Covid-19 salgınıyla beraber başlatılan uzak eğitim, eğitimde fırsat eşitsizliğini çarpıcı bir şekilde gözler önüne serdi. UNICEF tarafından açıklanan verilere göre dünyada 463 milyon öğrenci uzaktan eğitime erişim için gerekli cihazlara ve imkanlara sahip değil. İnternet altyapısı ve teknolojik cihaz eksikliği nedeniyle en az 6 milyon çocuğun uzaktan eğitime katılamadığı Türkiye’de de erişimle ilgili sorunlar tam bir kaosa dönüşmüş durumda. Eğitim uzmanları, derinleşen eşitsizliğin yoksul öğrencilerin eğitimden kopması gibi yıkıcı sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekiyor.
Gazete Duvar'dan Aynur Tekin'in haberine göre, Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) 2018-2019 Eğitim ve Öğretim Yılı istatistiklerine göre Türkiye’de 16,5 milyon öğrenci bulunuyor. Yine MEB verilerine göre uzaktan eğitime geçilen 23 Mart ile ders yılının bittiği 19 Haziran tarihleri arasında EBA’ya giriş yapan öğrenci sayısı 8 milyon 867 bin olarak açıklanıyor. Rakamların, durumun vahametini ortaya koyduğunu belirten Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, Türkiye’de en az 6 milyon öğrencinin uzaktan eğitime katılabilecek imkanlara sahip olmadığını belirtiyor. Aydoğan, uzaktan eğitime erişim problemlerinin çözülmesi için atılacak ilk adımın eğitime ek bütçe ayrılması olduğunu vurguluyor.
Beş öğrenci, bir akıllı telefon
Uzaktan eğitime erişimde yaşanan en büyük sorunlardan biri Türkiye’nin önemli bir bölümünde internet altyapısının yetersiz olması. Ağrı’nın Doğubeyazıt ilçesinde bir köyde yaşayan üniversite öğrencisi Serkan Yıldız, bu durumun yarattığı mağduriyeti şu sözlerle anlatıyor: “İnterneti geçtim, telefon şebekesi bile yok.”
Sivas’taki Cumhuriyet Üniversitesi’nde “çocukluk hayalim” dediği gazetecilik bölümünde okuyan Yıldız, uzaktan eğitime geçilince ailesinin yanına dönmüş. Şimdi tek bir akıllı telefondan 5 kişi uzaktan eğitime katılmaya çalışıyorlar. 11. sınıf öğrencisi kız kardeşi, 4. ve 2. sınıf öğrencisi kuzenleri ve yine 4. sınıf öğrencisi komşusu ile köyün farklı noktalarına giderek internetin çektiği bir yer arıyorlar. Ancak iş internetin çektiği noktayı bulmakla da bitmiyor. Bu sefer de şarj problemi ortaya çıkıyor.
Bir başka sorun ise internet kotalarının yetersizliği. Kotası biten öğrenciler derslere katılamıyor. MEB tarafından verilen ek paketler de video anlatımı üzerinden yapılan dersler için yeterli olmuyor. İçinde bulunduğu imkanları zorlayarak internet kotasını yükselten Serkan, şöyle konuşuyor:
“Bir şekilde kotayı 30 GB yaptım. Tarifem her ayın 15’inde yenileniyor ve şimdiden kalan GB miktarı 10. Daha 15 gün var.
İmkânı olmayan öğrencilere yerel yönetimler aracılığıyla ulaşabilirler ve köylerdeki altyapıyı düzeltebilirler. Ücretsiz internet yönünden umudumuzu kestik ama en azından cihaz alma konusunda kademe indirimi yapılabilirler.”
'Tek telefon var, küçüğe ağırlık verdik'
Evde tek bir cihazı olan ve başka bir cihaz alabilecek maddi gücü bulunmayan aileler, çocukları arasında seçim yapmak zorunda kalıyor. Ankara’nın Çankaya ilçesinde yaşayan iki çocuk annesi Serpil Demir* de çocukları arasında tercih yapmak zorunda kalan ebeveynlerden.
Demirel, yaşadıkları sorunu şu sözlerle ifade ediyor:
“Küçüğe ağırlık verdik, yeni başladı diye. Büyük için herhangi bir şey yapamıyoruz. Dersler de çakışıyor zaten.
Eşim icralık. Bu ay bir internet bağlattık çocuklar için. Ama o kadar. Şu anda eve bile alışverişi zorlukla yapıyoruz, borçları ödemeye çalışıyoruz. O yüzden başka bir telefon alamam.”
Apartman görevlisi olarak çalışan Serpil Demirel, uzaktan eğitim sürecinin evde bir ebeveyn tarafından desteklenmesinin şart olduğunu ancak çalıştığı için bu gerekliliği yerine getiremediğini anlatıyor: “Başlarında bir babaanne, anneanne gibi duran biri yok. Ben de yoğun çalışıyorum, eşim sabah çıkıp akşam geliyor. Çok zorlanıyoruz. Mesela öğretmen dersi anlatırken dikkati dağılıyor. Kalemle oynuyor, sağa sola bakıyor. Geçen sene, ‘Anne çöpe çıkmadan önce derslerimizi yapalım öyle çık. Öğretmen kızar, öğretmene yalancı çıkarım’ diyordu. Ama şimdi öğretmenle yüz yüze olmadığı için pek umursamıyor.”
'Bu hafta giremeyeceğim annemin kotası bitti'
Bolu’da bir lisede çalışan rehber öğretmen Zehra Kulalı Gezici, velilerin sosyoekonomik durumunun öğrencilerin eğitime katılmasını doğrudan etkilediğine dikkat çekiyor. Gezici, geçtiğimiz yıla ait üniversite giriş sınavı sonuçlarını hatırlıyor ve “Eğitimli bir velinin çocuğuyla eğitimsiz bir velinin çocuğu arasındaki puan farkının 120 olduğunu gördük. Bu sistem, bu korkunç durumu katlayacak ve eşitsizliklerin çok daha derin üretildiği bir süreç yaşanacak” diye konuşuyor ve şunları ekliyor:
“Uzaktan eğitim süreci, süreci yönetmek değil de algı yönetmek şeklinde işliyor. Bu sebeple gerçek sorunlara eğilmekte çok güçlük yaşıyoruz. Mesela özel okullarda 8. ve 12. sınıf sınav öğrencilerinin yüz yüze eğitimi söz konusu, ama devlet okullarında söz konusu değil. Bu imkân neden devlet okullarında sağlanamadı? Yüz yüze eğitim görenle görmeyeni haziran aynında nasıl aynı sınava tabii tutabilirsiniz?”
Aynı zamanda Eğitim-Sen Bolu Şube Başkanı olan Zehra Kulalı Gezici, çocukları eğitime katılamayan velilerin korkunç bir gerginlik ve yetersizlik hissi içinde olduğunu söylüyor:
“Mesela ‘Hocam ben bu hafta giremeyeceğim annemin kotası bitti’ diyor. Veliler de ulaşıyor, durumu bildiriyor. Eğitim imkânı veremeyen ve eğitime ulaşamayan veliler için bu çok büyük bir yıkım. Özellikle sınava girecek öğrencilerin velileri açısından durum çok kötü.”
Ek bütçe, ücretsiz internet, cihaz desteği
Eğitim Sen, uzaktan eğitime erişimin önündeki engellerin kaldırılması için aşağıdaki adımların takip edilmesi gerektiğini belirtiyor.
-Uzaktan eğitim yatırımları için MEB bütçesine acilen ilave pay aktarılmalı ve tüm kullanıcılara ücretsiz, sınırsız internet sağlanmalıdır.
-Eğitimde fırsat eşitliğinin bir gereği olarak internet erişimi olmayan öğrenciler tespit edilmeli ve bu öğrencilerin uzaktan eğitime katılımı sağlanmalı.
-İhtiyacı olan öğrenci ve öğretmenlere bilgisayar, grafik tablet gibi ekipmanlar temin edilmeli.
-Uzaktan eğitim sürecinde öğrenciler ebeveyn desteğine ihtiyaç duyacağı için ebeveynlerden biri ücretsiz izinli sayılmalı.
-Bünyesinde uzmanlaşmış öğreticilerin, pedagogların ve eğitim teknologlarının yanı sıra planlamacıların yer aldığı bir uzaktan eğitim merkezi (MEB–UZEM) kurulmalıdır.
-Ölçme değerlendirme standardı belirlenmeli ve öğrencinin kazanımlara ulaşma başarısı ile uzaktan eğitimin verimliliği test edilmeli.
-Uzaktan eğitime uyumlu basılı materyaller (defter, kitap gibi) eş zamanlı olarak öğrenciye sunulmalı.
-Göçmen ailelerin çocukları, anadili Türkçe olmayan öğrenciler, özel eğitim gereksinimi olan öğrenciler başta olmak üzere, tüm kesimlerin özellikleri dikkate alınarak içerikler ve kullanılacak materyaller yeniden oluşturulmalı.
-Destek hatları aracılığıyla 7/24 teknik destek sağlanmalıdır.
*Kişinin isteği üzerine gerçek adı kullanılmamıştır.