Pandemi bahanesiyle hapishanelerde artan baskı

Pandemi bahanesiyle hapishanelerde hak gaspları artıyor.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 02 Ağustos 2020
  • 13:14

Koronovirüs pandemisi sonrası hapishanelerde “önlem” adı altında hak gaspları yaşandı. Alınan önlemler ise yetersiz. Yetersizlik bile bir saldırı niteliğinde bunun bir örneği ise 8 tutsağa bir maske verilmesi oldu.

Yeni Yaşam’da yer alan Hüseyin Aykol’un yer verdiği tutsakların mektupları bu durumu çok net ifade ediyor. Van Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’nde bulunan Talat Şanlı, 2020 yılı Haziran ayı hak ihlallerini raporlaştırdığı mektubunda şöyle diyor:

“Koronavirüse karşı Haziran ayı boyunca birkaç kez dezenfektan sıkmanın dışında ciddi bir önlem alınmadı. Maske ve dezenfektan gibi gerekli ihtiyaçlar mahpuslara dağıtılmadığı gibi, bunlar kantinde fahiş fiyatlarla satılıyor.

Yusuf Kenan Dinçer, Wernike Korsakoff hastalığı başta olmak üzere birçok ağır hastalığı olmasına rağmen 16 Mart 2020 gününden bu yana tek kişilik hücrede tutulmakta. Akil Nergüz de aynı tarihte geçici denilerek tek kişilik hücreye götürüldü. Ancak halen geri getirilmiyorlar. Rabbena Hanedar, ağırlaştırılmış müebbet hapis hükümlüsü olduğu gerekçesiyle kimseyle görüştürülmüyor. Havalandırmaya 1 saat süreyle çıkartılıyor. Cezaevinde haftada iki gün olan revir hakkımız, haftada bir güne düşürülmüş bulunuyor.

Başta AYM olmak üzere ‘hakkında toplatma kararı olmayan kitap ve dergilerin içeriye girmesi gerekir’ yönündeki birçok mahkeme kararına rağmen, kitap, dergi ve gazetelerin içeriye verilmemesi keyfi olarak sürüyor. Taner Korkmaz ve Rabbena Hanedar’a gelen Halk Okulu dergileri verilmedi. Y. Kenan Dinçer’e ve Rabbena Hanedar’a verilmeyen dergiler hakkında yaptığı itiraz İnfaz Hakimliği ve Van 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildi.

Haftada 10 saat sohbet hakkı, pandemi öncesi burada sadece 3 saat olarak uygulanıyordu. Son dört aydır tamamen kaldırılmış bulunan sohbet hakkının ne zaman başlayacağı belirsizdir. Bu arada, kimi gazete ve gazetecilere göndermek istediğimiz mektuplar bekletilmekte ve gönderilmemektedir.

Mecit Şahinkaya, Rebbena Hanedar, Taner Korkmaz, Talat Şanlı, Akil Nergüz, Murat Kaymaz ve Yusuf Kenan Dinçer’e birer ay süreyle ücret karşılığı çalıştırılan işten yoksun bırakma cezası verildi. (Gerçi çalıştığımız falan yok ama) Koronavirüs gerekçesiyle aile ve avukat ziyaretlerinin yasaklanması haziran ayında da devam etti. Başladığı söylenen kapalı ziyaret ayda sadece bir defa ve bir kişiyle sınırlı tutuldu.

Tutuklu ve hükümlülerin kantin ihtiyaçları da sebze-meyva dahil iki haftada bir karşılanıyor. Temizlik malzemeleri başta olmak üzere temel ihtiyaç maddeleri ‘yok’ denilerek aylarca satılmıyor. Tek çeşit ve fahiş fiyatla satılan tükenmez kalemle adeta soygun yapılıyor.”

* * *

Bolu F Tipi Hapishanesi’nde bulunan Mustafa Taştan, gönderdiği faks metninde şöyle diyor:

“Sizin de yakından takip ettiğiniz gibi uzun bir süredir tüm dünyayı cendereye almış bir pandemi dönemi yaşanmakta. Birçok ülkede bu olumlu gelişmelere, sistemlerini yeniden sorgulama ve gözden geçirmeye vesile olurken, maalesef bizde tam tersine gelişmelere neden oluyor. Kaldığımız zindanlara bu durum, kat be kat olumsuz olarak yansımakta. Kısacası bu dönemde temel haklarımızda yaşadığımız hukuksuzlukları, kısaca özetleyip, sizin aracılığınızla kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz.

Revire çıkartılmıyoruz, ilaçlarımız doğru dürüst verilmiyor. Tüm diş tedavileri askıya alındı, sadece diş çekimi yapılıyor. Hastaneye nadiren giden ve gelen arkadaşlarımız 14 gün ağır koşullar altında, hijyenik olmayan tecritte tutuluyor ve hiçbir suretle havalandırma hakkını kullanamıyor. Ailelerimiz ancak geçen ay sadece bir kişi ve o da bir kapalı ziyaret yapabildi. 20 dakika telefon hakkımız var. Onu da sadece bir numarayla görüşerek kullanabiliyoruz. Birçok cezaevinde bir haftada farklı numaralarla ve iki ayrı gün görüşme hakkı verilmiş.

Neredeyse beş aydır odalarımızda tıkılıp kaldık. Hiçbir faaliyete çıkarılmıyoruz. Kolaylık sağlanması gerekirken, bize her hafta dağıtılan koliler iki ayda bire indirilmiş durumda. Yeni Yaşam başta olmak üzere çağdaş ve demokrat basından yararlanamıyoruz. Mahkeme kararları olmasına rağmen, PTT yoluyla başkasına kitap gönderemiyoruz. Oda değişimi ihtiyacımız karşılanmıyor ve taleplerimiz aylarca bekletiliyor."