Vaatler sahte yoksulluk gerçek

Korunaklı saraydan verilen vaaza göre “vatandaşların mağduriyet yaşamaması, zorluğa, yokluğa, yoksulluğa düşmemesi için” devletin tüm imkanları seferber edilmiş. Oysa ki milyonlarca emekçinin gerçek durumu başka şeyler anlatıyor.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 24 Mayıs 2020
  • 08:00

Kapitalistlerin siyasi temsilcilerinin kullandıkları iki temel araçtan biri yalan diğeri de sahtekarlıktır. Bu ahlaksızlık onlar için bir tür zorunluluktur. Çünkü toplumda azınlık olan sömürücü sınıfları temsil etmelerine rağmen, halk için çalışıyorlarmış algısını yaratmak için her yola başvuruyorlar. Bundan dolayı politikacılar yıpranır, hükümetler değişir ama sömürü sisteminin çarkları dönmeye devam eder.   

Düzen siyasetçilerinin bu rezillikleri, AKP-MHP koalisyonu döneminde eşi-benzeri görülmemiş bir hal almıştır. Sahte vaatler, uydurma hikayeler, çarpıtmalar, riyakarlık seremonileri yeterli olmuyor. Artık gerçekliğin kaba bir itibarsızlaştırılması kampanyası var. Yapay gündemler, algı operasyonları, provokasyonlar, sahte vaatler, karayı ak göstermek için çırpınmalar… Bu iğrenç yöntemler beklenen sonuçları yaratmadığında dinci-faşist rejim kaba şiddeti en pespaye biçimlerde kullanıyor. “Sivil” trolleri, tetikçileri, linç güruhlarını da sefer ediyor.

***

Meşruiyet krizine saplan rejimin rezaletleri koronavirüs salgınını gölgede bırakacak noktaya ulamışken piyasaya çıkan AKP şefi, bayram vesileyle bir açıklama yaptı. Açıklamada çizilen ülke resmi, Türkiye ile alakası olmayan bir kurgudan ibaretti. Elbette sahte vaatler de eksik değildi. İşçileri çalışmaya zorlarken kendisini İstanbul’daki saraylarından birinde muhafaza altına alınan T. Erdoğan, ülke gerçekliğinden kopmuş görünüyor.

Kuşkusuz ki, ülke gerçekliği her sınıf için aynı anlama gelmiyor. Şatafat-lüks içinde sarayında kornadan korunan birinin ‘ülkesi’ ile virüsle baş başa fabrikalarda, inşaatlarda, madenlerde, işletmelerde çalışmak zorunda bırakılan emekçilerin ‘ülkesi’ aynı olabilir mi?

“Alınan tedbirler sebebiyle hiçbir vatandaşımızın mağduriyet yaşamaması, zorluğa, yokluğa, yoksulluğa düşmemesi için devletimizin tüm kaynaklarını harekete geçirdik.”  diyor sarayındaki AKP şefi. Oysa iki günce önce kapitalistlere hitap eden damadı, işletmelere 260 milyar liradan fazla kaynak sağladıklarını anlatıyordu. Bu arada T. Erdoğan, 10 milyon kişiye 12 milyar dağıttık diyor. Oysa 260 milyar liradan fazla kaynak aktarılan kapitalistler bir avuçtur.

“Türkiye'nin gücünü, zenginliğini, refahını çok daha yükseklere taşıyacağız.” sözleri ise 18 yıldır ülkeyi talan edip batıranların son vaadi…

***

Korunaklı saraydan verilen vaaza göre “vatandaşların mağduriyet yaşamaması, zorluğa, yokluğa, yoksulluğa düşmemesi için” devletin tüm imkanları seferber edilmiş. Oysa ki milyonlarca emekçinin gerçek durumu başka şeyler anlatıyor.  

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin nisan ayında sosyal yardım başvurusu yapan aylık geliri 2 bin 500 liranın altında olan 1228 haneyle yaptığı araştırmanın sonuçları, emekçilerin içine düşürüldüğü duruma ayna tutuyor. Araştırmadan çıkan bazı çarpıcı rakamlar şöyle:

- Ailelerin yüzde 47.3’ü düzenli bir gelire sahip değil.

- Hanelerin yüzde 89.3’ünde gelir getirici faaliyette bulunan tek bir kişi bulunuyor. Çocuklu hanelerin yüzde 7’sinde çocuk işçi var.

- “Haneniz ekonomik olarak haftada en az iki kere et, tavuk ya da balık içeren yemeği karşılayabilecek durumda mı” sorusuna yüzde 91.8’i, “Eskimiş mobilyalarınızı değiştirebiliyor musunuz” sorusuna yüzde 94.3’ü, “İhtiyaç olduğunda her zaman yeni kıyafetler alabiliyor musunuz” sorusuna yüzde 92.6’sı, “Evinizi istediğiniz kadar ısıtabiliyor musunuz” sorusuna iseyüzde 89.6’sı “Hayır” cevabı verdi.

Bu duruma düşürülen emekçiler kendi yaşadıklarına mı, korunaklı saraylardan verilen sahtekarca vaatlere mi inanacak? Elbette sahte vaatlerin-vaazların gerçek yoksulluğu örtmesi mümkün değil. Esas olan, emekçilerin insan onurunu zedeleyen bu gidişata ne zaman dur diyecekleridir.