Seçimler ve sol hareket

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 17 Eylül 2015
  • 15:55

ÖNSÖZ

Komünistler seçim dönemlerinde bir yandan burjuva temsili kurumlara ilişkin her türden gerici ve oportünist hayallerle mücadele ederlerken, öte yandan seçim ortamının sağladığı politizasyondan ve bu arada bizzat seçimlerin kendisinden devrimci amaçlarla ya­rarlanma yoluna gittiler, sınırlı olanaklarını bu doğrultuda etkin bi­çimde seferber ettiler. Bu çabaya ve çalışmaya öncesi ve sonrasıyla her seçim evresinde siyasal durumun çok yönlü bir değerlendirmesi ile sol hareketin seçimler dönemindeki çizgi ve pratiğinin eleştirel bir değerlendirmesi eşlik etti. Bu beraberinde önemli bir pratik ça­lışma deneyimi ile birlikte nispeten hacimli bir düşünsel materyal birikimini de getirdi.

Seçimleri ve sol hareketi konu alan ve her açıdan birbirini ta­mamlayan iki kitap, Tasfiyeci Sürecin Son Aşaması: Parlamentarizm ile birlikte elinizdeki kitap, Seçimler ve Sol Hareket, ko­münistlerin bu süreçler içindeki düşünce ve değerlendirmelerinin(7)bir bölümünü kapsamakta ve yansıtmaktadır. Bu iki kitap okura bir arada sunulmaktadır, zira gerçekte ikisi bir bütün oluşturmakta, bir­birini tamamlamaktadır. Seçimler ve Sol Hareket, daha çok gerici burjuva sınıf düzenini genellikle de erken bir biçimde seçimlere sü­rükleyen gelişmeleri ve seçimlerin ardından oluşan siyasal tabloya ilişkin değerlendirmeleri içerirken, Tasfiyeci Sürecin Son Aşa­ması: Parlamentarizm başlıklı kitap esas olarak sol hareket değerlendirmelerinden oluşmakta, seçimler döneminde kendisini özellikle açık biçimde ortaya koyan liberal oportünizmin ideolo­jik açıdan eleştirisini konu almaktadır. Fakat bu ayrım yine de ya­nıltıcı olmamalıdır. Sol harekete ilişkin gelişmeler elinizdeki kitapta da hayli geniş bir yer tutmakta, genellikle seçim dönemine ilişkin değerlendirmelere sol hareketin sözkonusu seçimlerde izlediği çizginin bir değerlendirmesi eşlik etmektedir. Siyasal değerlen­dirme konulu yazıların kendi içinde, ya da dosdoğru sol hareketin seçimlerdeki çizgisini ele alan ayrı yazılar halinde. Okur döner İçin­dekiler düzenlemesine bakarsa, bu ikinci noktaya ilişkin söyle­diklerimizin karşılığını daha ilk bakışta görebilir. Nitekim kitabın Seçimler ve Sol Hareket olan başlığı da bu içerik gözetilerek sap­tanmıştır.
Seçimler, genel kural olarak, siyasal ilgi ve tartışmaların bur­juva siyasal yaşamın olağan dönemlerine göre nispeten yoğunlaş­tığı dönemlerdir. Burjuva düzen partileri emekçi kitlelerde kaçı­nılmaz olarak oluşan bu ilgi yoğunlaşmasını tümüyle yalana ve demagojiye dayanan bir propaganda ile düzen kanalları içinde tutmaya, onlarda burjuva temsili kurumlarla ilgili hayalleri yaşat­maya ve güçlendirmeye, ve bu arada elbette, oy desteklerini ala­rak bunu kendileri için bir siyasal güce dönüştürmeye çalışırlar. Devrimci parti ve örgütler ise, aynı ilgi yoğunlaşmasından düzenin ve düzen kurumlarının etkili bir teşhirini yapmak, özellikle seçim­ler ve parlamento konusundaki hayalleri darbelemek ve olanaklı ol­duğunca yıkmak, bu çerçevede seçim dönemi politizasyonundan kit­lelerin devrimci bilincini, mücadelesini ve örgütlenmesini(8)geliştirmek üzere yararlanmak yoluna giderler.

Bu taban tabana zıt iki davranış çizgisi, ara bir davranış çizgisi olarak reformist akımların parlamentarist çizgisi ile de birleştiri­lerek, Seçimler ve Parlamento Karşısında Üç Temel Davranış Çiz­gisi başlıklı metinde ortaya konulmaktadır ve bu metin elinizdeki kitapta Sunuş metni olarak yer almaktadır. Yeterli açıklık ve kap­samdaki bu Sunuş'a burada eklenecek bir şey yok. Fakat yine de, seçimler döneminde devrimci bir parti ya da örgüte düşen görev­ler konusunda, Türkiye’nin geleneksel devrimci-demokrat çevre­lerinin tutucu bir kafa karışıklığı içinde olduklarının altını önemle bir kez daha çizmekte yarar var herhalde. Seçimler vesilesiyle sol hareketi konu alan değerlendirmelerde üzerinde gereğince durulan bu kafa karışıklığı, pratik olarak seçim dönemlerini edilgen bir ko­numda izleme sonucunu doğurmakta, bu ise burjuva gericiliğinin işini hepten kolaylaştırmakta, bununla da kalmayarak meydanın sol adına neredeyse tümüyle reformist akımlara bırakılmasına yolaçmakta, böylece devrimci düşünce ve mücadeleye bir de bu açıdan zarar vermektedir. Seçimler vesilesiyle solu ele alan değerlendir­melerde daha çok reformist-parlamentarist solun eleştirisi ön plana çıktığı için, sorunun bu yönüne burada bir kez daha işaret etmek, devrimci olmak iddiasındaki parti ve grupların giderek kaba bir zaafiyet halini de alan bu müzmin tutarsızlığına işaret etmek özel­likle önemli ve gereklidir.

Aşağıdaki temel fikir, seçim konulu değerlendirmelerimizde yeri geldikçe net biçimde vurgulanmıştır:

“Komünistler için seçim çalışmaları tümüyle devrimci sınıf mü­cadelesine ilişkin genel hedef ve görevlere tabidir; onlar seçim at­mosferinden, kitleleri devrimci hedeflere kazanmanın, onların bir­liğini, örgütlenmesini ve mücadelesini bu doğrultuda geliştirmenin bir olanağı olarak yararlanmaya bakarlar. Bu çerçevede, kitlelerin karşısına düzenin yasallık cenderesine ve seçimlere uyarlanmış gü­dük seçim platformları ve bildirgeleriyle değil, kendi bağımsız dev­rimci sınıf programlarıyla, bunun döneme uyarlanmış ve güncel(9)devrimci görevlere bağlanmış popüler açıklamalarıyla çıkarlar.” (Güncel durum ve devrimci görevler, Bkz. elinizdeki kitap, s. 99)

Bu temel önemde devrimci düşüncenin somutlanmış biçimi ko­münistlerin seçim dönemi bildirgeleridir. Seçimler ve sol konulu kitaplarımızda bu bildirgelerden birer örneğe yer verdik. Genel se­çimlere ilişkin olarak güncelliği yönünden amaca daha uygun ol­duğu düşüncesiyle 22 Temmuz seçimlerine ait bildirge tercih edil­miştir ve buna elinizdeki kitapta yer verilmiştir (Bkz., s.64-79). Yerel seçimlere ilişkin olarak ise 28 Mart seçimlerindeki bildirge tercih edilmiş ve buna ise öteki kitapta.

Tasfiyeci Sürecin Son Aşa­ması: Parlamentarizm kitabı içinde yer verilmiştir (Bkz. s. 149- 157). Bu bildirge için öteki kitabın tercih edilmesi, sözkonusu bil­dirgenin Liberal Solun Yerel Seçim Perişanlığı başlıklı eleştiri dizisinin düşünce ve vurgularını dolaysız olarak somutluyor ol­masından dolayıdır.

Elinizdeki kitapta 3 Kasım seçimlerine ayrılan ara bölümde ek metin olarak yer verilen komünist adaylar açıklaması da aynı amaca yöneliktir. (Bkz. s.228-233).
Seçim konulu bir kitaplaştırmada komünistlerin seçim dönemi çalışmalarının pratik deneyimlerini toparlayan metinlere de yer ver­mek birçok bakımdan amaca uygun olurdu. Buna ilişkin materya­lin nispeten dağınık ve bu nedenle de hacimli olması, konuya iliş­kin daha derli toplu bazı yazıların ise yaşanan deneyimi zenginliği ve çok yönlülüğü içinde gereğince verememesi nedeniyle bu so­nuçta tercih edilmemiştir.

***

Buradaki yazıların sunuluşunda birbirini izleyen seçim dö­nemleri kronolojisine uygun davranılmış, şu farkla ki bu kronoloji tersten oluşturulmuştur. Yani gündemdeki 22 Temmuz Seçimleri ki­tabın en başına ve 24 Aralık (1995) Seçimleri ise kitabın en sonuna konulmuştur. Bunun amaca daha uygun olacağını düşündük. Bir­birinden birer ara kapakla ayrılan iç bölümler, seçim dönemlerine göre oluşturulmuş bulunduğu ve her bir bölüm kendi içinde ba­(10)ğımsız olarak da incelenebileceği için bu tür bir düzenlemenin amaca daha uygun olduğunu düşündük.

Kitaptaki en eski tarihli metinler 24 Aralık 1995 seçimlerine ait­tir. Seçimlerin solda tasfiyeci savrulmalara vesile olmasının ilk be­lirgin örneği bu seçim olduğu için bu tercih edilmiştir. Seçimler ve Sol Hareket başlığı taşıyan bir kitap için bu başlangıç tarihi amaca uygundur. 1995’teki 24 Aralık seçimlerini ‘99’da 19 Nisan se­çimleri, 2002’deki 3 Kasım seçimlerini 2004’te 28 Mart Yerel Se­çimleri izledi. Gündemde ise 22 Temmuz seçimleri var. Kitap bu seçim dönemlerine ilişkin siyasal metinlerden oluşmaktadır. Seçim dönemlerine ilişkin değerlendirmelerimiz kuşkusuz bu metinlerden ibaret değildir; kendiliğinden anlaşılabileceği gibi burada yer ve­rilenler, sözkonusu seçim dönemlerini düzen ve sol yönünden en derli toplu veren metinlerden oluşmaktadır.

***

İki hacimli kitap halinde okura sunulan materyal, komünist ha­reketin seçim eksenli değerlendirme ve tartışmalar alanındaki çok yönlü birikimini ortaya koymaktadır. Burada marksist ilkelere da­yalı ideolojik bakış açısı, bunun ürünü açık, sağlam ve tutarlı po­litik çizgi ve nihayet etkin bir pratik çalışma deneyimi birbirini ta­mamlamaktadır. Seçim dönemlerinin geleneksel solun tasfiyeci sürüklenişinde yeni evrelere vesile olması son 10-12 yıldan beri­dir neredeyse bir kural haline gelmiştir. Bu nedenle, bu birikimin dikkatle incelemesinin her ciddi ve samimi devrimci için fazlasıyla yararlı olacağına inanıyoruz.