Rejim krizinin can simidi “yeni” anayasa: İşçi ve emekçileri aldatmanın yeni kılıfı

Bugüne kadar hiçbir anayasa burjuva düzen içinde işçi ve emekçilere “demokrasi” getirmemiş, insanca bir yaşam sağlamamıştır.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 10 Aralık 2016
  • 07:45

Anayasa ve başkanlık tartışmaları bir kez daha gündemin ön sıralarında yer aldı. Son bir hafta içinde gündeme anayasa değişikliğine dair bir dizi haber yansıdı. MHP ile varılan anlaşmalardan değişikliğin ne zaman meclise geleceğine kadar irili ufaklı her haber, burjuva medya tarafından şişirilerek işçi ve emekçilerin önüne konuldu.

Söz konusu sermaye devletinin akıbeti ise gerisi teferruattır

AKP-Erdoğan iktidarı, 15 Temmuz’un ardından tüm ülkede “devlet ve demokrasi elden gidiyor” rüzgarları estirerek darbe girişimini fırsata çevirmeyi başardı. En büyük destekçisini ise Devlet Bahçeli şahsında MHP’de buldu. Artakalan destekçilerinden CHP’nin payına ise rüzgarın ilk etkisinin ardından ve HDP’ye yönelen baskı ve tutuklamaların kendilerine uzanan artçıları sonucunda etkin muhalefet sularında yüzmek düştü.

15 Temmuz’dan bu yana geçen beş ayda FETÖ’nün devlet içinden temizlenmesi adı altında tam bir sürek avı yürütülüyor. Bu saldırıların başlıca hedefi ise başta Kürt hareketi ve devrimci-ilerici güçler olmak üzere toplumun muhalif hemen her kesimidir. AKP iktidarının muhalif kesimlere karşı uyguladığı baskı politikaları ile kardeşliğini pekiştirdiği MHP, anayasa değişikliği konusunda da AKP’nin tam hizmetinde hareket etmekten geri durmadı. Sermaye devletinin bu iki temsili kanadının, faşizan baskı politikalarının ötesinde, paylaştığı başka bir kaygı vardır. O da sermaye devletini bekleyen akıbetin ta kendisidir.

AKP’nin anayasa tartışmaları ve başkanlık hesapları yeni değil. Bugün MHP’nin, AKP’nin önünde boylu boyunca uzanmasının gerisinde düzen siyasetinin karşı karşıya kaldığı açmazlara karşı can simidi işlevi gören anayasa değişiklikleri konusunda benimsenen “söz konusu sermaye devletinin akıbeti ise gerisi teferruattır” bakışı yatmaktadır.

2017’ye kapsamlı hazırlık

Bir yanda anayasa değişikliği tartışmaları sürerken, bir yandan da ağır bir ekonomik krizin kapıda olduğuna dair çığlıklar giderek yükseliyor. Krize karşı dolar bozdurma gibi akıl almaz önlemleri öne sürmekten öteye gidemeyenlerin yönetim şeklinin revize edilmesi noktasında son derece hummalı bir çalışma içinde olmaları oldukça anlaşılırdır. Zira sermaye devleti, 15 Temmuz’la doruğa çıkan rejim krizinin sürdüğü koşullarda karşı karşıya kalınacak olan ekonomik krizle beraber sınıflar mücadelesinde yeni dinamiklerin ortaya çıkacağının farkındadır. Ve tüm kartlarını bu hesap üzerinden oynamaktadır. Rejim krizinin beraberinde getirdiği siyasi açmazları kapatma gayretinin sonucu olarak gündeme gelen anayasa değişikliğine dair tartışmalar da bu kartlardan yalnızca biridir.

2017 yılının her açıdan zor geçeceğini ağızlarından kaçıran AKP’li şefler şimdiden önlemler alma çabası içindeler.

Bunun yanı sıra, işçi ve emekçilerin şoven duygularını körükleyerek, darbe girişimi ile “tehdit” altına giren sözde “demokrasinin” yeni anayasa ile perçinleneceği propagandası yürütüyorlar. Böylelikle işçi ve emekçileri kendi kirli çıkarları etrafında kümelemenin peşindedirler.

Ancak vurgulamak gerekir ki, bugüne kadar hiçbir anayasa burjuva düzen içinde işçi ve emekçilere “demokrasi” getirmemiş, insanca bir yaşam sağlamamıştır. Burjuva düzenin anayasa metinlerinden demokrasi ve insanca bir yaşam beklemek ölüden göz yaşı beklemekten farksızdır. Ayrıca günümüz Türkiye’sinde yap boz misali değiştirilen, düğmesiz cübbelerini erk karşısında iliklemeye kalkanlardan kurulu, siyasal iktidarın güdümündeki bir hukuk sistemi ile bu tümden olanaksızdır. Bu olgular, düzen ve onun kağıt üstünde kalan sözde yasalarının gerçekliğine yeterince ışık tutmaktadır.

Kurtuluş sosyalizmde!

AKP’nin kendi siyasal iktidarını güçlendirmek ve rejim krizini kendi cephesinden çözmek adına ortaya attığı, işçi ve emekçileri manipüle eden tüm bu tartışmaların karşısında işçi ve emekçilerin tek bir seçeneği vardır: Düzen güçlerinin sözde çözümlerine sarılmak ve sahte vaatlerine kulak vermek yerine, kendi sınıfının çıkarları etrafında kenetlenmek ve sosyalist bir dünyanın inşasına omuz vermek…