi olmuştur. Ancak günümüzde rap yapanların ağırlıklı para, uyuşturucu ve cinsiyetçilik içeren sözlerle doğuşundan uzak bir müziğe evrildi. Rap’in ne olduğunun bilincinde olan S. Castro, politik farkındalığını geliştirerek Rap’i özünde yaşatmak istiyor. Almanya’da dünyaya gelen 28 yaşındaki S. Castro ile Rap müziği ile nasıl tanıştığını, günümüz Rap’ine olan eleştirisini, Kürtler başta olmak üzere birçok ezilen halkın sesi olmanın önemini konuştuk.

S. Castro ne demek?

S, ismim Sinan’dan, Castro ise Kübalı devrimci Fidel Castro’dan alıntı. Küba Devrimi beni çok etkiledi ve Rap ile birşeyleri değiştirmek istediğim için de sanatçı ismimi bu şekilde kullanıyorum.

Neden Rap?

Rap, ergenlik çağında beni şekillendirdi diyebilirim. Müzikte bir tek Rap sözleri ile özdeşleşebildim; duygu ve düşüncelerin Rap ile ifade edilmesini sevdim. Rap dinlediğimde “Bunlar benim gibi insanlar” diye düşündüm. Daha sonra politik farkındalığımı geliştirdim ve Rap sözleri hakkında düşünmeye başladım. Fark ettim ki, çoğunlukla yanlış değerler iletiliyor.

18 yaşında ilk kez bir karşı duruş oluşturmak için Rap yapmaya başladım. İlk Rap sözlerimi klasik Alman Rap’i ve devrimci sözleriyle harmanladım. Amacım, bir alternatifi anlatıp dünyadaki kapitalist sistemin sorunlarına dikkat çekmek.

Rap’in doğuşunda ezilenlerin sesi var. İlk dönemler New York gettolarındaki Afro-Amerikalılar tarafından söylenirdi; bugün dünya çapında söyleniyor. Ancak nerede olursa olsun; Rap söyleyen, çoğunlukla yoksulluk, işsizlik, sömürü, ırkçılık ve baskı altında olan; yani işçi sınıfından insanlar veya göçmen bir aileden gelenlerdir. Rap’in günümüzde neredeyse sadece eğlence için kullanılması ve  sosyal eleştiri/toplumsal duyarlılık içeriğinden arındırması müziğin kökenini değiştirmiyor. Bu anlamda Rap’in özüne dikkat çekmeyi kendime görev bildim.

Rap dünyasında yanlış yollara yönlendirmelerin yaygın olmasına rağmen, ben ideallerine ve değerlerine sadık kalan bir rapçi olarak görüyorum kendimi. Bu bazı dinleyicileri benden uzaklaştırsa bile, gerçeği söylemekten korkmuyorum ve kaçınmıyorum.

Almanya’da Rap yapıp, Kürt sorununa dikkat çeken nadir Rapçilerden birisiniz…

Ailemin memleketinden dolayı, Türkiye ile Ortadoğu sorununa karşı özel ilgi duyuyorum; elbette buna Kürt meselesi ve Filistin halkının durumu da eklenebilir. Bir Marksist ve anti-emperyalist olarak Ortadoğu’nun ezilen halklarını savunmak, onlar için mücadele etmek görevim. Emperyalist güçler ve onların uzantıları tarafından dünya savaş alanına dönüşüyor ve milyonlarca insanın ölümü ve göçünden sorumlular. Sistemin yöneticileri kendi çıkarları söz konusu olduğunda sınır tanımaz. Ne dost bilir ne de düşman, her şeyleri taktikseldir. Ezilen halklar kurtulana kadar faşizme ve emperyalizme karşı baş kaldırmaya devam edeceğim.

Baskıya ve kanlı savaşa karşı duruş, bir insanlık meselesidir. Dünyanın sömürülen ve ezilen halkları uluslararası dayanışma göstermelidir; çünkü bu bizim en güçlü silahımız ve uluslararası alanda da örgütlenen emperyalizme karşı bir şansımızdır.

Dünyanın tüm solcu güçlerinin Kürtlerin kendi kaderini tayin etme hakkını tanıması için bu mücadelede yer almalı. Bu demokratik bir haktır, bunu hiç kimse hiçbir koşulda inkar edemez. Rojava’yı belirtmeden sadece Suriye’nin bölünmezliğinsen söz eden herkes suç ortağıdır; Esad’ın çıkarıları için şovenizme hizmet eder.

“Rojava Statement” adı altında görüşlerinin yer aldığı bir video ile Türk devletinin Rojava’ya igal saldırısına dikkat çektiniz. Video’ya ne tür tepkiler aldınız?

Birçok kişi, bir Rapçi olarak işgal hakkında görüş belirtmemi iyi karşıladı, sevindi. Almanya’daki tanınmış Kürt “Rap Yıldızları” ise aksine, Türk hayranlarının korkusuyla ağızlarını açmadılar. Geri dönüşler çoğunlukla olumluydu. İfadelerimi şahsi algılayıp hakaret eden de oldu. Bu tür tepkileri “Vengaza” şarkılarından bilirim. Sakinliğimi koruyup cevap verdiğimde, genellikle iyi bir sohbete evriliyor; daha sonra öfkeli olan özür diliyor ve duruma daha eleştirel yaklaşıyor. Dolayısıyla, insanlarla nasıl konuşacağınızı ve duygularına nasıl tepki vereceğinizi biliyorsanız işe yarar. Ancak sırf “kaçırtmamak/korkutmamak” için sessiz kalmak hiçbir işe yaramaz; sorun da çözmez.

Ben, başka bir dünyanın mümkün olduğunu anlatmaya çalıştım. Sömürü ve baskıya karşı bir mücadele oluştu. Ve bu, kimsenin bir başkasının sömürüsünden yararlanmadığı ve sınıfsız bir topluma ulaşıncaya kadar var olmaya devam edecektir. İnsan ve doğanın uyum/armoni içinde yaşadığı bir toplum; rekabet ve bencillik/ego yerine dayanışmanın var olduğu bir toplum var olana kadar mücadele devam edecektir. Böyle bir toplumu, böyle bir dünya ise ancak devrim yoluyla mücadele ederek er ya da geç kazanacağız.

Kürtçe ve Türkçe Rap’i değerlendirmenizi istesek…

Dürüst olmak gerekirse Kürtçe veya Türkçe Rap dinlemiyorum. Rapzan Belâgat’ın müziğini çok seviyorum, o da benim gibi kapitalist sisteme karşı ve devrimci müzik yaptığı için severek dinliyorum.

Günümüz Rap müziğinde hakim olan para, uyuşturucu ve cinsiyetçi söylemleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kapitalist sistem bu şekilde gençler üzerinde etki sağlıyor; sadece parası olan toplumda yer edinebilir fikrini dayatmaya çalışılıyor. Hızlı para kazanmanın yolu uyuşturucuymuş gibi yansıtılıyor. Rap’te kilolarca kokain satmak “havalı” bir hale getiriliyor. Satmasalar da kendilerini uyuşturucu lordları olarak göstermeyi severler. Kullandıkları uyuşturucuyu kliplerinde çekici hale getirip gençlerin ilgisini çekmeye çalışıyorlar. Bu yanlış değerler ve “çözümler” insan doğasında yoktur veya gökten düşmez. Her gün dayatılan ve hükmedenlerin bundan faydalandığı bir şey.  Aynı şekilde kadına yaklaşım. Kadının baskı altına alınması, ataerkil zihniyet, bilinçli bir şekilde dayatılıyor. Tüm bunlar kadın ve erkek arasındaki eşitsizliği korumak, onları bölmek ve kadınların bir nesne, bir metaya indirgemek için bilinçli olarak desteklenen zihniyet. Ne yazık ki, çok fazla genç bu tür içeriğe sahip müziklerden etkileniyor. Ben de bir Rapçi olarak buna karşı müziğimle mücadele etmek istiyorum.

Dîlan Karacadağ - Yeni Özgür Politika / 17.02.20