Sanık Ahmet Okuducu’ya mahkemede, “Süleyman Yeter’in gözaltına alındığı operasyona katıldın mı?” diye soruldu. Okuducu’nun “Hayır” demesi üzerine avukatlar, operasyona katıldığına dair belge sundu. İkinci soru, “Aynı tarihte başka bir işkenceye karıştınız mı?” şeklinde oldu. Okuducu, yine “Hayır” dedi. Bunun üzerine Okuducu’nun Yeter’den bir yıl önce üç yurttaşa işkence ettiği için mahkum olduğu, davanın zamanaşımından düştüğüne dair evrak verildi. Üstelik Okuducu’nun, kendisiyle beraber yargılanan iki polisi Yeter Davası’nda tanık gösterdiği anlaşıldı. Savcı, Okuducu için “cinayet” suçundan en az 15 yıla kadar ceza verilmesini, 13 yıl firar ettiği için indirim uygulanmamasını istedi. Mahkeme de aynı gerekçeyle tahliye talebini reddetti.
İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen yargılamada Süleyman Yeter’in ağabeyi Mustafa Yeter ile CHP’li milletvekili Sezgin Tanrıkulu, DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk ve BDP'li Sebahat Tuncel de hazır bulundu. Okuducu, yakalandıktan sonra nöbetçi hakimlikte dinlendiği için ifade vermezken, Yeter Ailesi avukatları sanığa sorular yöneltti.
Avukat Faruk Ertekin, Yeter’in de gözaltına alındığı operasyonlara Okuducu’nun katılıp katılmadığını sordu. Okuducu ise “Katılmadım” dedi. Ertekin de üzerinde Okuducu’nun imzasının bulunduğu, 1999 tarihli bir arama tutanağını mahkemeye sundu. Avukat İbrahim Ergün’ün yönelttiği, aynı tarihte bir başka işkence davasında yargılanıp yargılanmadığına ilişkin soru üzerine Okuducu, “Görevim sırasında dava açılmadı” dedi. Ergün bu yanıt sonrası mahkemeye, Okuducu hakkında, görevinin başındayken açılmış Ahmet Turan Davası’nın evraklarını verdi.
SUÇ ORTAKLARINI TANIK GÖSTERMİŞ
Ergün’ün sunduğu dava dosyasına göre Ahmet Turan, Müslüm Turfan ve Dinçer Erdoğan yasadışı TKİP’e yönelik operasyonda 11 Kasım 1998’de gözaltına alındı. Gözaltına işleminden sonra, üç kişiye işkence yaptıkları iddiasıyla Ahmet Okuducu, Mehmet Hallaç, Şeref Bayrakçı ve Mahmut Yıldız adlı dört polise dava açıldı. İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi 2004’te beraat kararı verdi. Fakat Yargıtay kararı bozarak, ceza verilmesini istedi. Ne var ki mahkeme zamanaşımı nedeniyle davayı düşürdü. AİHM 2009’da “işkence” ve “adil yargılanma hakkı ihlali” gerekçesiyle Türkiye’yi mahkum etti. Okuducu, bu davaya katılmazken, suç ortağı Mehmet Hallaç ve Şeref Bayrakçı’yı Süleyman Yeter'e işkence davasında tanık olarak gösterdi. Ergün, o tarihte bu iki tanık hakkında, yalan beyanda bulundukları gerekçesiyle suç duyurusunda bulunduklarını anlattı.
Okuducu’nun yakalandığında, “Tecrübeli bir polisim” dediğini kaydeden Ergün, “Evet, işkence konusunda tecrübelidir” dedi. Okuducu’nun işkenceyi sistematik olarak uyguladığını söyleyen Ergün, sanık polisin Samsun’daki bir evde polisler tarafından eliyle konmuş gibi bulunduğunu belirterek, “Hiç böyle bir yakalama görmedik. Sanık özel olarak profesyonelce korundu” dedi. Ergün, sanığın kendisini arayan İstanbul Emniyeti’ne giderek sahte kimlikle pasaport aldığını ve bu işlemi pilotlara pasaport veren özel birimde yaptığını kaydetti.
EN AZ 15 YIL İSTENDİ
Esas hakkındaki mütalaasını sunan Savcı İsmail Güler, Okuducu’nun Yeter’i konuşturmak için darp ettiğini ve Yeter’in de işkence sonucu öldüğünü kaydetti. Okuducu’nun eski TCK’nın 452. maddesine göre “darp ve cebir suretiyle cinayet” suçundan 15 seneden aşağı olmamak üzere hapis cezası verilmesini isteyen Savcı Güler, sanığın 13 yıl firar ettiği göz önünde bulundurularak, indirime gidilmemesi gerektiğini savundu. Mahkeme de sanığın tahliye talebini aynı nedenle reddetti. Duruşma 8 Ekim 2013’e bırakıldı.
Radikal / 17.09.13