Geçtiğimiz günlerde CHP Milli Eğitim Komisyonu üyesi Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel, uzaktan eğitime ara verildiği tarihlerde “Bakan Ziya Selçuk kendi okulunda uzaktan eğitime devam ediyor.” diyerek şunları ifade etti:
“Milli Eğitim Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı’nın ilgili yazısına istinaden bir karar veriyor. Diyor ki pazartesi, Salı ve Çarşamba günleri öğretmenlerimiz idari izinlidir, uzaktan eğitim olmayacak diyor. Ancak dediğine kendi okulunda uymuyor. Öğretmenler Maya kolejinde ve bazı özel okullarda çalışmaya devam ediyor. Eğitim bir bütündür. Okula göre, özel ya da kamu olmasına göre ayrıştırırsanız hem eşitlik ilkesi ortadan kalkar hem de akla başka sorular gelir. Acaba Bakanın kendi okuluna yaptığı bu ayrıcalık, para ödeyen özel okul velilerini mutlu etmek için midir? Kendi okulunda gerekli gördüğü uzaktan eğitime niçin diğer tüm okullarda gerek görmemiştir? Maalesef ülkemizin eğitim sisteminde böylesi garip uygulama ve kararlar artık alışkanlık haline gelmiştir.”
Özel Maya Okulları’nın Selçuk ailesine ait olduğu biliniyor ve bu okulların adı sık sık hak gasplarıyla anılıyor. Örneğin, Ziya Selçuk Bakanlık koltuğuna oturmadan hemen önce Maya Okulları’nda çalışan öğretmenlere sene başında kırtasiye masraf paraları verilmiş, ancak hemen ardından haraç yoluyla öğretmenlerden bu paranın geri istendiği ortaya çıkmıştı. Hakları olan bu parayı geri vermek istemeyen öğretmenler ise mobbinge maruz kalmış ve bir süre sonra işten atılmışlardır.
Ziya Selçuk, ilerleyen süreçte bu emek düşmanı bakış açısını alenen dile getirmekten de sakınmadı. “Eğitimde en büyük yük öğretmen maaşları” diyecek kadar pişkinleşen Selçuk, kısa bir süre sonra uzaktan eğitimde boş geçen ve öğrencilerin katılmadığı dersler nedeniyle öğretmenlerin maaşında kesintiler yapılacağını duyurmuştu.
Turizm Bakanı'nın ETS Tur şirketinin ve Maxxroyal otellerinin sahibi olduğu, henüz Ticaret Bakanlığı görevinde iken yaptığı yolsuzluklar nedeniyle gelen tepkilerin ardından görevden alınan Ruhsar Pekcan'nın ise Nanoksia Biyoteknoloji adında bir şirketin sermayedarı olduğu bir tabloda, özel okul sahibi olan Milli Eğitim Bakanı'nın kendi okullarına ayrıcalık tanıması şaşırılacak bir durum değildir. Çünkü bu isimler “milletin bakanı” değil kendi çıkar ve kârlarını esas alan birer sermayedardır.
Milli Eğitim Bakanı'nın özel okul sahibi olduğu günümüz koşullarında, eğitimde fırsat eşitsizliğinin ortadan kalkmasını beklemek ancak hayal olabilir. En temel insani ihtiyaçlar arasında olan eğitimin daha nitelikli, parasız, erişilebilir bir hak olarak kullanılabilmesi için bu harami saltanatına karşı mücadeleyi büyütmek gerekmektedir.