Muğla’da Pınar Gültekin’i vahşice katleden katil ağırlaştırılmış müebbet hapisle yargılandı ancak ardından “haksız tahrik” indirimiyle 23,5 yıla indi bu ceza. Bir an için mahkemenin yazılı hukuka uygun davrandığını düşünmelim. Pınar Gültekin katilini tahrik etmek için ne yapmış olabilir? En fazla katilini öldürmeye çalışmış olabilir. Ki öyle bir olasılık dahi olsa mahkeme nefsi müdafaa der katili serbest bırakırdı.
Planlı bir şekilde vahşice katledilen Pınar Gültekin’in katilini tahrik ettiği gerekçesine aklı başında hiç kimse ihtimal dahi vermez. Mahkemenin gerekçeli kararında akla zarar bir gerekçe uydurulacaktır mutlaka. Ama bütün kadın cinayetlerinde olduğu gibi, bu karar da sadece kadın katilini cezasızlıkla ödüllendirmeyi hedefliyor.
Kararın asıl hedefi kamuoyu duyarlılığını kötürümleştirmek
Pınar Gültekin davası kararında farklı bir durum var. Sermaye yargısı kamuoyunun haberdar olmadığı ya da ilgilenmediği davalarda kadın katillerine pek bir ceza vermiyor. Öylesine zorlama cezalarla katil neredeyse birkaç yıl yatıp dışarı çıkıyor.
Ancak kamuoyunun ilgilendiği davalarda keyfi indirimler uygulanamıyor, katillere hatırı sayılır cezalar veriliyor. Ama bu kez kamuoyunun davayla ilgilenmesine rağmen katile akla ve ahlaka sığmayacak indirimler uygulandı. Normal bir mahkeme kararından çok siyasal bir kararı olarak değerlendirilebilecek bir karar verildi.
Yükselen kadın hareketine yönelik bir karar… Kamuoyu duyarlılığını yok sayan bir karar... Kadın cinayetlerine karşı duyarlılığın işe yaramadığını düşündürtmeyi hedefleyen ahlaksız bir karar… Pınar Gültekin’i vahşice katledenin adeta ödüllendirildiği bir karar... Sıradan ahlak yoksunu bir karar değil bu. Sermaye yargısının siyasal bir hedefi var: Kamuoyu duyarlılığını kötürümleştirmek!
Karara karşı mücadele ilerici toplumsal muhalefetin sorunudur
Bu karara topluca” tüh”, “vah” demekle yetinilip duyarlılık ve eylemlilik daha arttırılmadığı durumda sermaye yargısı bu uğursuz hedefine ulaşacak. Ama (ahlaksız kararı kitlesel protestodan İstinaf’ta görüşülürken kararın bozulmasını kitlesel olarak talep etmeye dek) eylemlilik arttırıldığında İstinaf Mahkemesi karar onansa bile kararın asıl hedefi yaşam bulmayacak. Duyarlılığı kötürümleştirmeyi hedefleyen bu karar, duyarlılığı daha da arttırıp ivmelendirecektir.
Bunun potansiyeli fazlasıyla var. İlk anda duyulan öfke örgütlenip harekete geçilmezse yılgınlığa evirilebilir. Bu yüzden öfke hiç boşluk tanımadan örgütlenmeli. Bu ise sadece kadın örgütlerinin değil, toplam olarak ilerici toplumsal muhalefetin tümünün sorunudur. Çünkü saldırı kadın hareketi şahsında ilerici toplumsal muhalefete dönüktür.
H. Ortakçı