Türkiye kapitalizmi, “rekor büyüme ve ihracat” verileriyle AKP şefleri tarafından yüceltilirken, dış ticaret verileri bu rekorlardaki çarpıklığı ve krize açık tabloyu gözler önüne seriyor. İktisatçı Uğur Gürses’in benzetmesiyle ekonomi, ‘yokuş aşağı frenleri patlamış bir araç’ misali gidiyor ve bu açıdan da aracın sürati, övünülecek en son şey olma özelliği taşıyor.
Önce Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin Mart ayı verileri, sonra da Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın açıkladığı geçici dış ticaret rakamları açıklandı. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ile Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkçi, bu veriler üzerinden “ihracatta rekor” propagandasını öne çıkarttı. Bunu yaparken de kendi çıkarları gereği tabloyu çarpıttılar. Doların TL karşısında kırdığı rekoru ve enflasyondaki rekor artışları görmezden geldiler. Oysa dolar bazında rekor kıran ihracat, miktar bazında tam da bu nedenle düşüş göstermişti.
Artan ithalat, dış ticaret açığı ve dışa bağımlılık
Rekorlarla övünülen ‘pembe tablo’lara rağmen, Türkiye ekonomisindeki kriz eğilimi, ihracatın ötesine bakıldığında, ithalat ve dış ticaret açığında devam eden artışlarla gözler önüne seriliyor. Zira dış ticaret açığı rekor artışlarla devam ederken, ithalat da ihracattan daha fazla büyüyor.
Son olarak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın açıkladığı Mart ayı verilerinde de ihracat geçtiğimiz yılın aynı ayına kıyasla yüzde 8 artışla 15 milyar 599 milyon dolara ulaşsa da, ithalat yüzde 12,77 artışla 21 milyar 421 milyon dolara tırmandı. Bu açıdan ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 72,8 olurken, dış ticaret açığı da 5 milyar 822 milyon dolara çıktı. Dış ticaret açığı da geçtiğimiz yılın aynı ayına kıyasla yüzde 28’e yakın artış göstermiş oldu.