Tetikçileri korumanın adı: Zamanaşımı

İşkencede katledilen sendikacı Süleyman Yeter’in davası zamanaşımına uğratıldı. Zamanaşımıyla katillerin ödüllendirildiği sayısız örnek var. Şimdi Musa Anter’in katilleri de ödüllendirilmeyi bekliyor.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 16 Eylül 2022
  • 15:30

Musa Anter davasına bakan mahkeme son duruşmada da karar vermedi. Dava 20 Eylül’de zamanaşımına uğruyor. Mahkeme 21 Eylül’e duruşma tarihi verdi. Yani duruşma, davanın zaman aşımına uğrayacağı tarihten bir gün sonra yapılacak. Anter ailesinin avukatları davanın “insanlık suçu” kategorisine konulmasını talep etti. Mahkeme bu talebe 21 Eylül’deki duruşmada karar verecek. Eğer dava “insanlık suçu” kategorisine alınırsa, zamanaşımına uğramayacak. Bu olasılık ise son derece düşük. Çünkü 30 yıl boyunca defalarca dile getirilen bu talep döne döne reddedildi. Kuvvetle muhtemel ki yine reddedecek. Anter ailesinin öngörüsü de bu yönde. Görünen o ki sermaye devleti Musa Anter’in katillerini de zamanaşımı ile koruyacak.

Yasada zamanaşımı

“5 yıldan az ceza gerektiren suçlarda veya cezalarda dava zamanaşımı süresi genellikle 8 yıldır. Bu süre 12 yıla kadar uzayabilir. 20 yıldan daha fazla cezaya sebebiyet veren suçlarda ise zaman aşımı süresi 20 yıldır. Bu süre olağanüstü durumlarda 30 yıla kadar uzayabilir.” Musa Anter davasında zamanaşımı 30 yıldı.

Faili (devlet) meçhul davaların neredeyse tümü ‘adli cinayet’ davası olarak görülüyor. Bu sayede devlet tetikçilerine işlettiği suçların cezalandırılmasını engelliyor. Oysa devlet genellikle adli değil siyasi cinayetler işler.

Yazılı yasalarda 5237 Sayılı TCK kapsamında bazı suçlar için zamanaşımı öngörülmemiştir. Bu suçlar şöyledir:

TCK. m.76 Soykırım suçu.

TCK. m.77 İnsanlığa karşı suçlar.

TCK. m.78 Soykırım suçu ve insanlığa karşı suçları işlemek amacıyla örgüt kurmak.

‘İnsanlık suçu’ kapsamına alınması gereken her davanın ‘adli cinayet’ davası olarak görülmesi, zamanaşımıyla katilleri cezasızlıkla ödüllendirmenin bir devlet politikası olduğunu gösteriyor.

Zamanaşımıyla katillerin ödüllendirildiği insanlık suçları

HEP Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın’ın katledilmesi faili devlet olan bir insanlık suçudur. Ama dava adli cinayet davası olarak görüldü.

JİTEM adına işledikleri cinayetleri itiraf eden Abdülkadir Aygan’ın, Vedat Aydın’ın JİTEM tarafından öldürüldüğü yönündeki ifadeleri dosyaya girince davada zamanaşımı sorunu ortadan kalktı.

Bu kez cezasızlık zamanaşımıyla olmadı. Savcı “yeterli delil olmadığını” iddia ederek soruşturmayı durdurdu. Yani yine katilleri korudu.

1995'te gözaltında katledilen Hasan Ocak davasında da katiller zamanaşımı kararı ile korunmak istendi. Yapılan itirazla zamanaşımı ortadan kaldırılsa da davada herhangi bir ilerleme olmadı. Zira bu tür davalarda yargının esas işi katilleri cezalandırmak değil korumaktır.

Yargı, Kemal Türkler davasını da zamanaşımına uğratıp katillere kalkan oldu.

İşkencede katledilen sendikacı Süleyman Yeter’in davası zamanaşımına uğratıldı. Zamanaşımıyla katillerin ödüllendirildiği sayısız örnek var. Şimdi Musa Anter’in katilleri de ödüllendirilmeyi bekliyor.

Devletin maaş verdiği katilleri olağan koşullarda cezalandırması söz konusu olmaz. Ancak toplumsal muhalefet yükseldiğinde, rejim ve yargısı basınç altına alınabilirse katillerin cezalandırılması sağlanabilir. Bir seri katil gibi çalışan devletin işlediği suçların hesabı, ancak sermaye iktidarı yıkıldığında gerçek anlamada sorulacaktır.