Kadınlar Birlikte Güçlüdür (KBG) bileşenleri cinsel saldırıya ve işkenceye uğrayan, sonra intihara sürüklenen İpek Er’in katili Musa Orhan'ın tutuklanmamasını protesto etmek için eylem yaptı.
Karşıyaka İş Bankası önünde saat 18. 30'da başlayan eyleme katılan kadınlar sloganlarla kadın katillerinin tutuklanmamasını protesto ettiler. KBG bileşenleri adına yapılan açıklamaya mahkemenin kararı hatırlatılarak başlandı. “Katilin tutuksuz yargılanması devletin biz kadınların yaşamını ne kadar önemsediğinin açık göstergesidir” denilen açıklamada, katillerin sırtını erkek egemen devlete yasladığını, katil Musa Orhan’ın “daha önce de yaptım, bana bir şey olmaz” sözünün gösterdiği belirtildi ve “Bunu, ısrarla tutuklamadan imtina eden devletin yargısından, savcısından görüyoruz” diye eklendi.
“Devlet-medya elbirliğiyle kadın düşmanlığı”
Açıklamanın devamında kadına yönelik şiddetteki sorumluluğu üzerinde devlet şu ifadelerle teşhir edildi:
“Kadınları itibarsızlaştırarak toplumda çürümeyi, biat etme kültürünü, inançsız iradesiz bir toplum yaratmayı önüne koyan erkek egemen zihniyet; zor ve baskıyla sindiremediği, korkutamadığı bir toplumu; özel savaş teknikleriyle , kadının ruhunu, bedenini, onurunu gasp ederek çökertmeyi önüne koymuş durumda. Kadın katillerini koruyan erkek egemen devlet, 2 gün önce, kadına şiddet uygulayan Özgür Duran’ı engellemek isteyen Kadir Şeker’e ise 12 buçuk yıl hapis cezası verdi. Verilen ceza kadınların sokakta darp edilirken, dövülürken , şiddete maruz kalırken kimsenin araya girmemesini, kadınların öldürülmesine seyirci kalınmasını yasalarla meşrulaştırmaktadır. Ya da kadın kendini korumak için öz savunma yaparken katil olarak sunulabilir. Devlet medya elbirliği ile kadına yönelik gerici politikalar beslenmekte ve meşrulaştırılmaktadır.”
“AKP iktidarı kadının kahkaha atmasından tutalım; ne giyeceğine, nasıl düşüneceğine, ne zaman dışarı çıkacağına, hangi mesleği seçeceğine, kaç çocuk yapacağına kadar karışmakta, kadını yok saymaktadır. Kadınlar farkındalığımızla karşınızda durmaya, dayanışmayla mücadele etmeye devam edeceğiz. Kadın cinayetleri ve erkek şiddeti her boyutuyla meslek, yaş, statü dinlemiyor. Erkek, sermaye, devlet işbirliğiyle desteklenen failler her yerdeler. İlk saldırdıkları kesimin biz kadınlar olduğu da ortada. İktidarını ve gücünü kaybetmemek adına her şeyi yapmaya hazırlar. Ellerini kollarını sallayarak suç işliyorlar. Kimi zaman evimizin içinde kimi zaman sokakta kimi zaman işyerlerimizde çıkıyorlar karşımıza. Daha birkaç gün önce Didim'de ayrılmak istediği erkek arkadaşı tarafından boğularak öldürülen ve bataklığa gömülen emekli hemşire Hatice Tusu'yu da unutmuyoruz.”
“Bu yüzden ‘İstanbul Sözleşmesi uygulansın’ diyoruz”
“Sevginiz de erkekliğiniz de yerin dibine batsın artık yeter, kadınlar yaşasın. Artık yeter diyoruz” ifadelerinin kullanıldığı açıklamada, kadın cinayetlerinin politik olduğu vurgulanarak “Alanları da meydanları da gasp ettiğiniz yaşam alanlarımızı da boş bırakmıyoruz, her yerdeyiz. Haklarımızdan da kazanımlarımızdan da yaratımlarımızdan da yaşamlarımızdan da vazgeçmiyoruz” denildi.
“Bu yüzden bizi koruyan ‘İstanbul Sözleşmesi uygulansın’ diyoruz.” vurgusu yapılan açıklamada, kadınların kendilerine dayatılan kölece yaşamı reddettiğinin altı çizildi. Açıklama şu ifadelerle noktalandı:
“Biz kadınlar, kimsenin üzerinden kendini var ettiği, güçlendirdiği nesneler değiliz olmayacağız da. Yaşamın özneleri, hayatın sürekliliğinin garantisi, insanlığın devamının vazgeçilemeyeceklerindeniz. Bizzat yaşamın kendisiyiz, emeğimizi sömüren ve yaratımlarımızı görünmez kılan, bedenimizi metalaştıran, duygu ve düşüncelerimizi hiçleştiren, yerimize karar vermeyi kendinde hak gören hiçbir yaklaşımın da uygulanmasına da müsaade etmiyoruz, mücadele edeceğiz. Bizler varız ve var olmaya da, kendimiz olarak yaşamaya da kararlıyız.”
Eylem sloganlarla son buldu.
Kızıl Bayrak / İzmir