Zorunlu askerliklerini yaparken şüpheli şekilde ölen 10 askerin ailesinin tanıklıklarına yer veren “Eğitim zayiatı” belgeselinin gösterimi Ermeni Kültürü ve Dayanışma Derneği’nde gerçekleştirildi. Gösterime belgeselin yönetmenliğini yapan Anıl Çizmecioğlu ve belgeselde de konu edilen 'zorunlu askerler'den Sevag Şahin Balıkçı'nın ailesi de katıldı.
“Zayiata” en çok Kürtler ve Aleviler kurban gidiyor
Sevag Şahin Balıkçı, Adil Şipal, Cemal Timur, Davut Yıldırım, Murat Oktay Can, Nesim Tarhan, Serhat Yıldız, Taner Deş, Uğur Kantar ve Volkan Kamalak'ın ailelerinin görüşlerine yer verilen belgeselde, aileler çocuklarının intihara ya da “eğitim zayiatı”na kurban gittiklerine inanmıyor.
Devletin her zamanki inkar refleksi ile “intihar” diyerek üzerini örtmeye çalıştığı, 10 askerin biri Ermeni, ikisi Sünni Türk, geri kalanları ise Alevi ve Kürtlerden oluşuyor.
Aileler 'intihar'a inanmıyor
Belgeselde görüşlerini aktaran ailelerin yargı boyutundaki itirazları ise genellikle karşılıksız kalıyor. Öyle ki çocuklarının ölümünün ardından ilk birkaç gün içerisinde, TSK tarafından “çocuğunuz şehit oldu” denilen aileler bulunuyor.
Belgesel gösteriminin ardından yapılan söyleşi de söz alan yönetmen Anıl Çizmecioğlu, “Eğitim zayiatı” belgeseli için 2011 yılında çalışmaya başladığını belirttikten sonra medyanın konu ile ilgili tutumuna dikkat çekerek, askerlik sırasında yaşanan ölümlerin medya tarafından kanıksatılmaya çalışıldığını ifade etti. Çizmecioğlu son yıllarda ise bu tutumun değişmeye başladığını sözlerine ekledi.
Görüştüğü ailelerin çok farklı sosyo-ekonomik statüye sahip olduğuna ve politik görüşlerinin farklılığına dikkat çeken Çizmecioğlu, ailelerin ortak noktasının zorunlu askerliğe itiraz etmeleri olduğunu dile getirdi.
Yargı üzerini örtüyor
Yargı süreçlerinde aileler lehine karar olup olmadığı sorusuna cevap veren Çizmecioğlu, lehte kararların çok bariz durumlarda alınabildiğini, ancak faillerin ya küçük cezalara çarptırıldığını ya da rütbesiz askerlere ceza verildiğini kaydetti.
20-30 kadar ailenin birbirleriyle ilişki kurduğuna dikkat çeken Çizmecioğlu, bazı ailelerin dernekleşme düşüncesi olduğunu ancak pratik olarak ailelerin bu düzeye ulaşamadığını ifade etti.
“İntihar bile olsa sorgulanmalı”
İHD ve diğer insan hakları örgütlerinin konuyla ilgili raporlarının bulunduğunun altını çizen Çizmecioğlu, bu raporlarda da şüpheli asker ölümlerinin ağırlıklı olarak Kürt askerleri, bununla birlikte Alevi ya da muhalif bir politik kimliğe sahip olanları bulduğunu söyledi. Ölümlerin intihar bile olsa sorgulanması gerektiğini vurgulayan Çizmecioğlu, hangi koşulların bu insanları ölüme sürüklediği üzerine düşünülmesi gerektiğini belirtti.
“Irkçı bir cinayet”
Balıkçı ailesi ise oğulları Sevag'ın ölümünün bayramları ve soykırımın yıldönümü olan 24 Nisan'da olmasının manidar olduğunu belirttiler ve “ırkçı bir cinayet” olduğunun altını çizdiler.
Zorunlu askerlik sisteminin eleştirildiği söyleşi de askerlikte kimlerle ve ne için savaşıldığının da düşünülmesi gerektiğine dikkat çekildi ve aslolarak sistemin sorgulanması gerektiği söylendi.
Söyleşinin ardından etkinlik sona erdirildi.
Kızıl Bayrak / İstanbul