“Sağlık Bakanlığı toplumu yanıltıyor”

SES Ankara Şubesi bugün yaptığı basın toplantısında “Biz sağlık ve sosyal hizmet emekçileri salgınla ilgili görüşlerin Sağlık Bakanlığı’nın veriler üzerinden açıklanmasının yanlış olduğunu ve toplumu yanılttığını, bu veriler üzerinden politika belirlenmesinin doğru sonuç doğurmayacağını biliyoruz” dedi.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 10 Ağustos 2020
  • 20:54

Covid-19 salgını döneminde normalleşmeye geçiş süreci ile ilgili SES Ankara Şube Yönetim Kurulu basın toplantısı gerçekleştirdi. Ankara şube binasında yapılan basın toplantısında basın metnini Şube Eş Başkanı Nazan Karacabey okudu.

Sağlık Bakanlığı’nın günlük açıklamalarını hatırlatan Karacabey “Biz sağlık ve sosyal hizmet emekçileri salgınla ilgili görüşlerin Sağlık Bakanlığının veriler üzerinden açıklanmasının yanlış olduğunu ve toplumu yanılttığını, bu veriler üzerinden politika belirlenmesinin doğru sonuç doğurmayacağını biliyoruz. Mayıs ayından itibaren Sağlık Bakanlığı salgının seyrinin böyle gitmemesi gerektiğini ifade etmektedir. Dünya geneli birçok

ülke 2. dalgadan bahsederken ülkemizde vaka sayısının halen binli sayılarda seyretmesi birinci

dalganın atlatılamadığının göstergesidir” dedi.

“Bazı hastanelerde yoğun bakım ve normal servislerde boş yer bulunamamaktadır”

Karacabey Ankara’da hastanelerin ve hastaların durumunu şu ifadelerle özetledi:

“İlimiz yataklı tedavi kurum başvuru sayısı, ortalama, aylık 3 milyon olurken, pandeminin ilk üç ayında 600 bine kadar düşmüş, Mayıs ayı sonrası 800 binle başlayan ivme hızla artış göstererek normal dönem seyrine yaklaşmıştır. Yoğun bakım yatak doluluk oranı pandemi sürecince %75’lerin üzerinde seyrederken bugün ilimizde bazı hastanelerde yoğun bakım ve normal servislerde boş yer bulunamamaktadır.

İlimizde Abdurrahman Yurtaslan Onkoloji EAH, Etlik Zübeyde Hanım Kadın Hastalıkları EAH, Dr. Sami Ulus Kadın Doğum Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları EAH dışında tüm hastanelerde Covid-19 tanısı ile yatan hastalar bulunmaktadır. İlimiz hastanelerinde tedavi altında 3500’e yakın pozitif tanılı ve şüpheli hasta bulunmakta, bu hastaların 2000’e yakını pozitif tanılı hastalardan oluşmaktadır. Yatan hastaların 200’e yakını yoğun bakım hastasıdır.”

Artan vaka sayılarına bağlı olarak hastanelerde yer kalmadığını belirten Karacabey “Bu durum mutlak yatış yapması gereken hastaların acil servislerde bekletilmesine, ancak kliniklerde yer açılması halinde tranferlerinin gerçekleştirilmesine neden olmaktadır. Tanı alan hastalar, bulguları hafifse ilaçla tedavisi verilerek evlerine gönderilmekte, zamanla tablosu ağırlaşan bazı hastalar tekrar hastaneye müracaat etse de müdahalede geç kalınarak hayatını kaybetmektedir.

Evde takip edilen hastaların artması nedeniyle, her aile hekimliği birimine testi pozitif ve temaslı 35-45 hasta düşmektedir. İlimizde 450 aile sağlığı merkezinde 1700 civarı aile hekimliği birimi olduğu düşünüldüğünde pozitif hasta ya da temaslı hasta sayısı ortaya çıkmaktadır” dedi.

Vaka artışıyla hastane ve sağlık çalışanları pandemiye yöneltildi

Vaka artışıyla birlikte Karacabey, hastane ve sağlık çalışanlarının durumunu “Bu artışlar nedeniyle pandemi süresince acil vakalar dışında kullanılmayan ağız diş sağlığı merkezleri ve birçok hastanenin aktif hizmet sunmayan bölümlerinden 788 sağlık çalışanı son bir haftada filyasyon çalışmaları kapsamında görevlendirilmiştir” ifadelerini kullanarak açıkladı.

Yatakların doluluğu üzerine ise Karacabey şunları ifade etti:

“Bizim genel olarak ifademiz tüm yatakların dolu olduğu değildir. Pandemi nedeniyle fiili olarak kullanılabilir yataklarda ve Covid-19 tanısı alan hastaların yatırılacağı klinik yataklarında boş yer kalmadığıdır. Nitekim Ankara İl Sağlık Müdürlüğü’nün Pandemi Değerlendirme Toplantısı sonrası aldığı kararlar resmi yazıyla kurumlara gönderilerek kamuoyunda tartışmaya açılmış ve Ankara İl Sağlık Müdürlüğü 1 Haziran Normalleşme kararından geri adım atmak zorunda kalmıştır.”

Sıkıntıların kaynağı: Sağlık hizmetinin piyasalaştırılarak satılması

Sağlık hizmetlerinin sıkıntılarına da değinen Karacabey “Pandemi süresince sağlık hizmetlerin durma noktasına getiren durum; sağlık hizmetlerinin piyasalaştırılması ve iktidarın kendini yeniden yaratmak amacıyla uyguladığı popülist sağlık politikalarının sonucudur. Sağlık alanında atılan yanlış adımlar sağlık hizmetlerinin zarar görmesine neden olurken, sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin yaşamlarını doğrudan tehdit etmektedir” dedi.

Benzer sıkıntıların sağlık emekçilerinin çalışma ve yaşam koşullarında da olduğunu belirten Karacabey “Dünyanın pek çok yerinde pandemiden ders çıkaran iktidarlar sağlık çalışanlarının haklarında ve sağlık sistemlerinde iyileştirmeler yaparken, ülkemizde güvenceli istihdam, temel ücrette iyileştirme, 3600 ek gösterge, yıpranma payı gibi haklarda iyileştirme yapılmadığı gibi, sağlık sistemlerinde neoliberal talan sürdürülmeye devam etmektedir” dedi.

Karacabey son olarak şunları ifade etti:

“Bugün illerde nitelikli filyasyon çalışmasının dahi yapılmaması nedeniyle salgının seyri kontrolü imkansız hal almıştır.Tüm bu olumsuzluklar sonbahar dönemi ile birlikte sağlık sisteminde daha da ciddi sorunlar ortaya çıkaracağı bir gerçektir.”