Urfa, 18 Mayıs’ta yaşanan çatışmanın ardından Halfeti ve Bozova ilçelerine gözaltına alınanlara yönelik yapılan işkence ve kötü muamele ile gündemde. Ancak Urfa’da gözaltında işkence olayı sadece bu değil. Başka ilçelerinde de benzer durum yaşanmıştı.
JİTEM usulü işkence
Artı Gerçek’ten Remzi Budancir’in haberine göre, işkencenin yapıldığı ilçelerden biri Ceylanpınar… Örgüt üyeliği iddiası ile gözaltına alınan Sezar D., gözaltında Filistin askısına alınarak vücuduna elektrik verildiğini, falakaya yatırılıp yaralarına tuz basıldığını, üzerine su dökülüp darp edildiğini avukatı Yunus Muratakan’a anlatmıştı. Muratakan da müvekkilinin anlattığı işkence olayını rapor haline getirerek suç duyurusunda bulunmuştu.
İşkence olayından 20 gün sonra muyene
Sezar D.’nin gözaltına alınma tarihi 6 Haziran 2018. Müvekkili ile Urfa 1 No’lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda 13 Haziran’da görüşen Muratakan, işkence izlerini kayıt altına aldıktan sonra suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunun ardından soruşturma başlatan Ceylanpınar Cumhuriyet Başsavcılığı, işkence olayından 15 gün sonra, 21 Haziran’da Urfa Adli Tıp Şube Müdürlüğü’ne yazı yazarak Sezar D’nin muayenesinin yapılması istedi. Urfa Adli Tıp Şube Müdürlüğü ise, 27 Haziran 2018 tarih –2018/2590 Sayılı rapor düzenledi. İşkence olayının üzerinden yaklaşık 20 gün geçmesine rağmen yapılan muayenede işkence izi tespit edildi.
Yara izleri tespit edildi
Sezar D.’nin 27 Haziran 2018 tarihinde yapılan muayenesinde, vücudunda tespit edilen yaralar şunlar:
-Kranial sinir muayenesi doğal, sol el 1-2-3. Parmaklarda hissizlik uyuşma, hareket güçlüğü tarif etmekle birlikte metakarpofalangeal eklemde hareketle ağrı, sol ayak bileğinde ağrı ve şişlik yakınmaları olup, nuromüsküler harici muayenesi normal olduğu, motor defisit saptanmadığı, kas gücü tam olduğu, sırt sol yanda daha yoğun orta hat ve sağa uzanan geniş alanda citle aynı seviyede yer yer birşeşen hipopigmente yapısal non travmatik cilt lekeleri izlendiği,
Morarmalar, kabuk bağlamış yaralar…
-Sol kol orta-alt 1/3 ön ve dış yüzde 9×9 cm’lik alanda kenarları soluk yeşil, ortası soluk kor renkte rezorbe olmaya başlamış ce sınırları düzensizleşmiş ekimoz, sol kol alt 1/3 ön iç yüze 3×2 cm’lik alanda sol üst kenarı 0,2-0,3 cm yer yer hafif kabuklu, büyük ölçüde rezorbe olmuş soluk kahverenkli ekimoz alanı, her iki el bileğini aralıklı sağlam cilt dokusu olmakla birlikte çevreleyen, üzeri genel olarak kabuklu, yer yer kabuklanmanın kaybolduğu ve yüzeysel epidermal soyulmanın izlendiği sıyrık tarzı yaralar, sol bacak üst 1/3 dış yüzde 2 adet 0,3×0,2 cm ve 0,2×0,2 cm’lik kabuklu sıyrık tarzı yaralar, sol bacak orta 1/3 dış yüzde 5×2 cm’lik üzeri kısmen kabuklu sıyrık tarzı yara, sol ayak sırtı ayak bileği ön komşuluğunda 4×0,2 cm’lik üzeri kabuklu sıyrık tarzı yara olduğu, sol ayak sırtı proksimal metatarsal bölge dış yanı sağa göre hafif şiş görünümünde olup ekimoz izlenmediği, sol ayakta ve hareketlerinde subjektif ağrı tariflediği, sol ayak tabanı 2. metatars orta hizasında 0,3 cm çaplı, ciltle aynı seviyede, yuvarlak şekilli koyu kahverengi cilt lezyonu, ayak tabanlarında yer yer epidermal skuamasyon olup eski-yeni travmatik lezyon izlenmediği, sol kalça üzerinde 0,5×0,2 cm’lilk üzeri kabuklu sıyrık tarzı yara olduğu, ön genital bölge muayenesinde pubis, skrotum, penis ve glans penis doğal görünümünde olduğu, eski ve yeni travmatik lezyon saptanmadığı, nefes alıp vermekle göğüste ağrı tariflediği …
Sezar D’nin vücuduna yara izleri tespit edilmesine rağmen bir nitelendirme yapılmaktan kaçınılıyor. Raporun sonuç kısmında, S.D’nin bünyesinde Adli Tıp Anabilim Dalı bulunan
Antep, Diyarbakır Dicle yada Adana üniversitelerinden birinin Adli Tıp Anabilim Dalı’na sevkinin sağlanarak görüş alınmasının uygun olduğu belirtildi.
“İşkence ATK raporu ile sabittir”
Bu gelişmelerin ardından İçişleri Bakanlığı’na dilekçe ile başvuruda bulunan Avukat Yunus Muratakan, işkence olayını, yaşanan süreci ve Adli Tıp Kurumunun raporunu aktardı. İşkence izinin olmasına rağmen, sürecin uzatıldığını ifade eden Muratakan, bakanlığa verdiği dilekçede şu ifadeleri kullandı: “Müvekkilin uğramış olduğu gayri insani işkence nedeniyle yapmış olduğumuz başvuru tarihi ile müvekkilin Adli Tıp’ta muayenesinin yapılmış olduğu tarih arasında 13 gün, müvekkilin işkenceye uğradığı ve Adli Tıp’ta muayenesinin yapılmış olduğu tarih arasında 20-21 gün bulunmaktadır. Müvekkilin işkence gördüğü tarih ile ATK tarafından muayenesinin yapıldığı tarih arasında geçen sürede işkence sonrası bir kısım yaraları düzelmiş, bir kısım yaraları ise çıplak muayene ile tespit edilmediği sabittir. Ancak sonuç itibariyle savcılığın işkence izlerinin geçmesi için geç bir tarihte müvekkilin ATK’ya sevkini yapmış olmasına rağmen yapılan muayenede müvekkilin çok ağır ve gayri insani işkenceye maruz bırakıldığı ATK raporuyla ispat edilmiştir.
“Müvekilim hala sevk edilmedi”
Yine ATK raporunda müvekkilin işkence sonrası yaralanma ve sağlık şikâyetlerine yönelik muayene, tedavi ve tetkiklerinin yapılabileceği Radyoloji, Nükleer Tıp, Psikiyatri, Nüroloji, Ortopedi Ve Üroloji Anabilim dallarının bulunduğu bir Üniversite Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı’na sevkinin sağlanması istenilmesine rağmen müvekkil hala herhangi bir hastaneye sevk edilmemiş, teşhis ve tedavisi yapılmamıştır.
“Savcılık dosyayı rafa kaldırıyor, gereken iş ve işlemleri yapmıyor”
Dolayısıyla soruşturmayı yürüten savcılık İnsanlığa Karşı Suç kapsamında değerlendirilen İşkence suçunun faillerinin tespiti ile işkencenin tespiti için dosyayı rafa kaldırmakta, herhangi bir işlem yapmamakta, müvekkilin tedavisinin yapılmasını engellemekte, gereken iş ve işlemleri yapmamaktadır.
“Müvekilim ağır travmalar geçirdi”
Müvekkili Sezar D’nin 11 Haziran 2018 tarihinde Ceylanpınar İlçesi’nde görevli kolluk tarafından gözaltına alındıktan sonra 6-7 Haziran tarihlerinde gözaltına işkence gördüğünü belirten Muratakan, “Müvekkil ağır işkence sonrasında bile yapmış olduğumuz başvurulara rağmen müvekkilin fiziksel ve ruhsal tedavisi yapılmamıştır. Müvekkil gayri insani işkence nedeniyle ağır travma geçirmiş, sürekli olarak kolluk birimler tarafından götürülüp kendisine işkence yapılacağı kaygı, korku ve paniğiyle yaşamaktadır. Gördüğü sistematik ve ağır işkence nedeniyle müvekkil sürekli uykusunda kabus görmekte, düzenli uyuyamamaktadır. Yine işkence suçu failleri hakkında herhangi bir işlem yapılmaması ile failler hakkında herhangi bir güvenlik tedbirine başvurulmaması müvekkilin manevi açıdan ızdırap ve acı çekmesine sebep olmaktadır” dedi. Muratakan, dilekçesinde müvekiline İşkence ve Kötü Muamele, Hakaret, Tehdit edilmesinden dolayı maddi ve manevi tazminatın müvekkiline ödenmesini istedi.