İstanbul Barosu'nda ‘Savunmaya özgürlük’ şiarıyla tutuklu avukatlarla dayanışma etkinliği gerçekleştirildi.
“Tutuklu avukatlarla dayanışma yükseltilmeli”
Saat 18.30'da başlayan etkinlikte Av. Kemal Aytaç açılış konuşması yaparak ülkenin yasalarla yönetilmediğine dikkat çekti. ÇHD'li avukatların mücadelelerinden kesitlerin yer aldığı sinevizyon gösteriminin ardından Av. Ezgi Çakır tutuklu avukatlar adına konuştu.
Çakır konuşmasına Halkın Hukuk Bürosu (HHB) ve Ezilenlerin Hukuk Bürosu'ndan (EHB) tutuklu avukatlara değinerek başladı. Tutuklu avukatlar Selçuk Kozağaçlı ve Yaprak Türkmen'in tecrit altında olduğuna dikkat çeken Çakır tecridin bir adım ötesinin katliamlar olduğunu ifade etti. RAF militanlarının avukatlarının kaçırılması, tutuklanması, başka ülkelerde avukatların katledilmesinden bahseden Çakır "Eğer mücadele etmezsek daha da kötü duruma düşeceğiz" dedi.
Toplumsal mücadelede yer alan ve mesleğini onuruyla yapan avukatlara dönük saldırılara değinen Çakır, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) vb. kurumların ikiyüzlülüğünü teşhir etti. Çakır son olarak tutuklu avukatların duruşmalarının mücadele alanına çevrilmesi gerektiğini belirtti ve mücadelenin süreceğini söyledi.
İstanbul Barosu Başkanı Av. Mehmet Durakoğlu OHAL'in bir hukuksuzluk olduğunu, buna karşın iktidar tarafından hukuki olarak meşrulaştırılmaya çalışıldığını belirtti. OHAL koşullarında savunmanın kısıtlanmasının da “normal” olduğunu ifade eden Durakoğlu, hapishanelerde tutsakların avukat görüşlerine getirilen kısıtlama ve denetimlere, avukatların dosyadan men edilmesine değindi. Durakoğlu geçmişten bugüne itiraz etmeye ve direnmeye devam edeceklerini belirterek konuşmasını sonlandırdı.
“Mesleğin icrası suç addediliyor”
Sosyal Haklar Derneği (SHD) Başkanı Melda Onur avukatların, takip ettikleri Soma, Aladağ, Berkin Elvan gibi davalar; gazetecilerin, röportaj yaptığı kişiler vb. üzerinden suçlanmasına değindi. Onur’un ardından söz alan müzisyen Suavi, iktidarların her daim kendi yanındaki “sanatçılara” ihtiyaç duyduğunu belirtti. Türkiye'nin 20'den fazla ilinde sinema bile bulunmadığını ifade eden Suavi, “sanatçıların” mülkiyet kaygılarıyla sanatı istismar etmesine değindi.
Sanatçıların toplumsal yükümlülüklerine dair konuşan Suavi, sanatçının ve sanatın özgürleşmesinin sanat eserlerini de etkileyeceğinden bahsetti. Toplumda çürümenin, sanatın toplumsal yaşamdan dışlanmasına da bağlı olduğunu söyledi. Suavi konuşmasını “özgür bir Türkiye” umudunu dile getirerek sonlandırdı.
Gazeteci Ertuğrul Mavioğlu, 12 Eylül dönemi yargılamalarında avukatların pratiklerine dair anılarını anlattı. Toplumsal mücadelede avukatların tuttuğu yerle ilgili konuşan Mavioğlu iktidarın muhalif kesimlere yönelttiği “terör” demagojisini teşhir etti. İfade özgürlüğü gibi haklara sahip çıkılmasının önemini vurgulayan Mavioğlu örgütlenmek ve çaba göstermek gerektiğini söyledi.
İhraç edilmiş akademisyen Aslı Aydemir ise “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildiriye imza atan akademisyenlerin karşılaştıkları baskılardan bahsetti.
HDP milletvekili Prof. Dr. Mithat Sancar da konuşmasında baskı rejimlerinin her zaman avukatları hedef aldığını söyledi.
Etkinlik tüm konuşmacıların tekrar kısaca konuşması ve dinleyicilerin görüşlerini ifade etmesiyle sona erdi.
Kızıl Bayrak / İstanbul