İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon, hakkında acele kamulaştırma kararı verilen Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki yıkıma dair basın toplantısı düzenledi. Toplantıya İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici de katılarak Sur’dan izlenimlerini aktardı.
Elektrik ve su kesildi
Saat 13.00’te İHD İstanbul Şubesi’nde başlayan toplantıda ilk olarak Eren Keskin tarafından basın açıklaması okundu. Sur’un Lalebey ve Alipaşa mahallelerinde yaşayanların buradan gitmesini sağlamak için, 22 Mayıs’tan itibaren okul ve camiler de dahil olmak üzere tüm alanlarda su şebekesinin ve elektriklerin kesildiği belirtilen açıklamada kanalizasyonların da kasıtlı olarak tıkandığı aktarıldı. İHD Diyarbakır Şubesi ve Diyarbakır Tabip Odası’nın raporuna göre, tankerlerle sağlanan içme ve kullanma suyu nedeniyle de özellikle yaşlılar ve çocuklar arasında ishal vakalarının arttığı ifade edildi.
Çatışmalar bir yıl önce bitti ancak yasak sürüyor
Açıklamada, Sur’da hayata geçirilen uygulamalara dair ise şu ifadeler kullanıldı: “Buradaki çatışma ve operasyonlar Mart 2016’dan bu yana, yani bir yıldan uzun bir süredir sona ermiş bulunuyor; buna rağmen Suriçi’nde 6 mahallede yasak devam ediyor. Yasağın devam etmesi, yıkım ve halkın yaşam alanlarından sürülmek istenmesi, bu yönde sergilenen planlı, programlı, projeli kararlılık, amacın yalnızca ekonomik rant olmadığını, demografik yağının değiştirilmek istendiğini de gösteriyor. Bunu rakamlar da doğruluyor: Sur ilçesine bağlı 6 mahalledeki yıkım sonucunda 23 bin kişi evlerine geri dönemedi. Alipaşa ve Lalebey’de 5 bin 816 kişinin evsiz kalması söz konusu.”
Dünya mirası ilçeye 6 yeni karakol
Demografik yapının değiştirilmesinin yanında, buradaki yaşamın “güvenlik konseptine uygun” bir şekilde düzenleneceği belirtilen açıklamada, “Koruma Amaçlı İmar Planı Değişikliği”ne göre Suriçi’ne 6 yeni karakol yapılacağı ifade edildi.
UNESCO tarafından dünya mirası ilan edilen ilçede 147 tanesi anıtsal yapı olmak üzere 595 tescilli taşınmaz kültür varlığının bulunduğu ve yıkımların bunları da tehdit ettiği de eklendi.
Suriçi’nin demografik yapısının ilk kez değiştirilmediği hatırlatılan açıklamada, 25 Mayıs 1915’te 807, 30 Mayıs 1915’te 674 Ermeni’nin Dicle ile Batman çayının buluştuğu yere götürülerek katledildiği ifade edildi. 1 Haziran 1915’te ise bin 60 Ermeni’nin kent dışında katledildiği söylendi.
Açıklama evlerini terk etmeyi reddeden Sur’lulara destek çağrısıyla son buldu.
“Hâlâ bulunamayan cenazeler var”
Açıklamanın okunmasının ardından İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici konuştu. Sur’un 40’a yakın medeniyete ev sahipliği yaptığı ve bir kısmının izini hâlâ taşıdığını söyleyen Bilici, bu mirasın tehlikede olduğuna vurgu yaptı. Sokağa çıkma yasaklarıyla yarıya yakını yıkılan Sur’un şu an dümdüz edildiğine dikkat çeken Bilici, “operasyonlar”da katledilenlerin cenazelerinden hâlâ bulunamayanlar olduğunu hatırlattı. Cenazelerini alabilmek için açlık grevi yapan aileler olduğunu aktaran Bilici, bulunabilen kimi cenazelerin ise köpekler tarafından parçalandığını ifade etti. Sur’un tamamı için alınan “acele kamulaştırma” kararının tamamen siyasi olarak ve merkezi otorite tarafından alındığına dikkat çeken Bilici, evleri kamulaştırılan insanlara “Nereye gidiyorsanız gidin” yaklaşımı olduğunu söyledi. Basında, 2009’dan beri Sur’un yeniden düzenlenmesinin gündemde olduğuna dair haberlere değinen Bilici, o zamanki düzenlemenin kentin tarihi dokusunu bozmadan ve kimseyi evinden atmadan gerçekleştirilmesinin gündemde olduğunu, bugünkü durumun ise tamamen farklı olduğunu söyledi.
“Demografik yapı değiştiriliyor”
Surlulara evlerini tahliye etmeleri için verilen sürenin 11 Haziran’da dolduğunu ve hiç görüşülmeden zorla tahliyelere başlanacağını aktaran Bilici, halkın ise evlerini terk etmek istemediğine dikkat çekti. Sur’un boşaltılmasının ardından buraya kimlerin yerleşeceğinin bilinmediğini, demografik yapının değiştirilmeye çalışıldığını ifade eden Bilici “Türk-Sünni anlayışın egemen olacağı bir yapılaşmaya gidildiğini” söyledi.
HDP’li ailelerin Hüda Par’lılarla aynı semte taşınmak zorunda kaldığını belirten Bilici, ailelerin bir süre sonra buralardan da ayrılmak zorunda kaldıklarını aktardı.
Sur’a dair yapılmak istenen incelemelerin ise devlet tarafından engellendiğini aktaran Bilici, gazeteciler ve insan hakları örgütlerinin ilçeye girdiği andan itibaren ya sürekli takip edildiği ya da ilçeden çıkarıldığını söyledi. Bilici, konuşmasını UNESCO’ya yaptıkları yerinde inceleme çağrısına da yanıt alamadıklarını söyleyerek sonlandırdı.
Konuşmaların ardından Sur’a dair görüntüler izlenerek toplantı sonlandırıldı.
Kızıl Bayrak / İstanbul