İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi tarafından “Hapishanelerde ölüm istemiyoruz, yaşamı savunuyoruz” şiarıyla Ocak ayı boyunca her Cumartesi gerçekleştireceği nöbetin 3.’sü şube binasında yaptı.
Hapishaneler ölüm evi oldu
İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu’ndan avukat Davut Arslan, Van Hapishanesi’nde yaşamını yitiren tutsaklar Ramazan Turan ve Murat Ergin’in durumuna dikkat çekti. Arslan, hapishanelerin ölüm evine döndüğüne vurgu yapan bir konuşma yaptı.
Nöbette söz alan Nasihat Kılıçkıran, İzmir Kırıklar Hapishanesi’nde bulunan kardeşi Sertaç Kılıçarslan’ın 14 arkadaşıyla birlikte ihlallere karşı 60 gündür dönüşümsüz açlık grevinde olduklarını belirterek şunları vurguladı:
“Durumları çok kötü. Pazartesi günü telefon ile konuştuk, sesi kötü geliyordu. 60 gün bir insan aç olması ne demek. Kırıklar’a yeni atanan müdür zulüm yapıyor, koğuşlarını dağıtıyor, koğuşlarını değiştirip tek hücre tutuyor ve koğuşlarına kamera koyuyormuş. Onlar bunlara karşı yaptıkları eylemler sonucunda disiplin cezası aldılar. Her gün zulüm var onlar bunlara dayanamadılar ve bedenlerini açlığa yatırdılar. Herkese çağrımdır bunları dile getirin durumları iyi değil”
Silivri Hapishanesi’nde tutuklu Yakup Akman’ın annesi Fince Akman, HDK İstanbul İl Eşsözcüsü Erkan Tepeli’nin ardından söz alan Hapishane Komisyonu üyesi avukat Jiyan Tosun, Edirne F Tipi Hapishanesi’ndeki tutsakların İHD’ye gönderdikleri mektupta maruz kaldıkları işkenceyi aktardıklarını belirtti. Tosun, mektupta yaşamını tek başına sürdüremeyecek 4 tutsağın olduğunu vurgulayarak “Mektupta tutuklular sesimize ses olun diyor. Böyle giderse ağır hasta 4 tutuklunun yaşamını yitirileceği söyleniyor” dedi.
Zulmün en ağırı hapishanelerde uygulanıyor
Söyleşi bölümünde insan hakları savunucusu ve CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, zor zamanlardan geçildiğinin altını çizerek şunları söyledi:
“Zalimliğin en ağırı cezaevlerinde oluyor yeni değil ama yaygın ve kitlesel zulüm yapılıyor. AKP şunu başardı zalimlikte ve zulümde eşitliği sağladı. Ülkenin her yerinde zulüm yapılıyor. 12 Eylül döneminin de yaygın bir faşist darbe olmasına rağmen böyle şeyler olmamıştı. O zamandan bugüne 42 yıl geçti. Cezaevlerinde ağır sistematik uygulamalar değişmedi. Cezaevlerinde hiç olmadığı kadar kadın yükümlü var, yıllardır yakınları görmeyen tutuklu var.”
Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan, ise tutsakların üzerlerindeki hak ihlallerinin son bulması için bedenlerini açlığa yatırdıklarını vurgulayarak, Alevilerin tutuklu ailelerinin yanında olduğunu vurguladı.