“6 bin liraya kayıt dışı çalışmak zorundayız”

Kayıt dışı çalıştırılan göçmen kadın işçiler işyerinde her türlü taciz ve baskıya maruz kaldıklarını ve düşük ücretlere çalıştırıldıklarını belirtti.

  • Haber
  • |
  • Kadın
  • |
  • 13 Eylül 2023
  • 18:30

Kayıt dışı çalıştırılan göçmen kadın işçiler işyerinde her türlü taciz ve baskıya maruz kaldıklarını ve düşük ücretlere çalıştırıldıklarını belirtti.

Fundanur Öztürk’ün BBC Türkçe’de yer alan haberine göre, Ankara’nın Keçiören ilçesinde evli oldukları erkeklerden boşanan dört Suriyeli kadın işçi yaşadıkları zorlukları aktardı. Rana, Kızılay yardımı aldığını, çalışma izni olursa yardımın kesileceğin belirterek “Eğer çalışma iznim olursa bana asgari ücret ödemek zorundalar. Bu Kızılay karttan çok daha iyi” dedi.

Göçmen kadınlar, Kızılay kart gibi az bakiyeli yardımlarla yaşamak yerine sigortalı ve asgari ücretle çalışmayı tercih edeceklerini söyledi.

Antakya’daki evi depremde yıkıldıktan sonra 21 yaşındaki talasemi hastası oğluyla birlikte Ankara’ya taşınan Sara ise, bir atölyede terzilik yaptığını belirtti.

Çalıştığı atölyede 20’den fazla göçmen kadının 6-8 bin TL arası maaşla sigortasız ve izinsiz çalıştığını anlatan Sara, yalnızca üç Türk çalışanın sigortası olduğunu şu ifadelerle aktardı:

“Hepimiz çalışma izni istiyoruz ama müdür kabul etmiyor. Çünkü hem asgari ücret verecek hem de daha fazla vergi ödemek zorunda kalacak. Birçok Türk işletme bunu reddediyor, göçmenleri bu şekilde çalıştırıyor. 6 bin liraya kayıtsız çalışmak zorundayız. Maaş verdiklerinde sanki sadaka veriyor gibi davranıyorlar. Kovulmak istemiyorsak sürekli daha çok çalışmamız gerektiğini söylüyorlar.”

Kadınlar açlık, parasızlık, güvencesiz çalışma ve toplumsal dışlanmanın ortak dertleri olduğunu belirtti. Türkiye’de yaşamak zorlaştıkça sürekli dayak yediklerini, kısıtlandıklarını, cinsel birlikteliğe zorlandıklarını ve çocuklarının bile acı çektiğini anlattı.

“Dönersem çocuklarımın eğitimi biter”

İngilizce öğretmeni Tulane kocasının çalışmasına izin vermediğini, onunla birlikte Suriye’ye dönmeyi kabul etmeyince de kendisini terk edip, çocuklarına para vermeyi kestiğini söylüyor. Tulane yaşadığı sorunları şu şekilde ifade etti:

“Eşime ‘tamam, para gönderme, iş bulabilirim ve çocuklarıma bakabilirim, Suriye’ye dönmüyorum’ dedim. Çünkü Suriye’ye dönersem çocuklarımın eğitimi biter. Orada kızlarımı üniversiteye gönderemem. Belki burada açlık ve ırkçılıkla mücadele etmek zorundayım ama Suriye’ye dönemem.”

Kira krizi tüm yoksullar gibi göçmen aileleri de sokakta kalmak tehlikesiyle karşı karşıya getiriyor.

Pursaklar’da Lamya’nın oturduğu metruk binanın merdivenlerini çıkarken ortalığı ağır bir lağım kokusu sarıyor. Lamya, 700 lira olan kirasının 10 bin liraya çıktığını, her gün ev sahibinden tehdit mesajları aldığını söylüyor.

“En ağır işlerde çalıştırılıyoruz”

Kocasından gördüğü şiddete dayanamayarak beş çocuğuyla birlikte evden ayrılan Lamya, bugüne dek pek çok işte çalıştığını ancak hiçbir zaman çalışma izni alamadığını şu şekilde anlattı:

“Oturmak bilmeden çalışıyorum ama yetmiyor. En ağır işe ben koşuyorum ama ne zaman çalışma izni ya da asgari ücret istesem, ‘daha fazla çalış, sabret’ diyorlar. Şimdi 8 bin lira maaşla bir temizlik şirketindeyim.

Pirinç, makarna, çay ve şeker gibi zaruri gıdalardan başka bir şey alamıyorum. Bu yaz eve karpuz hiç girmedi. Yumurta, yoğurt, et, tavuk, bunları zaten unuttuk. Ekmek bizim için en önemli yemek ama artık o da çok pahalı.”

“İş yerinde kocamın olmadığını söylemiyorum”

Kadınlar hem iş yerinde hem de çeşitli yardımlaşma ağlarında defalarca tacize uğradıklarını anlatıyor.

Lamya, ergenlik çağındaki kızlarının yalnızca kendi yanında mevsimlik işçilik gibi işlerde çalışmasına izin verdiğini söylüyor:

“Boşanmış ve yalnız bir kadın olduğunda tüm gözler seni takip ediyor. Ben artık öğrendim, iş yerinde söylemem kocamın olmadığını. Kocan ne iş yapıyor dediklerinde inşaatta çalışıyor der susarım.”