Geçtiğimiz hafta yeni bir büyük yalana imza atan Türkiye İstatistik Kurumu’na göre ülkede Mart 2020 döneminde işsizlik, geçen yılın aynı dönemine kıyasla azaldı! İşsizlik oranı 0,9 puanla yüzde 13,2’ye geriledi. Üstelik bu, korona salgını nedeniyle birçok işyeri kapanmış, işten çıkarmalar ayyuka çıkmış, kitlesel işten atmalar yaşanmışken oluyor. Bu gerçekler orta yerde dururken, TÜİK’in açıkladığı rakamlar işçi ve emekçilerin aklıyla resmen alay etmekten başka bir anlam taşımıyor.
Son açıklanan işsizlik rakamı, TÜİK’in rakamlarla oynadığı gerçeğine yeniden ışık tuttu. Her yaptığı açıklama ile inandırıcılık sorunu yaşayan TÜİK, bu kez itibarını tümden sıfırladı. Zaten kurum uzun yıllardır AKP iktidarının memnuniyetini esas alıyor. O yüzdendir ki, ekonomik-sosyal politikaları ilgilendiren neredeyse her istatistik paylaşımında yalan üstüne yalan savuruyor.
Elbette TÜİK kendinden menkul bir kurum değil. Onun istatistik diye savurduğu yalanların altında aslen AKP iktidarının imzası var. AKP iktidarı işçi ve emekçileri hayatın gerçeğinden uzaklaştırmak, aldatmak için resmi istatistiklerle artık hoyratça oynuyor. Nasılsa okkalı yalanların bağımlısı haline getirdiği yığınlar daha yüksek dozda yalanları dahi gerçeğe yeğ tutar hale gelmiş bulunuyorlar.
TÜİK yetkilileri, AKP iktidarını memnun etmediklerinde başlarına neler geleceğinin farkındalar. AKP iktidarına yaranamayan TÜİK yöneticileri hızla görevlerinden uzaklaştırılıyorlar. Ekim 2018’de TÜİK enflasyon oranını açıkladıktan sonra kıyamet koptu. Zira TÜİK son 15 yılın en yüksek enflasyon rakamını ilan etmişti. AKP, TÜİK’in rakamını beğenmedi. Beğenmediği rakamın bedelini ödetmek için harekete geçti. Artan enflasyon rakamının altında imzası olan Enver Taştı’yı görevden aldı.
Bu korkuyla olsa gerek TÜİK yönetimi artık gerçeğe yakın konuşmaktan dahi ısrarla kaçıyor. AKP’nin diliyle konuşuyor. İtibar kaybına rağmen her geçen gün daha fazla AKP iktidarının sesi olmayı sürdürüyor. AKP iktidarının enflasyon beklentisini karşılamak için anti bilimsel yöntemler kullanıyor. İşçi ve emekçilerin günlük olarak kullandığı zeytin, çay, et, sebze gibi, enflasyon oranının yüzde 40’a çıktığı ürünler, fiyatı pek değişmeyen lüks tüketim ürünleriyle bir arada değerlendirip enflasyon hissedilenin altında tutuluyor. “Enflasyon sepeti”nde peş peşe gelen zamları, mutfakta, çarşıda, pazarda büyüyen yangını gizlemeye yönelik düzenlemeler yapılıyor.
AKP iktidarının, TÜİK’ten gerçek enflasyonu, gerçek işsizliği gizlemesi için mesai yapmasını istemesi boşuna değil. Geniş emekçi kitlelerin aldatılması için AKP’nin kullanacağı yöntem gerçek enflasyon ve işsizlik oranlarının minimize edilmesidir. Ayrıca düşük enflasyon rakamı ile işçi ve emekçilerin toplam gelirlerden aldığı payın düşmesi gerçeği karartılmış ve dolayısıyla sermaye düzeni korunmuş oluyor. TÜİK başkanları ve yönetimi bu perdeleme rolünü gereğince yerine getirdikleri zaman koltuklarında rahat rahat oturabiliyorlar.
Eksik enflasyonla sefalet zamları dayatılıyor
Yalandan istatistiklerin etkisi bununla sınırlı kalsa gene iyi. Harcı yalanla karılmış enflasyon rakamı, artan sefaletin pençesindeki işçi ve emekçilerin karanlığın kör kuyusundaki yaşamını daha da çekilmez hale getirmektedir. Zira TÜİK tarafından enflasyonun düşük gösterilmesi işçi ve emekçilerin ücret artışı oranını düşürme yaklaşımıyla doğrudan bağlantılıdır. Bir başka deyişle düşük tutulan enflasyon rakamı kamu işçileri, emekliler, kamu emekçileri ve emeklilere verilecek ücret artışının düşük tutulması stratejisine hizmet ediyor. İşçi ve emekçilerin ücret artışları TÜİK enflasyon rakamına göre belirleniyor. Özcesi, TÜİK düşük çıkardığı enflasyon artışı rakamıyla işçi ve emekçilere sefalet zamları dayatması için AKP iktidarına dayanak sağlıyor. Dolayısıyla, gerçek enflasyon rakamını perdeleyen TÜİK, işçi ve emekçilerin maaşlarının erimesine yol açıyor. Bunun doğal sonucunda emekçiler yoksullaşıyor. Buna rağmen AKP iktidarı TÜİK’in sahte rakamlarını dayanak yapıp, “işçi ve emekçileri enflasyona ezdirmedik” nakaratına devam edebiliyor.
Oysa TÜİK’in perdeleme çabasına rağmen üretim maliyetleri artıyor. Üretim maliyetindeki artış enflasyonu tetikliyor. Ayrıca enerjide dışa bağımlılık, artan enerji giderleri doları, dolardaki artış da enflasyonu büyütüyor. Tüm bu yaşananlar işçi ve emekçilerin sırtındaki kamburu büyütüyor.
TÜİK’in rakamlarla oynama ve bu sayede enflasyonu küçük gösterme oyunu sınırlarına dayandı. Artık en sıradan insan da farkında ki TÜİK, işçi ve emekçilerin belini büken zamları düşük göstermek için var. TÜİK, işsizler ordusuna her gün binlerce işsiz katılmasını perdelemek için var. TÜİK, gerçek enflasyonda yaşanan devasa artışı emekçilerin bilmemesini varlık nedeni sayıyor. Tüm bunlardan dolayı TÜİK’in ipliği pazara çıkmış bulunuyor.
İşçi ve emekçiler yaşadıkları işsizliğin, artan zamların yükü altında her geçen gün daha fazla ezilirken, açıkladığı enflasyon ve işsizlik rakamları ile TÜİK’in hiçbir inandırıcılığı kalmamıştır. Kuşkusuz inandırıcılık sorununda TÜİK yalnız değil. AKP iktidarının foyası da daha çok görünür hale geliyor. Din istismarı, şovenizm, milliyetçilik gibi her türden gerici-faşist zehirle sersemlettiği kesimler içinde dahi AKP-MHP rejimine güven hızla erimeye devam ediyor.
H. Yağmur