Önce “kriz mriz yok” diye vaaz veren, ardından “kriz fırsatlar yaratır” diyen, krizin konuşulmasına bile tahammül edemez duruma düşünce de medyadaki beslemelerine “krizi unutturun” diye emir veren saray rejiminin başı, son olarak “kemer sıkma” politikalarını ilan etti.
T. Erdoğan tarafındın imzalanan ve “2019-2021 Dönemi Yatırım Programı Hazırlıkları” diye anılan bu “kemer sıkma” programıyla kamu harcamalarında kısıtlamaya gidilecek. Programa göre kamu alanındaki yatırımların bir kısmının durdurulması ve yeni yatırım yapılmaması öngörülüyor.
Kamu harcamalarının kısılması, öncelikle sağlık, eğitim, yerel yönetimlerin hizmetleri gibi halkı ilgilendiren alanlara ayrılan bütçenin kısılması anlamına geliyor. “Çok acil durumlar” dışında ameliyat yapmanın yasaklanması, hastaların birçok ilaca ulaşamamaları, atanamayan yüz binlerce öğretmenin işsizliğe mahkumiyetinin devamı vb. sorunları daha da derinleştirilecek bir programdır söz konusu olan.
Emekçilerin temel ihtiyaçlarından kesilerek sağlanacak “tasarruflar” ise, saray rejimi tarafından -AKP şefinin deyimiyle- “faiz lobisi”nin kasalarına akıtılacak.
Sarayın dinci-şoven rejimi, “tasarruf” adı altında emekçilerin temel ihtiyaçları için harcanması gereken kaynaklara el atarken, kendi sefahat düzeninden ise milim şaşmıyor.
Kısa süre önce açıklanan resmi rakamlara göre saraydaki sefahatin günlük maliyeti 1,8 milyon liraya ulaşıyor. Gayrı resmi miktarı ise “faniler” bilmiyor. Bu israf yetmiyormuş gibi, Cumhurbaşkanlığı Politika Kurulları için 76 kişi alındı. Meziyetleri saraya dalkavukluk yapmaktan ibaret olan bu kişilere ödenecek maaş aylık 12 bin lirayı bulacak.
Ölçüsüz israf sarayla sınırlı değil. Örneğin TÜSİAD’ın hazırladığı Merkezi Yönetim Bütçesi raporuna göre AKP hükümeti 2017 yılında yaptığı 65 milyar liralık harcamayı ‘diğer giderler’ adı altında gizledi. Görüldüğü gibi saraydaki ölçüsüz sefahatin yanı sıra AKP de bütçeyi fütursuzca yağmalıyor.
Milyonları işsizlik ve sefalete sürükleyen bu iktidar, bütçeyi yağmalama ayrıcalığını “yerlilik/millilik” diye yutturmaya çalışmakla kalmıyor, utanıp sıkılmadan da halkı fedakarlık yapmaya çağırıyor.