Camarada vive Neruda*

Evet sahip çıktık onurumuza, kazandık ‘45’te Stalingrad’ı. Gördün şiirler boşuna yazılmamış! Kazanacağız daha şehirleri ve biz de göreceğiz; şiirlerini boşuna yazmamışsın sen, Nazım, Lorca, Jara ve daha niceleriniz...

  • Haber
  • |
  • Kültür-sanat
  • |
  • 24 Eylül 2018
  • 05:26

Sene 1904. Şili’nin sıcaklardan kavrulduğu günlerde “yeryüzünde konaklamaya” geldi Parral kentinde. Gerçi ne idi ki havanın sıcaklığı? Şiirleri ile kıvılcım olacaktı; ne kadar “biz onun yanında şair bile olamayız” dese de tıpkı Nazım gibi. Lorca, Jara ve daha niceleri gibi. Dünyayı kasıp kavuracaktı onun inancı...

Adı, Ricardo Eliécer Neftalí Reyes Basoalto.

Çocukluğunda başladı makale, şiir yazmaya. Daha 13’ünde idi, La Mañana gazetesinde Neftalí Reyes adıyla ilk makalesi yayınlandığında. Ancak küçük bir problemi vardı. Babası karşı çıkıyordu onun yazdıklarına, yazmasına. Öğretmen olan annesi de yoktu yanında, daha o altı haftalıkken yenik düşmüştü vereme. Ricardo’yu dinleyelim, babası ne diyormuş ona:

Adımı 14 yaşımdayken, daha Santiago’ya gitmeden değiştirdim. Babam yüzünden. Mükemmel bir insandı, gelgelelim, genellikle şairlere, özellikle bana karşı idi. Hatta işi kitaplarımı ve not defterlerimi yakmaya kadar götürdü. Onun görüşüne göre, mühendis, doktor, mimar olmalıydım, çünkü diyordu, insanların bu gibi kimselere ihtiyacı var. Oğullarının toplum içinde sivrilmesini görmek isteyen, orta sınıfın köylülükten gelme bütün insanları gibiydi. Yine babamın görüşüne göre, toplumda yükselmeyi başarmanın tek yolu üniversiteydi, serbest mesleklerdi.”

Adına Pablo diyordu artık, Pablo Neruda. İlgiyle takip ettiği Çek şair Jan Neruda’dan almıştı Neruda ismini de. Ricardo artık Pablo Neruda’dır.

5 yıl sonra da 1923 yılında yayınladı ilk kitabını, Crepusculario’yu.** Ardından ikinci kitabı, durmuyordu Neruda. Anlatıyordu inandığı, doğru bildiği mücadeleyi, güzellikleri, aşkları... 1924’te Veinte Poemas de Amor y Una Canción Desesperada’yı*** yayınladı.

Bu sırada Şili Üniversitesi’nde Fransızca ve pedagoji okuyordu. 1927 yılında başladı yolculuğa, elçiliğe. 7 ayrı ülkenin 8 kentinde Şili’yi temsilen elçilik yaptı. Burma (Myanmar), Seylan (Sri Lanka), Java (Endonezya), Singapur, Buenos Aires (Arjantin), Barcelona ve son olarak Madrid (İspanya). Ancak çok sürmedi. 18 Temmuz 1936 yılında İspanya’da iç savaş başlamıştı. Bir ay sonra da 19 Ağustos’ta Federico’yu kaybetmenin acısını çekiyordu Neruda. Federico Garcia Lorca, burjuvazinin cellatları tarafından katledilmişti. Neruda’nın elçilik görevine son verildi.

Neruda hesap soruyordu cellatlardan. Lorca için bu dizeleri dökmüştü kalemiyle kâğıda yüreğinden..

Hayat böyle, Federico,
Ey babayiğit,
Ey kara sevdalı adam.
Sana,
Dostluğumun sunabileceği şey
İşte bunlar..
Sen de epeyce şey biliyorsun
Şimdiden.
Yavaş yavaş, daha da,
Öğreneceklerin var.

İç savaş devam ediyorken eserlerini topladı ve yayınladı Neruda; España En El Corazón**** adı ile. Yaşadığı olaylar daha da arttırıyordu politik bakışını. Aşka yazdığı şiirlerini bir kenara bırakmak zorunda kalmıştı. Şiirlerindeki değişimin farkında olanlar soruyordu ona neden diye, cevapladı yine şiiriyle üstad;

Soruyorsunuz, niye
Şiirlerim düşten ve yapraklardan
Yurdumun büyük yanardağlarından
Söz etmiyor diye?
Gelin görün sokaklardaki kanı,
Gelin görün
Sokaklardaki kanı,
Gelin görün sokaklardaki
Kanı!

Yıl oldu 1939. Neruda Paris’te. Konsolos Neruda, İspanya İç Savaşı’ndan kaçıp Fransa’ya sığınan insanlar için bir şeyler yapması gerektiğini düşünüyordu. Yaptı da. Ayarladığı bir gemi ile İspanyolları Şili’ye götürdü. Sağlık Bakanı Salvador Allende karşıladığında onları yıl 1943. Neruda bu yaptığı için “yaşamımın en gurur verici görevi” diyordu.

1945 yılında Şili Senatörü oldu. Neruda “durmuyor.” Mücadelesini örgütlü hale getiriyor ve Şili Komünist Partisi’ne katılıyor. Emperyalist-kapitalist sistemin baskıları ile karıştırılıyor Şili. Neruda yine çıktı yurtdışına, bu sefer ne elçi ne de konsolos. Kaçak olarak yaşadı iktidara yönelik eleştirilerinden dolayı.

Yine bu dönemde Nazi faşizmini yenen Sovyetler Birliği’ne, Stalingrad’a sevdası artar. Stalingrad Sevdası için ne diyor Neruda;

Havanın getirdiği neyse
onundur onur,
dünün ve yarının şarkılarının, 
annelerinin ve oğullarınındır 
ve torunlarınındır onur,
ey Stalingrad.

1952’de döndü ülkesine. ‘53 yılında yapıtları ile Lenin Barış Ödülü’ne layık görüldü Neruda. Çalışmalarına ‘70 yılına kadar Şili’de devam etti. Şili, başkan adayı olarak onu gösterdi ancak Allende adaylığını açıklayınca Neruda onu destekledi. Neruda da yine yurtdışına, bu sefer yeniden elçi olarak Fransa’ya çıktı yola. ‘71 yılında sağlık sorunlarından kaynaklı bırakmak zorunda kaldı elçiliği. Ardında Allande’nin katledildiği haberi onu derinden etkiledi.

24 Eylül 1973’te de dünya halklarının Neruda’sını kaybettik. “Tüm insanlar ışık, adalet ve onur saçacak mükemmel şehri kazanacağız! Şiir boşuna yazılmış olmayacak!” demişti Neruda.

Evet sahip çıktık onurumuza, kazandık ‘45’te Stalingrad’ı. Gördün şiirler boşuna yazılmamış! Kazanacağız daha şehirleri ve biz de göreceğiz; şiirlerini boşuna yazmamışsın sen, Nazım, Lorca, Jara ve daha niceleriniz...

Sen de bilmelisin camarada Neruda! Halklara acılar çektiren, onların yanında duran Nazımlarımıza, Lorcalarımıza, Jaralarımıza sürgünler yaşatan, işkence edenlerden hesap sorulacak.

O gün yakın ve mutlak kızıl olacak Neruda!

Sizlere işkence edenler bilmeliler ki, bir gün
Bizi görecekler karşılarında!
Neruda’ya...

*Yoldaş Neruda Yaşıyor

**Alacakaranlık

***Yirmi Aşk Şiiri ve Umutsuz Bir Şarkı

****Kalbimdeki İspanya

R. Dia