ÖNSÖZ
Komünistler seçim dönemlerinde bir yandan burjuva temsili kurumlara ilişkin her türden gerici ve oportünist hayallerle mücadele ederlerken, öte yandan seçim ortamının sağladığı politizasyondan ve bu arada bizzat seçimlerin kendisinden devrimci amaçlarla yararlanma yoluna gittiler, sınırlı olanaklarını bu doğrultuda etkin biçimde seferber ettiler. Bu çabaya ve çalışmaya öncesi ve sonrasıyla her seçim evresinde siyasal durumun çok yönlü bir değerlendirmesi ile sol hareketin seçimler dönemindeki çizgi ve pratiğinin eleştirel bir değerlendirmesi eşlik etti. Bu beraberinde önemli bir pratik çalışma deneyimi ile birlikte nispeten hacimli bir düşünsel materyal birikimini de getirdi.
Seçimleri ve sol hareketi konu alan ve her açıdan birbirini tamamlayan iki kitap, Tasfiyeci Sürecin Son Aşaması: Parlamentarizm ile birlikte elinizdeki kitap, Seçimler ve Sol Hareket, komünistlerin bu süreçler içindeki düşünce ve değerlendirmelerinin(7)bir bölümünü kapsamakta ve yansıtmaktadır. Bu iki kitap okura bir arada sunulmaktadır, zira gerçekte ikisi bir bütün oluşturmakta, birbirini tamamlamaktadır. Seçimler ve Sol Hareket, daha çok gerici burjuva sınıf düzenini genellikle de erken bir biçimde seçimlere sürükleyen gelişmeleri ve seçimlerin ardından oluşan siyasal tabloya ilişkin değerlendirmeleri içerirken, Tasfiyeci Sürecin Son Aşaması: Parlamentarizm başlıklı kitap esas olarak sol hareket değerlendirmelerinden oluşmakta, seçimler döneminde kendisini özellikle açık biçimde ortaya koyan liberal oportünizmin ideolojik açıdan eleştirisini konu almaktadır. Fakat bu ayrım yine de yanıltıcı olmamalıdır. Sol harekete ilişkin gelişmeler elinizdeki kitapta da hayli geniş bir yer tutmakta, genellikle seçim dönemine ilişkin değerlendirmelere sol hareketin sözkonusu seçimlerde izlediği çizginin bir değerlendirmesi eşlik etmektedir. Siyasal değerlendirme konulu yazıların kendi içinde, ya da dosdoğru sol hareketin seçimlerdeki çizgisini ele alan ayrı yazılar halinde. Okur döner İçindekiler düzenlemesine bakarsa, bu ikinci noktaya ilişkin söylediklerimizin karşılığını daha ilk bakışta görebilir. Nitekim kitabın Seçimler ve Sol Hareket olan başlığı da bu içerik gözetilerek saptanmıştır.
Seçimler, genel kural olarak, siyasal ilgi ve tartışmaların burjuva siyasal yaşamın olağan dönemlerine göre nispeten yoğunlaştığı dönemlerdir. Burjuva düzen partileri emekçi kitlelerde kaçınılmaz olarak oluşan bu ilgi yoğunlaşmasını tümüyle yalana ve demagojiye dayanan bir propaganda ile düzen kanalları içinde tutmaya, onlarda burjuva temsili kurumlarla ilgili hayalleri yaşatmaya ve güçlendirmeye, ve bu arada elbette, oy desteklerini alarak bunu kendileri için bir siyasal güce dönüştürmeye çalışırlar. Devrimci parti ve örgütler ise, aynı ilgi yoğunlaşmasından düzenin ve düzen kurumlarının etkili bir teşhirini yapmak, özellikle seçimler ve parlamento konusundaki hayalleri darbelemek ve olanaklı olduğunca yıkmak, bu çerçevede seçim dönemi politizasyonundan kitlelerin devrimci bilincini, mücadelesini ve örgütlenmesini(8)geliştirmek üzere yararlanmak yoluna giderler.
Bu taban tabana zıt iki davranış çizgisi, ara bir davranış çizgisi olarak reformist akımların parlamentarist çizgisi ile de birleştirilerek, Seçimler ve Parlamento Karşısında Üç Temel Davranış Çizgisi başlıklı metinde ortaya konulmaktadır ve bu metin elinizdeki kitapta Sunuş metni olarak yer almaktadır. Yeterli açıklık ve kapsamdaki bu Sunuş'a burada eklenecek bir şey yok. Fakat yine de, seçimler döneminde devrimci bir parti ya da örgüte düşen görevler konusunda, Türkiye’nin geleneksel devrimci-demokrat çevrelerinin tutucu bir kafa karışıklığı içinde olduklarının altını önemle bir kez daha çizmekte yarar var herhalde. Seçimler vesilesiyle sol hareketi konu alan değerlendirmelerde üzerinde gereğince durulan bu kafa karışıklığı, pratik olarak seçim dönemlerini edilgen bir konumda izleme sonucunu doğurmakta, bu ise burjuva gericiliğinin işini hepten kolaylaştırmakta, bununla da kalmayarak meydanın sol adına neredeyse tümüyle reformist akımlara bırakılmasına yolaçmakta, böylece devrimci düşünce ve mücadeleye bir de bu açıdan zarar vermektedir. Seçimler vesilesiyle solu ele alan değerlendirmelerde daha çok reformist-parlamentarist solun eleştirisi ön plana çıktığı için, sorunun bu yönüne burada bir kez daha işaret etmek, devrimci olmak iddiasındaki parti ve grupların giderek kaba bir zaafiyet halini de alan bu müzmin tutarsızlığına işaret etmek özellikle önemli ve gereklidir.
Aşağıdaki temel fikir, seçim konulu değerlendirmelerimizde yeri geldikçe net biçimde vurgulanmıştır:
“Komünistler için seçim çalışmaları tümüyle devrimci sınıf mücadelesine ilişkin genel hedef ve görevlere tabidir; onlar seçim atmosferinden, kitleleri devrimci hedeflere kazanmanın, onların birliğini, örgütlenmesini ve mücadelesini bu doğrultuda geliştirmenin bir olanağı olarak yararlanmaya bakarlar. Bu çerçevede, kitlelerin karşısına düzenin yasallık cenderesine ve seçimlere uyarlanmış güdük seçim platformları ve bildirgeleriyle değil, kendi bağımsız devrimci sınıf programlarıyla, bunun döneme uyarlanmış ve güncel(9)devrimci görevlere bağlanmış popüler açıklamalarıyla çıkarlar.” (Güncel durum ve devrimci görevler, Bkz. elinizdeki kitap, s. 99)
Bu temel önemde devrimci düşüncenin somutlanmış biçimi komünistlerin seçim dönemi bildirgeleridir. Seçimler ve sol konulu kitaplarımızda bu bildirgelerden birer örneğe yer verdik. Genel seçimlere ilişkin olarak güncelliği yönünden amaca daha uygun olduğu düşüncesiyle 22 Temmuz seçimlerine ait bildirge tercih edilmiştir ve buna elinizdeki kitapta yer verilmiştir (Bkz., s.64-79). Yerel seçimlere ilişkin olarak ise 28 Mart seçimlerindeki bildirge tercih edilmiş ve buna ise öteki kitapta.
Tasfiyeci Sürecin Son Aşaması: Parlamentarizm kitabı içinde yer verilmiştir (Bkz. s. 149- 157). Bu bildirge için öteki kitabın tercih edilmesi, sözkonusu bildirgenin Liberal Solun Yerel Seçim Perişanlığı başlıklı eleştiri dizisinin düşünce ve vurgularını dolaysız olarak somutluyor olmasından dolayıdır.
Elinizdeki kitapta 3 Kasım seçimlerine ayrılan ara bölümde ek metin olarak yer verilen komünist adaylar açıklaması da aynı amaca yöneliktir. (Bkz. s.228-233).
Seçim konulu bir kitaplaştırmada komünistlerin seçim dönemi çalışmalarının pratik deneyimlerini toparlayan metinlere de yer vermek birçok bakımdan amaca uygun olurdu. Buna ilişkin materyalin nispeten dağınık ve bu nedenle de hacimli olması, konuya ilişkin daha derli toplu bazı yazıların ise yaşanan deneyimi zenginliği ve çok yönlülüğü içinde gereğince verememesi nedeniyle bu sonuçta tercih edilmemiştir.
***
Buradaki yazıların sunuluşunda birbirini izleyen seçim dönemleri kronolojisine uygun davranılmış, şu farkla ki bu kronoloji tersten oluşturulmuştur. Yani gündemdeki 22 Temmuz Seçimleri kitabın en başına ve 24 Aralık (1995) Seçimleri ise kitabın en sonuna konulmuştur. Bunun amaca daha uygun olacağını düşündük. Birbirinden birer ara kapakla ayrılan iç bölümler, seçim dönemlerine göre oluşturulmuş bulunduğu ve her bir bölüm kendi içinde ba(10)ğımsız olarak da incelenebileceği için bu tür bir düzenlemenin amaca daha uygun olduğunu düşündük.
Kitaptaki en eski tarihli metinler 24 Aralık 1995 seçimlerine aittir. Seçimlerin solda tasfiyeci savrulmalara vesile olmasının ilk belirgin örneği bu seçim olduğu için bu tercih edilmiştir. Seçimler ve Sol Hareket başlığı taşıyan bir kitap için bu başlangıç tarihi amaca uygundur. 1995’teki 24 Aralık seçimlerini ‘99’da 19 Nisan seçimleri, 2002’deki 3 Kasım seçimlerini 2004’te 28 Mart Yerel Seçimleri izledi. Gündemde ise 22 Temmuz seçimleri var. Kitap bu seçim dönemlerine ilişkin siyasal metinlerden oluşmaktadır. Seçim dönemlerine ilişkin değerlendirmelerimiz kuşkusuz bu metinlerden ibaret değildir; kendiliğinden anlaşılabileceği gibi burada yer verilenler, sözkonusu seçim dönemlerini düzen ve sol yönünden en derli toplu veren metinlerden oluşmaktadır.
***
İki hacimli kitap halinde okura sunulan materyal, komünist hareketin seçim eksenli değerlendirme ve tartışmalar alanındaki çok yönlü birikimini ortaya koymaktadır. Burada marksist ilkelere dayalı ideolojik bakış açısı, bunun ürünü açık, sağlam ve tutarlı politik çizgi ve nihayet etkin bir pratik çalışma deneyimi birbirini tamamlamaktadır. Seçim dönemlerinin geleneksel solun tasfiyeci sürüklenişinde yeni evrelere vesile olması son 10-12 yıldan beridir neredeyse bir kural haline gelmiştir. Bu nedenle, bu birikimin dikkatle incelemesinin her ciddi ve samimi devrimci için fazlasıyla yararlı olacağına inanıyoruz.