Kriz işçilerin emekçilerin yaşamını kasıp kavururken, saray rejimi israf, şatafat ve kayırmada sınır tanımıyor. Emekçiler için yaşam koşullarının günden güne ağırlaştığı bir zamanda AKP şefinin özel giderleri, sarayın katlanarak astronomik rakamlara ulaşan israflarıyla ilgili haberler medyadan eksik olmuyor.
Meclisin onayladığı saray bütçesi şatafat konusunda hiçbir sınır tanınmadığını yeniden teyit etti. Buna göre milyarları bulan “örtülü ödenek” hariç, 2019 bütçesinden saraya 2.9 milyar lira para aktarılacak. Emekçilere “tasarruf yapın” diye vaaz verenler, sarayın bütçesini %231 oranında arttırdılar. Lüksün, şatafatın, görgüsüzlüğün karışımı olan bu devasa bütçeyi saraya aktaranlar, utanıp sıkılmadan milyonlarca işçiye, emekçiye, yoksula “krizin faturasını ödemek için sefilliğe razı olacaksınız!” diye fetva veriyorlar.
***
“Utanmazlığın bu kadarına pes!” dedirten icraatlardan biri, AKP şefi ile ailesi için 3 milyon TL ödenek ayrılacak olmasıdır. Emekçilerin ilaç bulamadığı, ameliyat olacak hasta yakınlarına “eldivenleri alın yoksa ameliyatı yapamayız” dendiği yerde büyük şef ve eşi için 3 milyon TL sağlık ödeneği ayrılabiliyor.
Milyarları ne yapacağını şaşıran AKP şefiyle dalkavukları 1.95 milyar TL’yi “başkanlık sisteminin devraldığı görevlerle yeni kurulan birimler için” harcayacaklarmış. Bu arada sarayın “temsil ve tanıtım” giderlerinin de %147 oranında arttırılacağı da belirtildi.
Saray için ayrılan milyarlara ek olarak “örtülü ödenek” adı altında iç edilen milyarlar eklendiğinde AKP şefi, müritleri ve dalkavuklarının bu kadar çok paraya el koymaktan dolayı başları dönmüş olmalı. İşçilerin, emekçilerin ürettiği artı-değerden bu kadar büyük bir pay alanların lüks ve şatafatta sınır tanımamaları şaşırtıcı değil.
Belirtelim ki, sorun lüks ve şatafattan ibaret değil. Saray rejimi olunca, bütün saraylara el koyma ve yeni saraylar inşa ettirme gibi bir saplantı da oluyor. Yazlık saray inşa ettiren AKP şefi, İstanbul’daki saraylara “çalışma ofisi” adı altında fiilen el koymuştu. Topkapı Sarayı bunun istisnası idi. Yakında yayınlanacağı belirtilen “Cumhurbaşkanlığı kararnamesi” ile Topkapı Sarayı’nın da Cumhurbaşkanlığı’na bağlanacağı söyleniyor.
AKP şeflerinin, Batılı emperyalistlerin yarı-sömürgesi durumuna düştükten sonra utanç verici bir çöküşle dağılan Osmanlı İmparatorluğu’nu yeniden ihya etme emelleri bir sır değildi. Gelinen aşamada Topkapı Sarayı’nın büyük şef tarafından ele geçirilmesi mukadder görünüyor. Saray rejimi işbaşında olduğuna göre sarayda sefahat sürmek de Topkapı Sarayı’na yerleşmek de zor değil. Ancak ölü saltanatı ihya etmek mümkün olmadığı gibi, bu hevese kapılanların tarihin çöplüğünde çürüyen saltanatın yanına intikal etmeleri kaçınılmazdır.